Sinir sistemi sağlığından kan yapımına, hücresel enerji üretiminden kalp-damar sağlığına kadar pek çok hayati fonksiyonda rol oynayan B12 vitamini, eksikliği halinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Özellikle beslenme alışkanlıkları, yaş, kullanılan ilaçlar ve bazı mide-bağırsak hastalıkları B12 eksikliği riskini artırırken, erken tanı ve doğru tedavi büyük önem taşıyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşen Bayraç Diken, B12 vitamininin vücuttaki rolü, eksikliğinin yol açabileceği sağlık sorunları ve korunma yolları hakkında gazetemize konuştu.

“HAYATİ ROL OYNUYOR”
B12 vitamininin insan vücudu açısından önemini anlatan Diken, “B12 vitamini, özellikle sinir sistemi ve beyin sağlığı, kan hücrelerinin yapımı, hücresel enerji üretimi, metilasyon dengesi, DNA sentezi ve hücre yenilenmesi ile kalp ve damar sağlığı dahil olmak üzere pek çok hayati fonksiyonda rol oynayan önemli bir vitamindir. B12 vitamini yalnızca hayvansal kaynaklı gıdalarda bulunur. Emilimi için mide hücreleri tarafından salgılanan intrensek faktör (IF) gereklidir. IF, B12 vitamininin bağırsağın terminal ileum bölgesine ulaşmasını sağlar; burada emilen B12 vitamini karaciğerde depolanır. Karaciğerdeki B12 deposu yaklaşık 2–5 mg kadardır.” dedi.
B12 vitamini açısından risk altındaki gruplara da değinen Diken, “Vejetaryenler ve veganlar, hayvansal kaynaklı gıdaları yeterli miktarda tüketmedikleri için sıklıkla B12 vitamini eksikliği yaşayabilirler. Bu beslenme şeklini benimseyen kişilerin düzenli olarak doktor kontrolüne gitmeleri, kan ve vitamin düzeylerini takip ettirmeleri önemlidir. Ülkemizde yaygın olarak mide koruyucu olarak adlandırılan ve mide asit salgısını azaltan proton pompa inhibitörleri (PPI), B12 vitamininin emilimi için gerekli olan intrensek faktör (IF) üretimini dolaylı olarak azaltabilir. Bu nedenle PPI kullanan kişilerde B12 eksikliği sık görülmektedir. B12 vitamini, büyüme ve gelişme döneminde kritik bir role sahiptir. Özellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerinde, ayrıca gebelik sürecinde yeterli B12 alımı büyük önem taşır; eksikliği mutlaka giderilmelidir. İlerleyen yaşlarda mide asidi salgısının azalmasına bağlı olarak B12 emiliminin düşmesi de B12 eksikliğinin sık görülen nedenleri arasında yer alır.” ifadelerini kullandı.

BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ
Diken, “B12 vitamini eksikliğinde en sık görülen belirtiler; halsizlik ve yorgunluk, ağız yaraları, glossit (dil iltihabı), baş ağrısı, çarpıntı, kulak çınlaması ve iştahsızlıktır. Bunun yanı sıra deri ve mukozalarda solukluk, duyu kaybı, tat-koku-görme bozuklukları, uyuşma ve karıncalanma gibi nörolojik belirtiler ortaya çıkabilir. İrritabilite, konsantrasyon güçlüğü ve depresyona kadar varabilen psikiyatrik belirtiler de B12 eksikliğinde görülebilir. B12 eksikliğinin en sık nedenlerinden biri, intrensek faktör (IF) eksikliğine bağlı gelişen pernisiyöz anemidir. Bunun dışında tüp mide (bariatrik) ameliyatları, sindirim sistemine bağlı emilim bozuklukları ve metformin kullanımı B12 eksikliğine yol açabilmektedir. Gebelik ve emzirme dönemlerinde artan B12 ihtiyacı nedeniyle eksiklik riski yükselirken, ileri yaşlarda mide asidi salgısının azalması ve buna bağlı olarak intrensek faktör üretiminin düşmesi de B12 eksikliğinin sık görülen nedenleri arasındadır. Ayrıca Çölyak hastalığı, Crohn hastalığı, atrofik gastrit ve gastrointestinal maligniteler gibi mide ve bağırsak hastalıkları da B12 vitamini eksikliğine yol açabilen önemli etkenlerdir.” şeklinde konuştu.
Uzun süre tedavi edilmeyen B12 eksikliğinin ciddi sağlık problemlerine yol açabileceğine dikkat çeken Diken, “Megaloblastik anemi, B12 vitamini eksikliğine özgü bir kansızlık türüdür ve tedavi edilmeyen B12 eksikliğinde ilerleyen dönemlerde ortaya çıkabilir. Kansızlığın ilerlemesiyle birlikte nefes darlığı ve çarpıntı görülebilir; kalbin artan iş yüküne bağlı olarak kalp yetmezliği riski dahi gelişebilir. B12 vitamini eksikliğine bağlı olarak homosistein düzeyinin yükselmesi, damar sertliği (ateroskleroz), kalp krizi ve inme riskinde artışa yol açabilir. B12 eksikliğinde nörolojik bulgular da sık görülür. Denge kaybı, periferik nöropati, yürüme bozukluğu, kas güçsüzlüğü, reflekslerde azalma ve unutkanlık bu bulgular arasında yer alır. En önemli nokta, sinir sistemi hasarının belirli bir süreden sonra geri dönüşsüz olabilmesidir. Ancak erken tanı ve uygun tedavi ile bu sorunların büyük bir kısmı tamamen önlenebilir.” dedi.

GÜNLÜK B12 İHTİYACI VE DOĞRU KULLANIM
Diken, bireylerin günlük ihtiyaç duyduğu B12 miktarı ile ilgili ise şunları söyledi: “Günlük B12 vitamini ihtiyacı yaşa ve özel durumlara göre değişiklik gösterir. Yetişkinlerde günlük B12 vitamini gereksinimi 2,5–5 mcg’dir. Bebeklerde 0–6 ayda 0,4 mcg, 7–12 ayda 0,5 mcg; 1–3 yaşta 0,9 mcg; 4–8 yaşta 1,2 mcg; 9–13 yaşta 1,8 mcg; 14 yaş ve üzerinde 2,5 mcg olarak önerilir. Gebelikte günlük ihtiyaç 2,6 mcg, emzirme döneminde ise 2,8 mcg’dir. B12 vitamini yalnızca hayvansal kaynaklı gıdalarda bulunur; kırmızı et, balık ve deniz ürünleri, yumurta ile süt ve süt ürünleri başlıca kaynaklardır. Günlük, dengeli ve yeterli miktarda, temiz ve güvenilir kaynaklardan hayvansal gıda tüketimi ile B12 vitamini eksikliğinden büyük ölçüde korunmak mümkündür. Vitamin ve gıda takviyeleri mutlaka doktor önerisiyle kullanılmalıdır. Kişilerin kendi kendine, eş-dost tavsiyesiyle vitamin kullanması altta yatan hastalıkların tanısının gecikmesine yol açabilir. Örneğin yüksek doz B12 vitamini kullanımı, pernisiyöz anemi, mide-bağırsak hastalıkları veya emilim bozuklukları gibi gerçek nedenleri maskeleyebilir; laboratuvar değerleri düzelirken asıl sorun devam eder. Ayrıca birlikte B12 ve folat eksikliği olan kişilerde yalnızca B12 kullanımı, kansızlığı düzeltse bile nörolojik semptomların kötüleşmesine neden olabilir.”