Çocuklarınızın ruhsal gelişimi, yaşadığı sorunlar ve zorluklar ile ilgili merak ettiklerinizi kısa süre içinde uzmanlara sormak istiyorsanız Kadıköy Belediyesi Çocuk Koruyucu Ruh Sağlığı Merkezi’nin “Aklımdaki Sorular” adlı özel hizmetinden faydalanabilirsiniz. Uzman psikologlar her cuma saat 14.15’te 0-6 yaş grubu çocukların ve saat 15.15’te ise 7-18 arası çocukların ve ergenlerin yaşadıkları zorluklar hakkında bilgi veriyor.
Merkeze başvuruların çok yoğun olduğunu, o yüzden ailelere bir ya da iki ay sonraya randevu verilebildiğini dile getiren Çocuk Koruyucu Ruh Sağlığı Merkezi’nden Psikolog Mustafa Şen, “Aileler randevu tarihini bekleme süreci içinde çok telaşlı olabiliyor. Bir an önce sorularına cevap arıyor. Kaygılarını azaltmak istiyor. Seansa gelmeden önce akıllarındaki sorulara cevap bulmak ve kaygılarını azaltmak için de ‘Aklımdaki Sorular’ devreye giriyor.” diyor.
Şen, konuşmasına şöyle devam etti; “Örneğin emzirmeyi nasıl bırakacağına dair kısa süre içerisinde bilgilendirme ve yönlendirme yapıyoruz. Seansa gerek kalmadan sorunu çözülmüş oluyor. Seans almak isteyenlere de randevu tarihine kadar kitap önerileri ve yönlendirmeler yapıyoruz. Kitap okuyarak ve yönlendirmeleri dikkat alarak, birçok şeyi çözmüş olarak geliyorlar.”
ÖFKE, DİKKAT DAĞINIKLIĞI...
Çocuk Koruyucu Ruh Sağlığı Merkezi’ne 0-6 yaş grubu için yapılan başvuru nedenlerinin başında öfke problemleri olduğunu, ikinci sırada engellenmeye tahammülsüzlüğün, üçüncü sırada ise aşırı hareketliliğin yer aldığına işaret eden Psikolog Mustafa Şen, dördüncü sırada da söz dinlememenin ve kardeş ilişkilerinde sorunların yer aldığına dikkat çekti. 7-18 yaş grubunun merkeze geliş nedenlerinin yüzde 15’ini aşırı hareketliliğin ve korku problemlerinin oluşturduğuna vurgu yapan Psikolog Şen, “Diğer nedenler arasında öfke problemleri, dikkat dağınıklığı, kaygı ve uyumla ilgili sorunlar yer alıyor.” dedi.
SINIR PROBLEMLERİ
Başvuru nedenleri arasında yer alan dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik gibi nedenlerin aslında sınır problemleri ile çok ilişkili olduğuna değinen Mustafa Şen, ailelerin ciddi anlamda kural koymakta zorlandığının ya da kural koymamayı özgür çocuk yetiştirmek ve özgüveni desteklemek olarak gördüklerinin altını çizdi, “Ondan sonra okullardan ailelere ‘çocuklar lider özellikli’ diye geri bildirimler veriliyor. Orada yaşanan lider özellik değil, sınır sorunları. Ailelere nasıl kural koyacaklarına dair soruna uygun kaynaklara yönlendiriyoruz.” diye konuştu.
“YETİŞKİN DEĞİL BİREY”
Örneğin demokratik ebeveyn tutumu adı altında aslında izin verici ve ihmalkar denilen bir ebeveyn modelinin var olduğunun üzerinde de duran Mustafa Şen, her konuda çocuğa danışılması ve çocuğun fikrinin alınması ve ona bir yetişkin gibi davranılmasının söz konusu olduğuna vurgu yapıp, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Çocuğa birey gibi yaklaşmak ile yetişkin gibi yaklaşmak arasında fark var. Çocuğu birey olarak kabul ederiz. Ama bu demek değildir ki tüm kararları çocuğa bırakacağız. Çocuk neyi ne kadar yiyeceğine karar verebilir ama ne yiyeceğine her zaman karar veremez.”
“ÜZÜNTÜSÜNÜ YAŞAMALI”
“Yeteri kadar hayal kırıklığı yaşamayan bir çocuk hayal kırıklığı ile baş edemiyor. Kötü şeyler olmadan iyi bir şeylerin olma ihtimali yok.” diyen Psikolog Şen, “Bir çocuk üzgün olduğu zaman ‘ne var şimdi üzülecek’ ya da ‘hadi gel parka gidelim’ gibi cümleler ile çocuğa aslında ‘o duygunu ne yap yap değiştir’ deniliyor. Üzüntüsünü yaşamasına izin vermek gerekiyor. ‘Arkadaşların seni oyuna almadığı için üzülmüşsün. O yüzden kötü bir gün geçirmişsin’ demek gerekiyor. ‘Sen niye gitmeden öğretmenine söylemedin’ ya da ‘şunlarla oynasaydın’ gibi duyguyu değiştirmeye çalışan müdahalelerde de bulunmamak gerekiyor.” şeklinde konuştu.