Dünyada, özellikle Avrupa ülkelerinde son zamanlarda sıkça kullanılan düşük enerjili lazer tedavisiyle, artık ülkemizde de diyabetik ayak hastalarıbacak kesilmelerinden kurtuluyor. Kalp ve Damar Cerrahisi UzmanıOp. Dr. Cafer Abbasoğlu, geçtiğimiz hafta Kadıköy Belediyesi Bostancı Gönüllü Evi’nde yeni tedavi hakkında mahalle sakinlerine bilgi verdi.
“Mucize tedavi” olarak da adlandırılan düşük enerjili lazer tedavisini ülkemizde uygulayan Kalp ve Damar Cerrahisi UzmanıOp. Dr. Cafer Abbasoğlu, hastalarda damar yolundan lazer ışınının verilmesi esasına dayanan tedaviyle, tıkalı bölgede ince kılcal damarların 3-5 daha kat genişleyerek yeni kılcal damarlar oluşturduğunu, dolayısıyla oksijensiz bölgelere de kan ulaşarak diyabetik ayakların hızla iyileştiğini belirtti. Diyabetik ayağın ne olduğu ve bu tedaviye ne zaman ihtiyaç duyulduğu hakkında ise Abbasoğlu şunları söyledi:
“Şeker hastalarının ayaklarında dolaşım yetersizliğine bağlıdarlık ve tıkanmaların yol açtığıdoku beslenmesi bozukluklarından kaynaklanan yaralara ‘diyabetik ayak’ denir. Günümüzde bu hastalığın çözümü birçok hastanede bacaktaki kansız bölgeye kan verilerek bypass yapmak ve stent takmak suretiyle sağlanıyor. Ancak her diyabetik ayak şikâyeti olan hastada bypass ve stent şansımümkün değil. Bazen her iki bacakta, özellikle diz altındaki damarlarda daralma ve tıkanıklıklar oluşuyor, ayaklar ince kılcal damarlar ile beslendiğinden beslenme yeterli gelmiyor. Bu durumdaki hastalarda istirahat ağrılarıdenen ağrılar oluşuyor veya yürüyüş yaptıklarızaman kısa mesafede bile duraklama ihtiyacıduyuyorlar. İşte bu durumdaki diyabetik ayak hastalarına düşük enerjili lazer tedavisi uygulanıyor.”
Birçok diyabetik hasta için yepyeni bir umut ışığıolan bu metodu Türkiye’de yaklaşık bir yıldır uygulayan Dr. Abbasoğlu, düşük enerjili lazer tedavisi hakkında ise şu bilgiyi verdi:
“Hastaların bacakta ve diğer sistemdeki damar durumlarımuayenesi ve anjio filmleri ile değerlendirilmesi sonucunda tedaviye karar verilirse, seanslar şeklinde hastaya tedavi uygulanmaya başlanıyor. Hastaların rahatsızlıklarına göre üç farklıtürde (kırmızı-mavi-yeşil) lazer tedavisi uygulanıyor. Her lazer ışınının yüzeye ve derin dokulara nüfuz etme etkileri farklı. Tedavi, hastanın kolundan damar yolu açılarak lazerin bu damar yolundan verilmesiyle başlıyor. Kan hücresi tarafından emilen lazer ışını özellikle hemoglobin yardımıyla mitokondriller üzerinde değişiklik yaparak kanın cereyanıve deveranıetkisiyle bacaktaki tıkalıbölgede ince kılcal damarları3-5 kat genişletir, yeni ince kılcal damarlar oluşturur. Dolayısıyla oksijensiz, beslenmeyen bölgelere kan gider, böylece iyileşmeyen yaralar iyileşir. Ağrı, şişlik ve kramplar azalır, hastalar geceleri rahatça uyurlar. 2-3 seans sonunda yaralarda iyileşmeler fark edilir, hastalar parmaklarıveya bacaklarıkesilmeden hayatlarına devam edebilir” dedi. Tedavinin narkoz ve ameliyata gerek duymadan,hastanede yatmadan, poliklinik şartlarında ortalama 1 saatlik seanslar şeklinde uygulandığının altınıçizen Op. Dr. Cafer Abbasoğlu her seans sonrasıhastaların normal yaşantılarına, çalışıyorlarsa işlerine rahatça devam edebilmelerinin hasta grubu içinde memnuniyet yarattığınıda vurguladı.