Tüm dünyada organ nakli talebi artarken ihtiyacı karşılayacak yeterli organın bulunmaması ciddi bir halk sağlığı problemi olmaya devam ediyor. Organ bağışı konusunda özellikle yanlış bilgilerden kaynaklanan önyargılar, kronik organ yetmezliği olan birçok hastanın tedavisinde sınırlayıcı bir rol oynuyor.
İstanbul Organ Nakli Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, organ bağışının tüm dünyada olması gereken düzeye ulaşmadığını ve insanların hala bu konuda çekimser olduğunu belirterek şunları şöyledi: “Organ nakli son derece önemli bir halk sağlığı sorunu. Adında kanser geçmemesi, konunun barındırdığı ciddiyeti ortadan kaldırmıyor. Öyle ki uluslararası sağlık kuruluşlarına göre, her 10 dakikada bir organ nakli bekleme listesine yeni bir hasta ekleniyor. Toplumumuzun %12’si kronik böbrek yetmezliğinden muzdarip. Çok sayıda hasta diyalize ve organ nakline ihtiyaç duyuyor. Bir yılda 10.000 hastamızı diyalizde kaybediyoruz ancak yapılan çalışmalara göre diyaliz aşamasına gelemeden kaybettiğimiz hastaları da düşününce rakamlar bundan çok daha dramatik. Ne yazık ki kadavradan organ nakli konusunda da dünyada son sıralardayız.”
18-75 yaş arasındaki herkesin organ bağışı için gönüllü olabileceğini vurgulayan Tuncer, “Pek çok insan yaşama tutunabilmek için organ nakli bekliyor. Organ bağışının önündeki en belirgin engelleri ise aslında şehir efsanesi olarak nitelendirebileceğiz yanlış kanılar oluşturuyor. Oysa ki bağışlanan tüm organlar hiçbir insan müdahalesi olmaksızın, adaletli bir sistemle uyumlu hastalara naklediliyor. Kadavradan nakil durumunda da işlemler vücut bütünlüğünü bozmayacak şekilde yürütülüyor. İki aşamalı bir prosedür olan organ naklinde, gönüllü bağışçı olduğunu beyan eden kişilerin yakınlarının rızası alınmadan ve birden fazla hekimin bulunduğu kurulun onayı olmadan ilerlenemiyor. Öte yandan organ bağışçısı olarak tek başımıza 8 kişinin hayatını değiştirme şansımız var. Gerek bizim gerekse sevdiklerimizin her an organ ihtiyacıyla karşı karşıya kalabileceğimizi de unutmamamız gerekiyor. ” dedi.