Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi, beraberinde birçok soru işaretini de getirdi. Özellikle şekerpancarı yerine alternatif ürün olarak kullanılabilecek olan nişasta bazlı şekerlerin (NBŞ), gıda güvenliğini ve halk sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceğine dair görüşler söz konusu. Biz de Gazete Kadıköy olarak okuyucularımızın kafasındaki soru işaretlerine cevap bulabilmek için Kadıköy Belediyesi Dr. Rana Beşe Sağlık Polikliniği’nden Diyetisyen Figen Fişekçi Üvez ile TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 2.Başkanı Celal Selçuk Esen’i sayfamıza konuk ettik.
DİYABETE, HİPERTANSİYONA, KANSERE…
Diyetisyen Figen Fişekçi Üvez, NBŞ ürünlerin sağlığa ne tür zararları olduğunu şu şekilde anlattı: “Nişasta bazlı şeker yani yüksek fruktozlu mısır şurubu, sofra şekerine alternatif elde edilen bir tür sıvı tatlandırıcıdır. Çay (sofra) şekerinden daha ucuz olduğu için gıda sanayisinde gazlı ve meyveli içecekler, çikolata, kek, şekerleme, reçel ve marmelat üretiminde fazlaca kullanılmaktadır. Bu ürünlerin kullanımının sağlık üzerindeki etkileriyle ilgili pek çok bilimsel çalışma bulunmaktadır. Yüksek fruktoz içeren bir diyetin, çeşitli patolojik değişikliklere, hücre hasarına, yağlanmayla birlikte insülin direncine, Tip 2 diyabete, şişmanlığa, hipertansiyon ile kalp ve damar hastalıklarına neden olduğu, hatta zararlı etkisinin beyne kadar gidebildiği bildirilmektedir. Yüksek fruktoz alımının bağırsak geçirgenliğini artırdığı, DNA hasarına yol açabileceği, bunun yanında kansere neden olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca son yıllarda gut hastalığındaki artışta nişasta bazlı şeker içeren ürünlerin aşırı tüketilmesinin de payı olduğu söylenmektedir.”
Üvez, NBŞ ürünlerin obeziteyi tetiklediğine yönelik görüşlere karşılık ise “İnsülin salınımını uyarmadığından normal doygunluk cevabını oluşturmamaktadır. Bu da devamında daha fazla yemek yeme ihtiyacını tetikleyebilmektedir. Sonucunda ise daha fazla kilo alımı ve obezite ile sonuçlanabilmektedir.” yorumunda bulunuyor.
“GDO’LU MISIR AYRI BİR TEDİRGİNLİK”
Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 2.Başkanı Celal Selçuk Esen ise şeker pancarından elde edilen şeker ile nişasta bazılı şeker arasındaki farkı şöyle anlatıyor: “Şeker pancarından elde edilen şeker, eşit oranlarda glikoz ve fruktozun birleşiminden oluşan ve sakaroz olarak adlandırılan doğal bir şekerdir. Nişasta bazlı şeker ise genelde mısır nişastasının, kimyasal ve enzimatik hidroliz teknikleri kullanılarak üretilen sakaroza alternatif sıvı bir tatlandırıcıdır. Sakarozdan daha ucuz ve tatlıdır. NBŞ alkolsüz içecekler, dondurma, bal, reçel başta olmak üzere tatlı gıda ürünlerinin neredeyse tamamında kullanılmaktadır. Çocuklarımızın sağlığını korumak açısından öncelikle şeker tüketiminin azaltılması konusunda halkımızda bilinç oluşturulmalıdır.” Esen ayrıca NBŞ’lerin genetiği değiştirilmiş (GDO) mısırdan üretilmesi ve elde edilmesi ihtimalinin de ayrı bir tedirginlik kaynağı olduğunu vurguluyor.
“ÜRÜNLERİ ÜZERİNDE BELİRTİLMELİ”
“Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı konunun tarafı olup, tüketici dernekleri, sendikalar, meslek odaları ve demokratik kitle örgütleri ile birlikte genelde şeker tüketimi, özelde ise NBŞ tüketimi hakkında bilinç oluşturabilmek için çalışmalar başlatmalıdır.” diyen Celal Selçuk Esen, halkın gıda güvenliğinin nasıl sağlanacağı yönündeki sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor:
“Sağlığın ve güvenliğin korunması hakkı, evrensel tüketici haklarından biri olup, tüketicinin tehlikeli ve riskli mal ile hizmetlere karşı korunmasını, tüketiciye sunulan her türlü mal ve hizmetin yaşam ile sağlık açısından tüketicilere zarar vermeyecek kalite ve nitelikte olmasını ifade eder. Bu nedenle hükümetin tüketicinin sağlığını tehdit eden NBŞ’ye karşı gerekli önlemleri alma sorumluluğu vardır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, ürün etiketlerinde kullanılan şeker oranlarının, kullanılan şekerlerin çeşitlerinin ve kaynaklarının belirtilmesini sağlamalıdır. Örneğin ürünlerdeki şekerin açıklamasında ‘eklenmiş şeker’ ‘NBŞ şeker’ olarak açık olarak yazılmalıdır.”