Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre, yüksek risk grubunda bulunan ve grip aşısı olacak kişilerin e-Nabız üzerinden sorgulama yapmaları gerekiyor. Sisteme giriş yapan vatandaşlar ‘İnfluenza Risk Durumu’ kısmından grip aşısı sorgulamasını yapıyor. Grip aşısı yaptırmaya uygun olanlar ise aşıyı 72.64 lira karşılığında eczanelerden temin edip aile hekimlerinde yaptırabiliyor. Aşıların sınırlı sayıda olması nedeniyle, grip aşısı öncelikle Sağlık Bakanlığı'nın belirlediği risk grubundakilere yapılacak.
Bakanlık tarafından 65 yaş üstü, kalp damar hastalığı, kronik rahatsızlıkları olan, kanser tedavisi gören ve organ yetmezliği bulunan riskli kişiler önceliklerine göre sınıflandırıldı. Ancak konuyla ilgili sosyal medyada paylaşım yapan çok sayıda vatandaş, riskli grupta yer almalarına rağmen kendilerine öncelik verilmediğini yazdı. 1 milyon 350 bin adet aşının yakın zamanda ecza depolarına dağıtılarak risk grubundaki hastalara verilmesi bekleniyor.
GRİP MEVSİMİ BAŞLADI, TALEP ÇOK
Türk Eczacılar Birliği de konuyla ilgili açıklama yayınladı. Açıklamada, grip aşısına olan talebin COVID-19 pandemisi sebebiyle geçtiğimiz yıllara oranla yüksek seviyede olduğu ifade edilirken, “Tedarikçi firmalar tarafından yapılan açıklamalar ise ülkemize gönderilecek aşı miktarının talebi karşılamayacağını açıkça gösteriyor. Geçtiğimiz yıl grip aşıları aralık ayında ülkemize gelmiş ve pandemi olmamasına rağmen ihtiyacı karşılamada yetersiz kalmıştı. Ülkemizde pek çok farklı coğrafi bölgenin bulunması sebebiyle yaşanan iklim farklılıkları da göz önüne alındığında grip mevsimi başlamış durumda.”
Açıklamada “Aşı henüz ülkemize gelmemesine rağmen aşıya olan talebin fazlalığı ve buna karşılık yeterli dozda aşının gelmeyecek olması, bir sağlık meslek örgütü olarak bizleri kaygılandırmaktadır.” vurgusu yapılırken şöyle devam edildi: “Aşı sayısının yeterli olmaması durumunda eczanelerimizde kaosun yaşanacağı, eczacılarımız ile hastalarımızın karşı karşıya geleceği ve en önemlisi de halk sağlığının zarar göreceği ortadadır. Konu hakkındaki belirsizliklerin bir an evvel giderilmesini, yaşanacak sorunların öngörülerek bir an evvel çözüme ulaştırılmasını, doz sayısının artırılması adına acilen adımlar atılmasını talep ediyoruz.”
NEDEN AŞI ÜRETEMİYORUZ?
Peki, yeterli sayıda ithal edilmeyen grip aşısı yeni bir sağlık krizi yaratır mı? Daha fazla aşı getirilmesi mümkün müydü? Riskli grubunda kimler yer alıyor? Türk Tabipleri Birliği COVID-19 İzleme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Osman Elbek ile bu soruların cevaplarını konuştuk.
Bugün yaşanan kaosun, risk gruplarına yetecek düzeyde grip aşısı ithal edilmemesinden kaynaklandığını vurgulayan Elbek, “Yeterli dozda aşı temin edemeyince risk gruplarını öncelemek kaçınılmaz elbette. İlkesel olarak aslında doğru bir adım. Ancak öncelikle yanıtlanması gereken iki soru var: 1920'lerin savaştan çıkmış yoksul Türkiye’si kendi aşısını üretirken neden bugün aşı üretemiyoruz? Türkiye'ye yeterli dozda aşı neden temin edilemedi?” dedi.
“BEDELİNİ ÖLEREK ÖDÜYORUZ”
Korona virüsü salgınının herkese, sağlığın bir insan hakkı olduğunu ve ticari kaygılara terk edilemeyeceğini gösterdiğini söyleyen Elbek, “Ne yazık ki aşıları, ilaçları ve bir bütün olarak sağlık hizmetini ticari kaygılar gözeten yapılara bırakmış olmamızın bedelini bugün hastalanarak, ölerek ödüyoruz. Bununla birlikte yetersiz dozda temin edilen aşının risk gruplarını önceleme uygulaması da şeffaf biçimde yürütülmedi. Eğer Sağlık Bakanlığı, bu risk öncelemesini Türk Eczacıları Birliği ve Türk Tabipleri Birliği ile birlikte eşgüdüm halinde yapsaydı bugünkü karmaşa yaşanmayacak ve toplumda güven hissi oluşacaktı. Ama salgının başından beri devlet otoritesi birlikte çalışabilme ve şeffaf olabilme becerisini göstermiyor, gösteremiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“EN AZ 15 MİLYONA İHTİYAÇ VAR”
Çocukların, ilk üç ayını geçmiş hamilelerin ve 65 yaş üzerindeki tüm kişilerin aşılanması gerektiğine dikkat çeken Elbek, şöyle devam etti: Ayrıca huzur ve bakım evlerindeki insanlara hizmet sunan çalışanlar ile sağlık çalışanların tamamının yaş veya ek hastalığı olup olmadıklarına bakılmaksızın aşılanmaları gerekli. Son olarak 65 yaşının altında olup da kalp, akciğer, şeker, romatizma gibi kronik bir hastalığı olanlar da aşılanmalıdır. Sözünü ettiğim grupların toplam nüfusu 15 milyon civarındadır ki bu da Türkiye için aşı gereksiniminin en az 15 milyon olduğunu göstermektedir. Oysa Sağlık Bakanı Koca'nın açıklamasına göre hala 1 milyon doz civarında aşımız mevcuttur ve bu miktarın en iyi ihtimalle 3 buçuk milyona ulaşacağı ifade ediliyor. Başka bir ifadeyle en iyimser senaryo gerçekleşse dahi kesinlikle aşılanması gereken dört kişiden sadece birisi aşılanabilecektir.”
“SORUMLULUK BİREYLERE YÜKLENDİ”
Avrupa'da ve dünyadaki gelişmiş pek çok ülkenin yeterli dozda aşı temin ettiğini, yaygın biçimde aşılama faaliyetine başladığını belirten Elbek, “İngiltere, nüfusunun yaklaşık yarısına grip aşısı yapacak. Bizimle benzer nüfusa sahip Almanya 26 milyon kişiyi aşılayacak. 50 milyonu biraz aşkın nüfusu olan Güney Kore'de 13 milyon kişiye grip aşısı yapılmış, ülke olarak aşılanmış nüfusu 20 milyona yaklaştırmayı hedefliyorlar.”
Grip aşısına ulaşamamanın birey ve toplum sağlığı sorunu olduğuna dikkat çeken Elbek, “Daha önemlisi Türkiye'de pandemi mücadelesinin devlete düşen sorumluluk kısmının layıkıyla yerine getirilemediğine işaret ediyor. Zaten bu nedenle Türkiye'de salgınla mücadelede hep bireylerin yapmaları gereken yön vurgulanıyor. Hatta hastalar suçlanarak, hastalanmak sanki onların kusurlarıymış gibi gösterilmeye çalışılıyor. Bununla birlikte hiç şüphesiz bireylere düşen sorumluluklar da var. Hatta devletin görevini yeterince yapamadığı için bireylere düşen sorumluluklar zorunlu olarak arttı.” diye konuştu.
NASIL KORUNACAĞIZ?
Gripten korunmanın yolu ile COVID-19'dan korunma yolunun aynı olduğunu belirten Elbek, gripten ve korona virüsü salgınından korunmak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
- Ağız ve burnumuzu tamamen kapatan tıbbi maske kullanarak karşımızdakini koruyalım. Çünkü ben maske takarsam seni korurum, sen maske takarsan beni korursun. Öte yandan siyah, nano ya da N95 gibi filtreli maskeler kullanmayalım.
-Aramızdaki fiziksel mesafemizin en az 1 buçuk metre olmasına özen gösterelim. Özellikle kapalı alanlarda bu mesafenin daha da uzak olmasını sağlayalım. Ama birbirimize sosyal ve duygusal mesafemizi arttırmayalım. Birbirimizin dertlerini dert edinelim, yalnızlaşmayalım ve umutsuzluğa kapılmayalım.
-Su ve sabunla ellerimizi daha sık yıkayalım. Eldiven kesinlikle kullanmayalım. Alkol bazlı dezenfektanları çok zorda kalmadıkça kullanmayalım. Unutmayalım onların da cilt üzerinde yan etkileri var. Su ve sabunla el yıkamak yeterlidir.
-Basit yakınmalarda değil ama yoğun halsizlik, kas ağırları, ateş, öksürük ve özellikle nefes darlığı gelişirse en yakın sağlık kurumuna başvurmayı ihmal etmeyelim.