Elbette ergenin kafasını kurcalayan tek konu cinsellik değildir; yaşamın nasıl başladığı kadar nasıl biteceği de artık bir mesele haline gelmiştir. Çocukluğun gelecek kaygısından yoksun tatlı kayıtsızlığına veda edilir ve ergen bulanık bir gelecek fikri ve beraberinde ölümlülük gerçeğiyle karşı karşıya kalır. Ben kimim, neden dünyaya geldim, büyüyünce ne yapacağım, nasıl öleceğim, bütün bunların anlamı nedir gibi sorularla boğuşan her ergen aslında acemi bir filozof gibidir. Bunlar zor sorulardır ve bir ergenin korkusuzca bunlara cevap araması ve kendine anlamlı bir gelecek inşa edebilmesi için öncelikle kendini güvende hissetmesi gerekir. Ne yazık ki anne babalarda sık görülen bir tutum, ergen evlatlarını ders çalışmaya, sorumluluk almaya motive edebilmek için karanlık bir gelecekle korkutma yoluna gitmektir. Fakat zaten pek iç açıcı olmayan yetişkin hayatının en karanlık yüzünü göstermek çoğunlukla ergeni büyümeye değil küçülmeye teşvik eder. Ergenin kaygılarını artırıp erkenden hayata küstürmek istemiyorsanız, ona hayatı toz pembe değilse de kapkara göstermemeniz daha akıllıca olacaktır.
Yaşıtlarıyla birlikteyken neşeli, canlı, gülecek şey bulmakta pek de sıkıntı çekmeyen ergenler, eve gelince yorgun, hüzünlü ve melankolik bir hale bürünürler. Ev ergenin yas yeridir. Çocuksu beden ve anne baba kucağının sıcaklığı, öpüp kucaklamalar, gıdıklamalar, gülüşmeler uzaklarda kalmıştır. Bir zamanlar her şeyi bildiği düşünülen, hayran olunan, sözleri sorgulanmadan doğru kabul edilen o ideal anne babalar, şimdi ergenin gözüne farklı görünmeye başlarlar: Hiç de öyle her söyledikleri doğru filan değildir, bilmedikleri ne çok şey vardır, bazı (hatta çoğu) fikirleri çok saçmadır, hareketleri sinir bozucudur, giyimleri zevksizdir, müzikten anlamazlar, komik şeylere gülmez, komik olmayan şeylere gülerler. Ergen ailesini başka ailelerle karşılaştırmaya başlar ve elbette komşunun tavuğu komşuya kaz görünür. Ergenin bu yeni eleştirel bakışının anne baba için ne denli şaşırtıcı ve sarsıcı olduğu açıktır; fakat dünyadaki en kıymetli hazinesini kaybetmiş gibi hisseden ve henüz yerine ne koyacağını bilemeyen ergenin hali de onlarınkinden daha az acıklı değildir. Yine de, şimdilik hayli trajik görünen bu tabloya daha yakından bakalım: Nihayetinde ergen evladınızın ufku genişlemiş, size ve hayata dair daha gerçekçi bir bakış kazanmıştır. Zira mükemmel anne baba diye bir şey yoktur ve çocuğunuz zekasıyla ve sezgileriyle bunu fark edebilmiştir. Sizin eksiklerinizi görmesi, sizden daha iyi olmak için ilerlemesinin motoru olacaktır. Uzun vadeli düşünürsek, bu sonuç herkesin yararınadır.
Hayal etmesi tatlı gelebilir ama ergen evladınız aşırı uyumluysa, hiçbir şeye sesini çıkarmıyorsa, sizinle çatışmıyorsa, size çocuksu hayranlığı ve bağlılığı devam ediyorsa, işte o zaman endişelenmeye başlayabilirsiniz. Aksine evde otoritenizi, yerleşik düşünceleri ve kuralları sorgulayan, zaman zaman karşı çıkan, isyan eden bir ergenin varlığı zorlayıcı da olsa, doğru yolda olduğunuzu gösterir. Anne baba olarak size fırlatılan oklara karşı hayatta kalmak için ihtiyacınız olan tek şey yeterli derecede özgüven ve soğukkanlılığınızı koruyabilmektir. Kuşkusuz evde duygusal fırtınalar yaşayan tek kişinin ergen olmasında fayda vardır. Sakin kalabilen, tartışmaktan çekinmeyen, yıkılmayan, dinleyebilen, kimi zaman da yenilgiyi kabul eden yetişkinler ergenlerde güven uyandırırlar. Unutmayalım ki ergenin bir ayağı yetişkinliğe uzanmışsa da bir ayağı hala çocukluktadır ve onunla “kim daha çok yaralandı” yarışına girmeyecek, dayanıklı yetişkinlerin rehberliğine ihtiyacı vardır.
Sonuçta ergen olmak kadar ergen anne babası olmak da zordur. Size tuhaf ve yabancı görünen bütün o ilgiler, müzikler, posterler, yadırgatıcı konuşma tarzı, kıyafetler, seçimler, düşünceler ve istekler sanki bir devrin kapandığına, yeni bir devrin açıldığına işaret eder. Gözünüzün içine bakan çocuğunuz gitmiş, size meydan okuyan bir garip ergen gelmiştir. O çiçek açarken belki siz de biraz yaşlandığınızı fark edersiniz. Eskisi gibi ihtiyaç duyulmamak, yıllardır oynamaya alıştığınız rolü dönüştürmenizi, kendinizi yeniden tanımlamanızı gerektirir. Fakat tüm bu zorlukların yanında, ergenler size çağı yakalamak, ruhunuzu genç tutmak ve sürekli yeniden öğrenmek için paha biçilmez bir fırsat sunarlar. Ayrıca, bir çocuktan bir yetişkinin doğuşunu izlemek ne büyük bir keyiftir!