Hızlı yayılıyor, kolay gitmiyor: Beta mikrobu

Mevsim geçişlerinde sıkça görülen Beta mikrobu, özellikle çocuklarda görülen virüs enfeksiyonları içinde en sık karşılaşılan mikrop çeşidi. Bu sıralarda çevremizde yaz gribi diye geçiştirdiğimiz birçok hastalığın asıl kaynağının Beta mikrobu olması da ihtimal dahilinde

19 Temmuz 2018 - 10:23

Beta mikrobu olarak bilinen mikroorganizma, solunum yollarında iltihaplanma yapan bir çeşit bakteri. Ancak Beta mikrobu oldukça hızlı yayılan ve bulaşıcı olan bir mikrop çeşidi. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Recep Koç daha çok 5-15 yaş arası çocuklarda görüldüğünü belirtiyor ve mikrobu şöyle özetliyor: “A grubu Beta hemolitik streptokoklar, yüksek ateş ve boğaz ağrısı, boyun lenf bezlerinin şişmesi, baş ağrısı ile seyreden boğaz enfeksiyonları yapar. Grip kadar sık görülmese bile virüs enfeksiyonlarından sonra en sık görülen boğaz enfeksiyonları etkenidir. Hastalık geçirildiği sırada bazı çocuklarda kızıl dediğimiz vücutta kırmızı yaygın döküntüler ile seyreden tabloyu görebiliriz.”

Tam tedavi şart

Özellikle tedavinin tamamlanmasının çok önemli olduğunu belirten Koç, tedavi tamamlanmadığı takdirde mikrobun boğazda taşıyıcı olarak kalıp, kişinin bağışıklık durumuna göre zaman zaman nüksedebileceğini, başkalarına bulaşabileceğini söylüyor.  Beta mikrobu hastalığının bir diğer önemi de geçirdikten sonra bile kalp romatizması, böbreklerde iltihap ve ateşli romatizma gibi ağır hastalıklara yol açabilmesi.

Dr. Recep Koç, bu bakterilerin aynı zamanda penisilin türevi antibiyotiklere de iyi yanıt verdiklerini söylüyor ve tedavi şartlarını anlatıyor: “Teşhis konularak, hekim kontrolü altında tedavinin tam ve düzgün yapılması yeterlidir. Bazı durumlarda uzun süreli aylık penisilin iğneleri ile tedavi ve komplikasyonlarından korunma sağlanmaktadır.”

Kentleşme ve nüfus yoğunluğu etkili

Birçok hastalığın nasıl vücudumuza geçtiğini anlamayız. Özellikle bu durum Beta mikrobu gibi hastalıklarda, çok hızlı yayılabildiği ve solunum yollarımızı doğrudan etkilediği için daha ağır bir şekilde geçer. Bireysel bağışıklık sistemimizdeki zayıflıklar dışında değişen kentleşme koşulları, nüfusun kalabalığı gibi etkenler de hastalıkta bire bir rol oynuyor. 

Çevre kirliliği, beslenme ve yetersiz hijyen koşulları, yoğun kentleşme gibi etkenlerin hastalıktaki rolüne değinen Dr. Recep Koç sözlerini şöyle noktalıyor: “Yaşam koşullarının güçleştiği ortamlarda birçok hastalıklarda olduğu gibi, bu bakterilerinde havadan ve solunum yollarından bulaşımları kolaylaşmakta, hastalığın sonrasında ortaya çıkan romatizma, nefrit ve kalp kapağı bozuklukları gibi komplikasyonlar çoğalmaktadır. Toplu taşıma araçlarımızın, okullarımızın kalabalıklığı bile bir etkendir. Aynı zamanda kişilerin kendi kendilerini iyileştirmeye çalışmaları ve yetersiz tedavilerde bakterinin taşıyıcı olarak kalması ve başkalarına bulaşmasına yol açmaktadır. Kişilerin bağışıklık sistemleri de hastalığın seyri ve tam iyileşmesini etkileyen faktörlerdendir.”


ARŞİV