Ambulans çalışanı, Covid-19 yoğunluğunu anlattı

İstanbul’da salgınla birlikte ambulanslarda ve 112 hattında görev yapan sağlık görevlileri de oldukça yoğun bir çalışma düzenine geçtiler. Kadıköy’de ambulanslarda çalışan bir sağlık çalışanından yoğunluğu ve sahadaki son durumu dinledik

24 Aralık 2020 - 18:51

Covid-19 salgını sağlık çalışanları için ekstra yük getiriyor. Hastanelerde çalışan hekimler, hemşireler gibi ambulanslarda ve 112 hattında çalışan sağlık emekçileri için de aynı durum yaşanıyor.

Hem ambulanslarda hem de 112 çağrı hattı komuta merkezinde çalışan Ali* salgından kaynaklı yoğunluğun yüksek oranda arttığını söylüyor. Üç seneye yakın bir süredir ambulanslarda görev yapan Ali, çalışma vardiyalarını ve çalışma biçimlerini şöyle anlatıyor: “Biz, 24 saat çalışıp 72 saat dinleniyoruz. Çalışma saatlerimiz bu şekilde düzenleniyor ve bunun üstüne çıkmıyor. Normalde ben istasyonda çalışıyordum, ancak şimdi komuta merkezindeyim. Eğitmenim aynı zamanda.”

NAKLİ İSTASYONLAR YAPIYOR

Komuta merkezi, ambulans için 112’yi aradığınızda sizi telefonla karşılayan ve bulunduğunuz yerin yakınındaki istasyona yönlendiren merkez. İstasyonlar ise ambulansı gönderen, vakayı alır almaz adrese giden ve uygun hastane neresiyse hastayı hızlıca oraya ulaştıran birim. Hastanın naklini istasyonlar sağlıyor. İstanbul’da Anadolu ve Avrupa yakalarında iki tane istasyon bulunuyor. Ali de Kadıköy’de çalışan sağlık emekçilerinden biri.

Covid-19 salgınının Türkiye’de ortaya çıktığı mart ayından itibaren yoğunlukta yüksek bir artış olduğunu söyleyen Ali, “Doğal olarak hasta sayısında da artış oldu. İlk zaman, bizim de beklediğimiz bir şey değildi. Özellikle arayan sayısında ciddi artış oldu. Ancak bu alana, salgın ilerlerken önlem amaçlı ciddi yatırımlar yapıldı. Amaç elbette bu talebi göğüslemekti. Hem yeni personel alımı oldu, hem de sahada çalışanlar eğitildi. Hızlıca sürece adapte olduk.” diyor.

MOBİL EKİPLER KURULDU

İstanbul’daki ambulans sayısı ise 100’e yakın. Ancak salgınla birlikte bu sayı da arttırıldı ve bunlara ek olarak mobil ekipler oluşturuldu. Mobil ekipler, Covid-19 şikayeti olan ancak durumu acil olmayan veya evde karantinada olan ve takip edilmesi gereken hastalar için hizmet veriyor. Mobil ekiplerin içinde doktorlar da bulunuyor, bu yolla olay yerinde yani kişinin yaşadığı evde müdahale yapılabiliyor. Ali, mobil ekipler için “Covid-19 konusunda eğer hastanın ciddi sıkıntısı yoksa, baygın değilse, ağır geçirmiyorsa mobil ekipler çıkıyor. Onların gelmesiyle iş yükümüz ciddi anlamda azaldı. Önemli bir gelişme olarak görüyorum.” diyor. 

İstanbul’da ambulanslar bir günde ortalama 10-15 arası vakaya bakıyor. Bu sayı ise değişkenlik gösterebiliyor. Bazı günler iki eve giden ambulans, diğer gün 15-20 eve gidebiliyor. Ali, mobil ekiplerin çalışmaya başlamasıyla Covid-19 öncesi duruma dönüldüğünü, en büyük yararının da bu yoğunluğun azaltılması olduğunu söylüyor. 

Bu şekilde ayrıma gidilmesi, ambulans çalışanlarını oldukça rahatlatmış. 112 hattı ve ambulansların işleyişinde belli sıkıntıların hala devam ettiğini söyleyen Ali, özellikle Anadolu Yakası’ndaki idarecilerin sorunları hızlı şekilde çözdüğünden bahsediyor: “Bizim çalıştığımız yerde, personelin niteliği olmadan vakaya çıkmamasını söylediler. Bazen ambulansta çalışan arkadaşlarımızın maskesi, tulumu bitmiş oluyor. Bu da yoğunluktan dolayı elbette. İdarecilerimiz büyük özen gösteriyor ve eğer uygun koşullar yoksa başka ambulans gidiyor. Sistemden hepsi kontrol ediliyor.”

“BAŞI AĞRIYAN BİLE AMBULANS ÇAĞIRIYOR”

Ambulanslarda bu sistemin dışında problemler de var. En büyük problemlerden biri ise aslında hastaneye yatması gerekmeyen, ağır olmayan hastaların da ambulansları araması. Ali bu durumu şöyle anlatıyor: “Kışkırtılmış sağlık talebiyle karşı karşıyayız. İnsanlar ağır hasta değil ama ambulans istiyor evine. Örneğin başı ağrıyor ve bunun için ambulans çağırıyor. Dünyanın neresine giderseniz gidin böyle ambulans kullanılmaz. Mesela bunun için acil servise gidenler var. Şöyle bir rakam vereyim; 2019’da acil servislerde 20 milyonun üzerinde hastaya bakılmış. 80 milyon nüfusumuz var. Siz düşünün. İşte bu temelde kışkırtılmış sağlık talebiyle ilgili. Kişi hastanede yatması gerektiğini düşünüyor ancak klinik olarak böyle bir zorunluluk söz konusu değil. Covid-19 için konuşacak olursak hastaların yüzde 70’i hastalığı ayakta atlatıyorlar. Ancak insanlar korkularından kaynaklı hastanede yatmak istiyorlar. Bu zaten yönetilebilir bir talep, operasyon değil. Sağlık emekçileri olarak böyle olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Tabii ki doktorlar buna karar vermeli. Kişinin böyle bir talebi olabilir ama karşılanmak zorunda değil tamamı.”

*Ali, çalışanın gerçek ismi değildir. Onun yerine müstear isim olarak kullanılmıştır.


ARŞİV