COVİD-19, meslek hastalığı mı?

Dünyanın birçok ülkesinde korona virüsü meslek hastalığı olarak sayılırken ülkemizde Covid-19 testi pozitif çıkan sigortalı çalışanlar iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamında değerlendirilmiyor. SGK’nın genelgesine meslek örgütleri karşı çıkıyor 

18 Eylül 2020 - 10:12

Meslek örgütleri ve sendikalar, sadece sağlık çalışanları için değil, çalıştığı yer ve iş gereği korona virüsüne maruz kalan işçiler için de yasanın uygulanması ve meslek hastalığı sayılmasından yana. 

Korona virüsüne yakalanan bir işçi için hastalık, meslek hastalığı olarak sayılırsa sağlık giderlerinin tamamı karşılanıyor, işçi iş göremez raporu alması durumunda tazminat hakkından faydalanıyor, hayatını kaybedenlerin yakınlarına ise maaş bağlanıyor. Bunun aksi durumlarda ise işçiler tazminat hakkını kaybediyor, hakları ödenmiyor, yakınları herhangi bir hak talep edemiyor.

Dünya Sağlık Örgütü de dahil olmak üzere birçok uluslararası kuruluş, korona virüsünün meslek hastalığı olarak sayılmasının gerektiğini açıklarken, İtalya, Fransa, Belçika, Güney Afrika, Kanada, Malezya gibi ülkelerde hastalık meslek hastalığı statüsüne kavuşmuş durumda.

YASA NE DİYOR?

Ülkemizde 6331 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu’nda meslek hastalığı, “Mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık” olarak tanımlanıyor. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda ise şöyle bir tanım var: “Sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir.”

Türkiye’de SGK’nın yayınladığı genelgenin yasaya aykırı olduğunu savunan, mevcut yasalar gereği korona virüsünün meslek hastalığı sayılması gerektiğini düşünen kurumlardan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçiler Sendikası’ndan (SES) Av. Sevinç Hocaoğulları sorularımızı yanıtladı.

İlk günlerden itibaren alınan ve alınmayan tedbirlerle salgının Türkiye’de bir işçi sınıfı hastalığına dönüştüğünü söyleyen Hocaoğulları, gelinen süreci şöyle özetledi: “Evde kal çağrılarının yapıldığı ilk dönemde evde kalma olanağı olmayıp işçi sağlığı tedbirlerinin alınmadığı koşullarda çalışmaya zorlanan veya bugün yine yetersiz tedbir ve kontrollerle çalışmaya mecbur edilen emekçiler, salgından daha fazla etkilenmektedir. Sağlık emekçileri de salgından en fazla etkilenenler arasında. Bu durum DİSK’in, SES’in açıkladığı verilerle de görünür halde. Salgının kamu emekçileri ve işçiler açısından görünür olan ölümcül sonuçları ‘koronavirüs meslek hastalığı sayılmalı mıdır’ sorusunun değil de ‘iktidar neden hala emekçilerin sosyal güvencelerini yok sayacak düzenlemelerde ısrarcı olmaktadır’, ‘işçiler/emekçiler neden salgına karşı korunmamaktadır’ sorularını daha fazla sormamızı zorunlu kılıyor.”

“MEVZUATA GÖRE MESLEK HASTALIĞI”

SGK’nın 7 Mayıs 2020 tarihli genelgesine değinen Hocaoğulları, “SGK’nın yasal yükümlülükleri yok sayan genelgesine karşı SES adına iptal davası açtık. Bu genelge ile korona virüsüne yakalanıp hakkını aramak isteyenlerin başvuru süreçlerini zorlaştırmak, emekçileri yıllarca sürecek tespit davaları ile yıldırarak yasal haklarından vazgeçirmek isteniyor. Çalışma koşullarına ilişkin gerekli tedbirler alınmazken iş kazası ve meslek hastalığı tespitiyle birlikte doğacak hukuki, cezai, idari ve politik sorumluluklardan kaçmak istiyorlar. Oysa var olan mevzuat kapsamında değerlendirme yapıldığında korona virüsü zaten meslek hastalığı olarak tanımlanıyor.” dedi.

Yukarıda belirtilen iş kanunlarına göre korona virüsünün, meslek hastalığı tanımına uyduğunu belirten Hocaoğulları, aksi yöndeki tartışma ve düzenlemelerin yasal sorumluluklardan kaçmak isteyen sermayenin bir çabası olduğunu düşünüyor.

HANGİ HAKLARI VAR?

Hocaoğulları, korona virüsünün meslek hastalığı sayılması durumunda ortaya çıkan hakları ise şöyle açıklıyor: “İş kazası ve meslek hastalığı durumunda sigortalıya tanınan kimi mali haklar var. Bu haklar geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi, sürekli iş göremezlik geliri bağlanması, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine, gelir bağlanması, gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı için cenaze ödeneği verilmesi gibi haklar. İşyerlerinden tedbirleri almayanların hukuki, cezai ve idari sorumluluğunun da doğmasına neden olabilir. Gerekli koşulların oluşması durumunda salgına yakalanan kişilerin veya yakınlarının tazminat hakkı oluşur, meslek hastalığı ve iş kazası tespitleri hukuki ve cezai süreçlerde de etkili olur.”

Şu anda salgının devam ettiğini ve birçok yerde insanca çalışma koşullarının olmadığını vurgulayan Hocaoğulları, işçilerin iş kazası ve meslek hastalığı kayıtlarının yapılması konusunda ısrarcı olması gerektiğini, sağlık kurumu bildirim yapmıyor ise bireysel olarak posta yoluyla veya elden SGK’ya başvuruda bulunması gerektiğini söylüyor.

“ENFEKTE SAĞLIK ÇALIŞANI ARTIYOR”

Şu anda enfekte olan sağlık çalışanı sayısının 1 Haziran öncesine göre 10 kat arttığını iddia eden Hocaoğulları, şu anda hastanelerdeki durumu şöyle anlatıyor: “Bakanlığın son verilerine göre de vakaların yüzde 11’i sağlık emekçisi. Enfekte sağlık emekçisi sayısının hızla artmasının birden fazla nedeni var. Genel anlamda salgına karşı alınması gereken tedbirlerin alınmadığı koşullarda sağlık emekçileri hem salgınla hem de sağlık sisteminin piyasalaştırılmasının sonuçlarıyla mücadele ediyor. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin çökertilmesi, yetersiz sağlık kurumları, yeterli sağlıkçı ataması yapılmaması gibi yapısal sorunlar temel nedenler arasında. Yapısal sorunlarla birlikte salgın sürecinin yönetilmesine ilişkin aksaklıklar da devam ediyor. SES Ankara Şubesi’nin şehir hastanesi özelinde yaptığı açıklamada yer verilen kimi sorunlara değinecek olursak; sağlık emekçileri temaslı kapsamında değerlendirilmemektedir, temaslı olan sağlık emekçileri çift maske ile çalıştırılmaya devam edilmektedir. Covid-19 tanılı sağlık emekçileri raporlarının 5. ve 7. günde bulguları yok ise iş yoğunluğu bahane edilerek, sözel olarak işlerine geri çağrılmaktadır, yaygın ve süreklilik gösteren test ve taramalar yapılmamaktadır, sağlık emekçilerinin sayı yetersizliği nedeniyle iş yükleri artmaktadır, taşeron şirketler aracılığıyla çalıştırılan sağlık işçilerine gerekli ve nitelikli koruyucu ekipman verilmemektedir. Daha da arttırılabilecek bu ve benzeri sorunlar pek çok sağlık kurumunda benzer şekillerde yaşanmaktadır.”

Korona virüsünün meslek hastalığı sayılması konusu Türk Tabipleri Birliği (TTB) heyeti ile Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın toplantısında da gündeme gelmiş, Koca, bu konuda çalışma yürütüldüğünü söylemişti.


ARŞİV