Kadıköy Belediyesi anne adaylarına gebelik sürecini, doğum sonrasını ve bebek bakımını bilimsel bilgiler ışığında anlatmak amacıyla 2012 yılında Gebe Okulu projesini hayata geçirdi. Kadıköy Belediyesi Dr. Rana Beşe Sağlık Polikliniği bünyesinde sürdürülen proje kapsamında doğum ile ilgili önyargıların ve korkuların azaltılması, anne adaylarının bebek bakımı konusunda bilinçlendirilmesi ve sağlıklı bebeklerin yetiştirilmesi hedefleniyor.
Proje kapsamında 6-10 Haziran tarihlerinde Kadıköy Belediyesi Dr. Rana Beşe Sağlık Polikliniği’nde anne adaylarına eğitim verildi. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doktor Nilgün Tandoğan, hamilelikte sağlık ve doğum sonrası anne sağlığı, Dr. Demet Özkan, bebeklerin sağlığı, bakımı ve beslenmesi, Psikiyatrist Osman Ağa Önal, hamilelik sürecinde yaşanan psikolojik değişiklikler, Diyetisyen Figen Fişekçi Üvez de gebelikte beslenme konusunda anne adaylarını bilgilendirdi.
PLANLI GEBELİĞİN ÖNEMİ
Dr. Nilgün Tandoğan, sağlıklı bir gebelik süreci için planlı gebeliği önerdiğini belirterek, “Gebelik öncesi risk faktörleri araştırılmalı. Örneğin ailede genetik hastalık, akraba evliliği varsa genetik danışma önerilmeli. Obezite, ailede diyabet öyküsü varsa kilo verme ve kontrolü sağlanmalı. Gebelik öncesi aşılar kontrol edilmeli. Su çiçeği, kızamık ve kızamıkcık aşıları canlı aşılar olduğu için gebelikte yapılamıyor. Eğer eksik aşı varsa gebe kalmadan önce bu aşılar tamamlanmalı. Aşılar yapıldıktan sonra en az bir ay gebe kalınmamalı. Tetanoz aşısı 2 doz olarak yapılıyor. Hepatit B aşısı da kontrol edilmeli. Risk grubundaysa gebeyken de yapılabilir. Grip aşısı da gebelere yapılabilir. Folik asite gebe kalmadan en az 1 ay önce başlanmalı.” dedi.
TARAMA TESTLERİ YAPILMALI
Gebelikte Down sendrom gibi kromozomal anomaliler için tarama testlerinin yapılmasına vurgu yapan Dr. Tandoğan, “Gebelikte hijyen de çok önemli. O nedenle gıdalara dokunmadan önce mutlaka eller su ve sabunla yıkanmalı. Etler iyi pişirilmeli. Dengeli beslenme çok önemli. Dengesiz beslenme obeziteye sebep olarak iri bebek riskini arttırır, bu da bebeğin sağlığını olumsuz etkiler. Gebeliği riskli olmayanlar doktor onayı ile yoga, pilates ve nefes egzersizi yapabilir. Kan sayımı yapılmalı, kan grubuna bakılmalı. Özellikle 3. aydan sonra demir takviyesi gerekiyor. D vitamini gebelerimizde genelde düşük çıkıyor. D vitamini takviyesi veriyoruz. Bebeğin doğar doğmaz anne ile ten temasını öneriyoruz. Bebek hemen emzirilmeli. En değerli besin anne sütüdür. Bebeği enfeksiyonlara karşı korur.” diye konuştu.
“GÜVENLİ BAĞLANMA İÇİN GÖZ TEMASI”
“Bebek Sağlığı, Bakımı ve Beslenmesi” ile ilgili bilgiler veren Doktor Demet Özkan, “Bebek doğduktan sonra ilk 24 saat yıkanmamalı. Doğduğu zaman kaplı olduğu sıvının koruyucu özelliği var. Vücudun ısı dengesini kazanabilmesi ve cildin nemli olabilmesi için önemli. Bebek yıkanmasında her zaman şampuan ve sabun kullanılmamalı. Temiz içerikli şampuanlar tercih edilmeli. Yeni doğan bebek ilk bir ayda her istediğinde emzirilmeli. Emzirme anında annenin uyanık olması, bebek ile göz göze temas kurması güvenli bağlanma için önemlidir. Bebeğin ilk 48 saat içerisinde kakasını yapması lazım. İlk bir hafta boyunca dışkı koyu kahverengi olabilir. Daha sonra anne sütü alan bebeğin kakası altın rengine döner. Boğulma tehlikesine karşı bebeğin üstü koltuk altından aşağı doğru örtülmeli ve örtü bir yere sıkıştırılmalı.” diye konuştu.
6. AYDAN SONRA EK GIDAYA GEÇİLMELİ
“Ek gıdaya geçişi 6.aydan önce önermiyoruz. Tatlı gıdalarla ve erken başlanması anne sütünün bırakılmasına neden olabiliyor.” diyen Doktor Özkan, “Tatlı gıdalar yerine sebze ve yoğurt olabilir. Anne sütü majör besin. Diğer besinler tadımlık. Bir yaşına kadar tuz, bal ve inek sütü kesinlikle verilmemeli. Böbrekleri tuzu vücuttan atabilecek olgunlukta değil. Yedinci aydan sonra kırmızı et mümkünse kuzu etinden kıyma şeklinde verilebilir. Balık ile tavuk ise 1 yaşından sonra verilmeli. Yer fıstığı ve kaju bir yaşından sonra ceviz ise 8. ya da 9. aydan sonra öğütülmüş olarak verilebilir. Bebek yürümeye başladığında evde ayakkabı giydirilmemeli. Çıplak ayak ile yürümesi ayaktaki kemiklerin, kasların ve bağların gelişimi açısından önemlidir. İlk adım ayakkabısı ortopedik olmalı. Ayakkabı denenerek alınmalı. Yumuşak olmalı ve nefes alabilmeli. Yazlık ayakkabı bilekten atkılı ve arkası bütün olmalı. Kış için ise bot tipi olmalı. Altı kaygan olmamalı. Ayakkabı çok önemli. Çünkü bebeğin yetişkin olduğunda yürüme pozisyonunu belirliyor.” ifadelerini kullandı.
Gebelikte yetersiz ve dengesiz beslenmenin anne adayına olumsuz etkileri olduğunun altına çizen Diyetisyen Figen Fişekçi Üvez, “Artan enerji ve protein gereksiniminin karşılanmaması ağırlık azalmasına, artan besin öğeleri gereksinimlerinin karşılanmaması da anemi ve Osteomalasi'ne (kemik yumuşaması) neden olur. Aşırı besin alımı ile fazla yağlanmadan dolayı da sezaryen doğum, zamanından geç doğum ve anne karnında ölüm riski yüksektir.” dedi.
“SAĞLIK İÇİN DENGELİ BESLENME”
Sağlıklı beslenme için et, süt, ekmek, meyve ile sebze ve yağ grubundan dengeli bir şekilde beslenilmesi gerektiğine dikkat çeken Diyetisyen Figen Fişekçi Üvez, şöyle devam etti: “Süt ve süt grubu besinler hayvansal proteinlerden, kalsiyumdan, fosfordan, A vitamini, B grubu vitaminlerden zengindir. Et ve et grubu besinler iyi kaliteli protein ve yağ, demir, çinko, magnezyum gibi minerallerden, bazı B grubu vitaminlerden zengindir. Vücudumuz için gerekli vitamin, mineral, posa ihtiyacımızın büyük bir kısmını da sebze ve meyvelerden karşılarız. Omega 3 yağlar, dışarıdan alınması zorunlu vücutta sentez edilmeyen esansiyel bir yağdır. Omega 3‘ten zengin balıklar: hamsi, sardalya istavrit, levrek, alabalık ve somondur. Haftada iki defa 150 gram veya haftada 1 kez 300 gram tüketilmeli.” dedi.
“EMZİRME DUYGUSAL BAĞI GÜÇLENDİRİR”
Anne sütünün her yeni doğan bebeğin normal gelişimi için yeterli besin öğesini karşılayan doğal mucizevi bir besin olduğunun altını çizen Üvez, “Emzirme anne ve bebek arasında duygusal bağı güçlendirir. Annenin sağlığını korur. Doğumdan sonra bebek emzirilirken gebelik öncesi döneme göre daha fazla sıvı alınmalıdır. Kalsiyum yönünden zengin süt, yoğurt, peynir düzenli miktarlarda tüketilmelidir. Her gün 1 adet yumurta, 1 porsiyon etli sebze yemeği veya kurubaklagil tüketilmelidir. Yetersiz süt üretiminin en önemli nedeni emzirme yetersizliği, stres, sigara kullanımı ve yeterli sıvı almamak. Emzirme döneminde protein vücudun yapı taşıdır ve mutlaka emzirme döneminde ek yapılmalıdır. Hayvansal ve bitkisel protein düzgün dağılmalı, tek taraflı olmamalıdır. Örneğin günlük gereksinime yumurta, 1-2 bardak süt veya yoğurt eklenebilir.” şeklinde konuştu.
“ANNEYE DESTEK OLUNMALI”
Psikiyatrist Osman Ağa Önal da hamilelik sürecinde yaşanan psikolojik değişiklikler üzerinde durdu. Önal, “40 haftanın içinde bir sürü değişim oluyor. Huzursuzluk, gerginlik, tedirginlik, kaygı, ağlama, kaybetme korkusu gibi durumlar yaşanıyor. Hamileliğin başından sonuna kadar anne yalnız bırakılmamalı. Babalar her zaman annelerin yanında olmalı. Lohusalık sürecinde annede bebeğe bakamama ve bebeği kaybetme korkusu, kaygı ile endişe de yoğun olarak yaşanır. Bu süreçte kaygı ve endişe durumu 15 günden fazla sürer ise depresyon olarak nitelendirilir. Aile bireylerinin desteği yetersiz kaldığı zaman mutlaka profesyonel destek alınmalı. Çünkü üzücü durumlar yaşanabiliyor.” dedi.
NEFES EĞİTİMİ DE VERİLDİ
Uzman doktorlardan önemli ve yol gösterici bilgiler edinen katılımcılara ayrıca Kadıköy Belediyesi Gençlik ve Spor Müdürlüğü bünyesindeki spor eğitmenleri tarafından nefes eğitimi de verildi.
“UZMANDAN DUYMAK RAHATLATTI”
Eğitime katılan Selin Şükran Şanoğlu da düşüncelerini şöyle dile getirdi: “Belediyenin orada Gebe Okulu'nun pankartını gördüm. Eşim de sosyal medyada görmüş. Hemen kayıt yaptırdım. 5 aylık gebeyim. 17. hafta ile 26. hafta arasında bir sürü test oluyor. Onların nasıl olacağını öğrendim. Çünkü çok tedirgindim. O yüzden uzman birinden duymak beni çok rahatlattı. Eşimle de paylaştım. Ücretsiz ve faydalı bir eğitim.”