Uzun bir süredir hayatımızı etkisi altına alan korona virüsü, psikolojimizi de fazlasıyla etkiliyor. Bir çok psikiyatri araştırmaları gösteriyor ki, insanların yaşadığı korku ve kaygı durumu pandemi döneminde en üst seviyelere çıkmış durumda. Bu da maalesef başka psikolojik sorunları beraberinde getiriyor. Covid-19’a yakalanmadığı halde yüksek kaygı nedeniyle psikolojik olarak kendini kötü hisseden, belirtileri yaşadığını zannederek hastanelere başvuran kişilerin sayısı her geçen gün artıyor. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Pseudo-Corona (sahte korona)” ile ilgili bilgi verdi.
“KAYGI DÜZEYİ ORTALAMANIN ÜZERİNDE”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Korona virüsünün yol açtığı Covid-19 salgını nedeniyle dünya genelinde insanların kaygı düzeylerinin çok yüksek olduğunu biliyoruz. Bu durum da insanlarda hasta olmamalarına rağmen ‘sahte korona virüsü’ psikolojisine yol açıyor.” diyor ve şöyle devam ediyor: “Psikiyatri alanında yayın yapan bir mecra olan Medscape Psychiatry’de birkaç ay önce bir araştırma yayımlandı. İngiltere, Kanada ve Mısır’da üç büyük merkezde yapılan bu araştırmanın sonuçlarına göre insanların yüzde 70’inin kaygı seviyesinin yüksek olduğu ortaya çıktı. Bu araştırmanın sonucu, insanların kaygı düzeyinin ortalamanın üzerinde olduğunu gözler önüne serdi. Bu oran çok yüksek. Bu araştırma sonuçlarında çok ilginç bir detaya dikkat çekilerek, sahte korona vakalarının başladığına işaret ediliyor. Yalancı korona yani Pseudo-Corona hastalığının başladığı belirtiliyor.”
Gerçekte Covid-19’a yakalanmadığı halde yüksek kaygı nedeniyle psikolojik olarak kendini kötü hisseden, belirtileri yaşadığını zannederek hastanelere başvuran büyük bir kitle olduğuna dikkat çeken Tarhan, “Covid-19’un en önemli belirtilerinden biri olarak gösterilen baş ağrısı nedeniyle kimi hastalar, korona virüsünden şüphelenerek doktora başvurabiliyor. Oysa Covid-19’un belirtiler ortaya çıkmadan da görülebileceği şeklinde birçok açıklama bulunuyor. Yapılan bazı çalışmalar koronavirüste yüzde 30 oranında kişide belirtilerin olmadığını gözler önüne seriyor. Yüksek kaygı yaşayan kişiler, ‘Yanımda biri hapşırmıştı ya da filanca kişi ile karşılaştım, öksürüyordu. Acaba bana da bulaşmış olabilir mi?’ kaygısıyla hastaneye gidiyor. Oysa hastane ortamı kişi için daha büyük risk. Bu nedenle ‘Pseudo-Corona’ yani yalancı korona virüsü psikolojisine karşı dikkatli olmak gerekiyor.” diyor.
YÜZDE 50’DE KAYGI DEVAM EDİYOR
Tarhan, Geçen yıl pandemi nisan ayında Üsküdar Üniversitesi olarak geniş çaplı bir araştırma yaptıklarını belirterek şöyle devam ediyor: “Ülke genelinde 6 bin 318 kişinin katıldığı araştırmada koronavirüsle ilgili algılar, kaygılar, korkular ve olgunlaşma sürecini ele aldık. Katılımcılara korona virüsüyle ilgili Travma Sonrası Büyüme Ölçeğinin altı sorusunu da yönelttik. Katılımcılardan yaklaşık yüzde 50’si ‘Sahip olduğum şeylerin kıymetini biliyorum’, ‘Hayatta önceliklerim değişti’, ‘Yakınlarıma daha farklı davranıyorum’, ‘Empati konusunda kendimi daha iyi geliştirebiliyorum’ şeklinde olumlu yanıtlar verdiler. Yüzde 50’sinin ise korku ve panik durumları devam ediyordu. Bu toplumda ciddi bir rakamdı.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sahte korona virüsünden nasıl korunabileceğimizi de şöyle sıralıyor: “Öncelikle koronadan korkmayacağız. Bu hastalıkla yaşamaya alışacağız. Hastalığı karşımıza almayacağız ve mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Mutlaka uzmanların uyarılarını dikkate alacağız. Maskemizi takıp fiziksel mesafeye uyacağız. Temizlik ve hijyene özen göstereceğiz. Yakınlarımızı, sevdiklerimizi dijital cihazlarla telefonla mutlaka aramalıyız. Kesinlikle ümitsizliğe yer yok.”