Hava kirliliği çocukların sağlığını tehdit ediyor

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun düzenlediği “Çocuklar İçin Temiz Hava Sempozyumu”nda, çocukların kirli havaya maruz kalmasının ciddi bir hak ihlali olduğu vurgulandı

13 Kasım 2025 - 13:36

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun onuncu yılında düzenlediği “Çocuklar İçin Temiz Hava Sempozyumu”nda uzmanlar, hava kirliliği ve iklim krizinin çocuk sağlığı üzerindeki etkilerini masaya yatırdı. Sonuç bildirgesinde, hava kirliliğinin her yıl 60 binden fazla kişinin ölümüne yol açtığı Türkiye’de, çocukların kirli hava solumaya mahkûm edilmesinin bir hak ihlali olduğu vurgulandı. Sonuç bildirgesinde, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 99’unun sağlığa zararlı düzeyde kirli hava soluduğu hatırlatıldı. Enerji üretimi, sanayi, trafik ve ısınmada kullanılan fosil yakıtların yanı sıra, ev içi kimyasalların da hava kalitesini bozduğu vurgulandı.

HASTALIKLARDA ROL OYNUYOR
Hava kirliliği dünya genelinde yılda yaklaşık 8 milyon erken ölüme neden olurken, Türkiye’de ise her yıl hava kirliliği nedeniyle 60 binin üzerinde ölüm gerçekleşiyor. Hava kirliliği epitel hasarı, inflamasyon, oksidatif stres ve bağışıklık baskılanması mekanizmaları ile solunum, kardiyovasküler, metabolik ve hatta dermatolojik hastalıkların gelişiminde rol oynuyor. İnce partikül madde (PM2,5), azot dioksit, kükürt dioksit ve diğer kirleticiler solunum mukozasında inflamasyona neden olarak viral ve bakteriyel üst solunum yolu ve alt solunum yolu enfeksiyon risklerini artırıyor. 
İklim krizi, çocuklarda astım ve bronşit gibi solunum sistemi hastalıklarından ishal ve sıtma gibi bulaşıcı hastalıklara, yetersiz beslenmeden ruh sağlığı sorunlarına kadar çok boyutlu etkiler yaratıyor. Artan sıcaklıklar, kuraklık, orman yangınları ve hava kirliliği çocukların fizyolojik, bilişsel ve psikolojik gelişimini tehdit ediyor. İklim krizi nedeniyle sıklığı artan sel, orman yangınları, fırtına gibi aşırı hava olayları, ev, okul ve sosyal çevreleri tahrip ederek çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete ve depresyon riskini yükseltiyor. 

HAVA KİRLİLİĞİ İLK SIRADA 
Çocuklar İçin Temiz Hava Sempozyumu’nun başkanlarından THHP Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan’a göre Türkiye’de çocuk sağlığını tehdit eden birinci sıradaki çevresel risk hava kirliliği. Nüfus arttıkça devam eden plansız kentleşme uygulamalarının çocuklar için daha büyük riskler haline geldiğini söyleyen Çağlayan şu bilgileri paylaştı: “Artan trafik, yaşam alanları ile iç içe geçmiş sanayi tesisleri, halen elektrik üretimi ve binalarda ısınma için fosil yakıtların kullanılması çocukları tehdit eden en önemli kirlilik kaynakları. Küresel Hastalık Yükü çalışmasına göre 2023 yılında 5 yaş altı ölümlerin yüzde 12’sinin hava kirliliğinden kaynaklandığı tahmin ediliyor.”

Peki, çocuklar yetişkinlere göre hava kirliliğinden neden daha fazla etkileniyor? Anne karnında fetüste, bebeklerde ve çocukluk döneminde organ ve sistem gelişiminin devam ettiğini söyleyen Çağlayan, “Bağışıklık sistemleri de henüz tam olarak gelişmemiştir. Bu durum, toksik hava kirleticilerin olumsuz etkilerinin daha şiddetli yaşanmasına yol açar.
Çocuklar daha hızlı soluk alıp verirler. Böylece birim vücut ağırlığı başına daha fazla hava solurlar. Bu da yetişkinlere göre daha yüksek oranda toksik maddelere maruz kalmalarına yol açar. Ayrıca, açık hava aktivitelerine daha fazla zaman harcadıkları için hava kirliliğine yetişkinlere göre daha fazla maruz kalabilirler.” dedi.

“YASAL DÜZENLEMELER YOK”
Türkiye’deki çevre politikalarının genel olarak insan sağlığını merkeze alan bir yaklaşıma sahip olmadığını vurgulayan Çağlayan şöyle devam etti: “Çevreye zararlı olabilecek projeler değerlendirilirken sağlık etki analizi yapılmıyor. Çocuk sağlığı da bu ihmalden derinden etkileniyor. Bu konu politika düzeyinde ele alınmıyor. Çocuk sağlığının çevresel risklerden korunmasına yönelik planlar ve programlar, yasal düzenlemeler yok. Oysa bilimsel veriler ve risk değerlendirmeleri politika ve yasal düzenlemelere dahil edilebilir. Uygulamada okullar ve evler gibi çocukların günlük yaşam ortamlarına odaklanan programlar geliştirilebilir. Örneğin okulların çevresinde, okul saatleri içinde araç trafiği azaltılarak çocukların daha az kirli havaya maruz kalmaları sağlanabilir. Özellikle sosyo-ekonomik koşulları düşük olan ve yüksek düzeyde kirleticilere maruz kalan bölgelerde yaşayan çocukların korunması ve sağlıklarının izlenmesi için özel programlar geliştirilebilir.” 

SAĞLIKTA EŞİTSİZLİKLERİ DERİNLEŞTİRİYOR
Bildirgede küresel düzeyde yaşanan iklim krizinin sosyo-ekonomik seviyesi daha düşük olan bölgelerde ve ülkelerde daha derin yaşandığı kaydedildi. Bu durum, mevcut sağlık ve refah eşitsizliklerini daha da derinleştiriyor. Kısa vadede artan sıcaklık, hava kirliliği ve su kıtlığı; solunum yolu enfeksiyonları, ishal, yetersiz beslenme ve kronik hastalıklarda artışa yol açarken; ilerleyen dönemlerde tarımsal üretimin azalması, temiz su ve güvenli gıdaya erişim güçlüğü, çocukların büyüme ve gelişimini doğrudan etkiliyor. Vektör kaynaklı hastalıklar ve gıda güvencesizliği, yetersiz sağlık hizmetleriyle birleştiğinde, özellikle düşük gelirli bölgelerdeki çocuklar için ağır bir hastalık yükü oluşturuyor. İklim krizi nedeniyle zorunlu olarak göç eden çocuklar çoğu zaman eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimde yeni eşitsizliklerle karşılaşıyor. Düşük gelirli ailelere mensup çocuklar, sanayi ve trafik kaynaklı kirliliğin yoğun olduğu bölgelerde yaşadıkları için daha yüksek oranda kirli havaya maruz kalıyor. Barınma koşulları ve kentsel eşitsizlikler hem maruz kalma süresini hem de olumsuz sağlık etkilerini artırıyor. 

TEMİZ HAVA HER ÇOCUĞUN HAKKI

“Çocukların temiz hava hakkı, yaşam ve sağlık haklarının ayrılmaz bir parçasıdır.” ifadelerinin yer verildiği bildirgede şu öneriler sıralandı. 

* Çocukların temiz hava hakkını korumak için bilimsel veriye dayalı, adil ve sürdürülebilir politikalar geliştirilmeli.

* PM2,5 için bağlayıcı ulusal limit değeri belirlenmeli; DSÖ kılavuzundaki 5 µg/m³ hedefi esas alınmalı.

* Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı genişletilmeli, başta PM2,5 olmak üzere tüm hava kirleticilere dair ölçümler düzenli ve şeffaf olarak yayınlanmalı.

* Gebeler ve çocuklar için hava kirliliği uyarı ve koruma programları birinci basamak sağlık hizmetlerine entegre edilmeli.

* Okul ortamlarında hava kalitesi izlenmeli; temiz hava odaları, bitkilendirme ve hava filtreleme sistemleri yaygınlaştırılmalı.

* Çocuk odaklı iklim dirençliliği planları hazırlanmalı; eğitim, sağlık ve sosyal hizmet kurumları bu kapsamda yeniden düzenlenmeli.

* Enerji ve sanayi politikalarında çocuk sağlığı etkisi değerlendirmesi zorunlu hale getirilmeli.

* Fosil yakıtların kullanımı kademeli olarak sonlandırılmalı; başta enerji ve sanayi sektörlerinde olmak üzere yenilenebilir enerjiye geçiş, yeşil ulaşım, bisiklet ve yaya ulaşımı altyapısı teşvik edilmeli.

* Hava kirliliği önleme yatırımları, sağlık ve çevre politikalarına maliyet-etkinlik analizleriyle entegre edilmeli.

* Ruh sağlığı hizmetleri, afet sonrası ve uzun süreli iklim stresine maruz kalan çocuklar için güçlendirilmeli.

* Sivil toplum, sağlık meslek örgütleri ve akademi arasında veri paylaşımı ve politika izleme mekanizması kurulmalı.

* İklim kriziyle mücadele, çocuk hakları perspektifinden yeniden çerçevelenmeli.


ARŞİV