Sağlık camiamızın köklü kurumlarından olan Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi, her geçen yıl hızlı bir gelişme kaydediyor.
İçerenköy E-5’in kenarında yer alan Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anadolu yakasının tam ortasında 184 dönümlük yemyeşil bir arazide kurulu geleceği parlak bir sağlık kurumu. Başhekim Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Kemal Memişoğlu’nun ifadesiyle depremde ulaşımın çok kolay olabildiği, merkezi konuma sahip bir hastane. 1952’de Sanatoryum ve Prevantoryum hastanesi olarak PTT mensuplarına hizmet vermeye başlayan kurum zamanla eğitim hastanesi şeklini aldı. “Anadolu Yakası’nın yükselen yıldızı” haline geldiklerini ifade eden Başhekim Memişoğlu, “İlk iş olarak bina tadilattan geçirildi. Hastanenin otomasyon sistemi kuruldu. Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi ismi alındıktan sonra da bakanlık düzeyinde hastanenin kalkınması için destek verildi. Bakanlık ve ilgili yetkililerin desteğiyle hastane çok güzel yerlere geldi. Günde 3 bin 500 ile 4 bin hasta bakıyoruz. Her yıl, bir önceki yılın yaklaşık yüzde 20’si ile 30’u oranında büyüme kaydediyoruz. 2003 yılında yılda elde edilen ciroya şimdi 15 günde ulaşıyoruz. Günde 700-800 acil hasta bakıyoruz. 288 yataklı yeni bir bina yaptık. 20 tane yoğun bakım yatağı var. Tek ve çift kişilik hepsi tv’li odalar. Her geçen gün hastanemize ilgi ve talep artıyor. Büyüme ihtiyacı duyuyoruz” diyor.
2015’İN SONUNDA YENİ HASTANE GELİYOR
İstanbul’da acil hizmetleri, fizik tedavi ve rehabilitasyon, romatoloji gibi daha çok kronik hastalıklar ile yaşlı bakımı gibi branş ve alanlarda gelişmeye ihtiyaç duyulduğunu, her hastane gibi kendilerinin de kurum ve zemin olarak avantajlı oldukları alanlarda ilerlemeye yönelik hedefleri bulunduğunu belirten Prof. Dr. Memişoğlu, “Acil travma konusunda özellikle deprem bekleyen bir şehirde depreme yönelik bir yapılanmanın hazırlanması lazım. Bu yapılanma için de en önemli yerlerden birisinin bu hastane olduğunu düşünüyoruz. Yolların tam kesişme noktasında olan bir hastaneyiz. Acil ve travmaya yönelik yapılanmaya çok müsait bir yer olduğu için biz bu alanlara daha çok yönelmeye çalışıyoruz. Depremle yalnızca tedavi anlamında değil, ilk müdahaleden sonra yıkılmayacak, ulaşımı kolay olan hastanelerden dış merkezlere hasta nakli de söz konusu. Bu hastane onlar için de uygun. 184 dönüm yeşillikler içinde olan hastanemiz 1999 depreminde de kullanıldı. Civar mahallelerden insanlar buraya geldi. Zemini kuvvetli bir yer burası. Hastanede hiçbir sıkıntı olmadı. Yeni binamız da depreme hazırlıklı inşa edildi. İSMEP kapsamında 1000 yatak daha ilave etmeyi planlıyoruz. Acil travma hastanesiyle beraber fizik tedavi ve romatoloji gibi alanların da içinde olduğu bir hastaneyi 2015’in sonuna kadar tamamlamayı planlıyoruz. Proje ihalesine çıkacağız. Bunlar da olursa burası, Anadolu Yakası’nda inanılmaz bir sağlık merkezi olacak” şeklinde açıklama yaptı.
ROMATOLOJİ KLİNİĞİ DÜNYA ÇAPINDA
Başhekim Kemal Memişoğlu,SağlıkBakanlığı’nın desteğiyle dünya çapında bir Romatoloji Eğitim Kliniği’ne kavuştuklarını belirtti. Memişoğlu, “Uluslararası çapta referans bir romatoloji kliniğimiz var. Çok iyi bir hocamız Romatoloji Eğitim Kliniği’nin başında. Devlet hastanesi statüsünde Türkiye’de iki hastanede Romatoloji Eğitim Kliniği mevcut. Romatolojiye çok büyük talep var ve ülkemizde romatolog ihtiyacı da söz konusu. Bu yüzden önemli bir branş. Uzman sayısında sıkıntımız var” dedi.
ROMATOLOJİ’NİN TEŞHİSİ DE TEDAVİSİ KADAR ÖNEMLİ
Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi Romatoloji Kliniği Şefi Prof. Dr. Necati Çakır hem tedavi hem uzman yetiştirme çalışmalarını başarıyla sürdürüyor. Romatoloji’nin eski Yunan’a ait bir terim olduğunu, esas bulguları eklemleri ilgilendiren veya esas bulgularından bir tanesi eklemlerle ilişkili olan hastalıklara bakan uzmanlara Romatolog, ilgili bilim dalına da Romatoloji denildiğini açıklayan Prof. Dr. Necati Çakır, romatolojinin; tıbbın geniş çalışma alanı gerektiren zor alanlarından biri olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Çakır, “Mesela en çok yaygın ağrı yapan hastalıklar romatolojik hastalıklar değildir. Kireçlenme yanlış bir kelimedir. Aslı artroz’dur. Yani eklemin iltihabi olmayan mekaniksel ve dejeneratif bozukluklarıdır. Esas olarak iltihabi eklem hastalıkları romatolojinin konusu. Romatolojinin konusudur. Her eklem ağrısı olan romatolojinin alanına giriyor demek değil. Bazen eklem ağrıları fark edilmez. Halk her ağrıyı romatizma olarak algılıyor ve bize geliyor. Çoğunluğu romatolojiyle alakalı olmayan hastalar geliyor. Bu iş yükümüzü artırıyor, zamanımızı romatolojik hastalara ayırmamıza engel oluyor. İyi eğitilmiş aile hekimi tarafından hastaların yönlendirilmesi en isabetli ve doğru yöntem” dedi.
TEDAVİDE UZMAN EKİP ŞART
Hasta sayısına göre Türkiye’de Romatolog uzmanı ve romatoloji merkezlerinin az olduğunu, hastanın durumuna göre ilaçla, cerrahi müdahale veya egzersizle tedavilerin söz konusu olabildiğini ifade eden Çakır, “Hastaların da hekim tavsiyesine uyarak, tedavi sürecine katılması şart. Uzun süren ve sakat bırakıcı bir hastalık olduğu için hasta-hekim ilişkisi çok önemli. Romatolojide tedavinin başarılı olması için uzman bir ekip önemli bir unsur. Romatolojik bir hastanın tedavisi uzman bir ekip tarafından yürütülmelidir. Bu ekipte; romatolog, fizyoterapist, ortopedik cerrah, sosyal yardım uzmanı, tecrübeli hemşire ve hasta bakım ekibi ile romatolojik hastaların rahatsızlık durumlarına göre onların kullanabileceği araçları geliştiren, tasarlayan uzmanlar bulunmalı” diye konuştu.
Romatolojik hastalığa yakalanmanın öngörülemediğini, bunun tespitinin zor olduğunu, genetik faktörlerin ipucu olabileceğini belirten Çakır, İstanbul’daki devlet hastanelerinde Romatoloji eğitiminin sadece Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde verildiğini, uzman ve yardımcı eleman ihtiyacı bulunduğunu söyledi.
KÖKLÜ BİR SAĞLIK KURUMU
Tüberküloz hastalığının yaygınlaştığı 2.Dünya Savaşı yılları sonrasında kuruldu. 2 Mayıs 1952 yılında 50 yataklı Sanatoryum ve 25 yataklı Prevantoryum hastanesi olarak faaliyete geçti. İlk başhekimliğine ise Dr. Kamil Galatalı atandı. Daha sonra hariciye ve dahiliye servisleri de eklendi. 1960 yılından 1976 yılına kadar sadece İç Hastalıkları Dalında ihtisas verilmekteyken, 1983 yılından sonra tüm dallarda ihtisas yapılan bir hastane oldu. Hastane, 19 Şubat 2005 tarihinde T.C Sağlık Bakanlığı'na devredilerek, T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi adıyla hizmet vermeye başladı.
Günümüzde 288 yataklı yeni bir binaye ek olarak, 20 tane yoğun bakım yatağı bulunan hastanede tek ve çift kişilik odaların hepsinde televizyon mevcut olup, hasta moralinin en üst seviyede tutulması amacıyla yürütülen uygulamalarla hastanın kendini evindeymiş gibi hissetmesi sağlanıyor.
Mustafa SÜRMELİ