Türk Epilepsi ile Savaş Derneği’nin (TESD) açıkladığı Epilepsi Farkındalık Araştırması çarpıcı sonuçlar içeriyor. Öne çıkan sonuçlardan bazıları şu şekilde: Türkiye’de, “Yönetici olsam epilepsi hastası olduğunu öğrendiğim birini işe almam” diyen 9 milyon kişi var. Kendisi veya birinci derece yakınlarının epilepsi hastası biriyle evlenmesini istemeyenlerin sayısı 15 milyon. 34 milyon kişi, epilepsi nöbeti geçiren birine nasıl müdahale edileceğini bilmiyor. Kendisinin veya birinci derece yakınlarının epilepsi hastası biriyle okul, iş ya da sosyal yaşamda yakın arkadaş olmasına sıcak bakmayanların sayısı 7 milyon.
Biz de bu sonuçlardan yola çıkarak epilepsi hastalığı hakkında merak edilenleri Türk Epilepsi ile Savaş Derneği Başkanı (TESD) Başkanı Prof. Dr. Nerses Bebek’e sorduk.
Epilepsi nedir?
Halk arasında “sara hastalığı” olarak da bilinen epilepsi, kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğuna bağlıdır ve beyin hücrelerinde geçici anormal elektrik yayılması sonucu ortaya çıkan dünyada en yaygın görülen nörolojik rahatsızlıklardan biridir.
Nedenleri ve belirtileri nelerdir?
Beyin hala gizemini koruyan organlarımızdan biri. Bu nedenle epilepsi vakalarının büyük bir bölümünde hastalığın nedenini bilemiyoruz. Beyni etkileyen herhangi bir hasar; örneğin kafa travması, beyin tümörü, menenjit ya da doğum travması, beynin işleyişini bozabilir ve bu da epilepsi nöbetlerine yol açabilir.
Epilepsi belirtileri ise hastaya göre farklılıklar gösterebilir. Bazı hastalarda bu belirtiler bilinç kaybı, istemsiz kas hareketleri, seğirme, yere düşme, kasılmalar, çırpınmalar şeklinde olabileceği gibi kısa süreli bakışlarda donuklaşma, cevapsızlık ya da bilinç etkilenmeksizin bedende yanma, batma gibi geçici duygular ya da dejavu gibi hisler de olabilir.
“BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLÜ TUTMALIYIZ”
Risk faktörleri nelerdir? Kimlerde ortaya çıkıyor?
Epilepsi, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1'ini etkileyen bir hastalık. Hastalık, erkek ve kadınlarda cins ayrımı olmaksızın eşit olarak görülüyor. Epilepsi nöbetleri herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir ama sıklıkla en gençler ile en yaşlılar etkilenir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün Epilepsi Küresel Eylem Planı’nda da yer aldığı gibi epilepsi vakalarının yüzde 25’i önlenebilir nitelikte. Bu konuda atılması gereken adımlardan biri güvenli gebelik ve doğumların teşvik edilerek doğum travmalarından kaynaklanan epilepsi hastalığının önüne geçmek. Yine menenjit ve sıtma gibi merkezi sinir sistemi enfeksiyonları epilepsiye yol açabiliyor. Menenjit hastalığıyla mücadelede ülkemizde çocuklara aşılama yapılıyor ancak bazı bakteriyel menenjite karşı her yaş grubu tehlikeye açık. İyi temizlenmeyen ve paylaşımlı kullanılan tabak, çatal ve kaşık aracılığıyla bulaşabilen bu menenjit türü epilepsiye de yol açabiliyor. Özellikle dışarıda yemek yediğimiz yerlerin temiz olmasına dikkat etmeli, çatal ve kaşıkları kullanmadan önce bir peçete ile silmeliyiz. Son zamanlarda artış gösteren influenza vakaları sonrası görülen menenjit de epilepsi hastalığına neden olabiliyor. Bu yüzden bağışıklığı güçlü tutmak, sağlıklı beslenmek, hijyen kurallarına uymak, uyku düzenine dikkat etmek ve sosyal mesafeyi korumak çok önemli. Hastalığa yakalanmamız halinde de hekime başvurmakta gecikmemeliyiz. Sıcak ülkelerde daha yaygın olarak görülen sıtma vakalarına karşı da özellikle risk taşıyan ülkelere seyahatler öncesi gerekli önlemleri almak kritik önem taşıyor
Teşhisi nasıl konur ve tedavisi yapılır?
Epilepsi teşhisi, nöroloji uzmanları tarafından konur. Tanı konulabilmesi için kapsamlı testler yapılır. Yapılacak testler arasında elektroensefalogram (EEG), bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme (MRI) yer alır. EEG sonuçları epilepsinin teşhisinin yanı sıra epileptik nöbetlerin beynin küçük bir bölümünden mi yoksa tüm beyinden mi kaynaklandığını belirlemeye de yardımcı olması açısından önemlidir. Hastaya teşhis koyarken tedavi sürecinde görüntüleme uzmanları, nöropsikologlar, psikiyatristler, nükleer tıp uzmanları, beyin cerrahlarının hastayı kendi uzmanlıkları doğrultusunda değerlendirerek hastalığı her boyutuyla ele alması önemlidir.
Epilepsi, antiepileptik ilaç kullanımı, diyet tedavisi ve ameliyat ile tedavi edilebilir bir hastalıktır. Epilepsi nöbetlerini durdurmak ve önlemek için kullanılan ilaçlar için birçok Ar-Ge çalışması yapılıyor. Özellikle son 10 yılda hastaların ihtiyaçlarına cevap veren ilaçların arttığını görüyoruz.
Epilepsi tedavisinde ilaç dışı tedaviler de önemli. Özellikle tedaviye dirençli durumlarda, epilepsi cerrahisi önemli bir tedavi yöntemi. Nöbetin nereden kaynaklandığı belirlendiğinde, nöbet şekillerine, beyin görüntülemelerine, EEG incelemelerine ve daha ekleyebileceğimiz ileri birçok tetkik ve araştırma sonuçlarına göre epilepsi nöbetlerinin odağı belirlenip, cerrahi olarak bu odağın çıkarılması oldukça başarılı sonuçlar veriyor. Ülkemizde de bunun uygulandığı ileri epilepsi merkezleri bulunmakta ve başarıyla dünya çapında bu tedaviler uygulanabilmekte.
Cerrahi tedavi dışında da vagus sinir stimülasyonu denilen, vagus sinirinin uyarılmasına dayanan pil olarak da adlandırılan yöntem de mevcut. Çocukluk döneminde zorlu epilepsi hastalıklarında ketojenik diyet dediğimiz zorlukları olan diyet tedavisi de uygulanabiliyor.
Özellikle tedaviye dirençli olgularda ekip çalışması da gerekli.
Kişinin epilepsi nöbeti geçirdiğini nasıl anlayabiliriz?
Epilepsi nöbetlerinin çok değişik çeşitleri mevcuttur. Kırkın üzerinde nöbet tipi tanımlanmıştır. Her hastanın nöbet tipi farklıdır. Halk arasında en sık bilinen nöbet tipi, hastada kontrol edilemeyen sarsılmalar ve titremelerin yaşandığı, hastada bilinç kaybının eşlik ettiği ve ağızdan sıvıların geldiği tiptir. Ancak her hasta bu şekilde nöbet geçirmez. En yakın arkadaşınız bir yere donup baktığında siz uzaklara daldığını sanırken aslında o nöbet geçiriyor olabilir.
GÖZLÜĞÜ ÇIKARIN, SU İÇİRMEYİN
Mutlaka sakin olun, hastada bir şuur kaybı olabilir, hastayı güvenli bir ortama oturtun ya da mümkünse güvenli bir yere yatırın.
Ağzı kapalıysa, dişlerini sıktıysa açmaya çalışmayın. Dişlerinin arası açıksa kazağınızın kenarı, tahta kaşığın ucu, çantanızın ya da kemerinizin deri kısmı gibi hastanın dişlerine zarar vermeyecek bir maddeyi dişlerinin arasına boğazını tıkamadığını kontrol ederek yerleştirin.
Hastanın bilinçsiz olduğunu unutmayın ve hareketlerini durdurmaya veya engellemeye çalışmayın.
Etrafında kendisini yaralayabilecek ucu sivri veya sert eşyalar varsa yanından uzaklaştırarak hastayı koruyun.
Gözlük takıyorsa gözlüğünü çıkartın. Üzerinde kravat, kemer gibi sıkı giysileri varsa giysilerini gevşetin.
Rahat nefes alması için yana doğru yatırıp ağız salgılarının dışarı akmasını sağlayın.
Nöbet sırasında ilaç veya su içirmeye çalışmayın.
Nöbet sırasında nefes almakta zorlanan hastaya soğan ya da kolonya koklatmayın.
Sıklıkla nöbet sonrasında kişi yorgun, ne yaptığını bilemez haldedir. Dolayısıyla bu aşamada elinizden geldiğince sakin ve güven verici olun.
Nöbet sırasında bireyin hareketlerini dikkatli izleyip doktor ve hasta yakınlarına bilgi verin. Nöbetin video kaydının alınması doktorun teşhis ve tedavi yöntemini belirlemesinde işini çok kolaylaştırır. O sırada video kaydı alma şansınız varsa hasta mahremiyetine dikkat ederek kayda alıp sağlık profesyonelleriyle paylaşın.