Uluslararası tıp dergisi Lancet'de yayımlanan bir rapora göre, toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların kanser risklerinden kaçınma fırsatlarını azaltıyor ve zamanında teşhis ve kaliteli bakım almalarını engelliyor. Bu yüzden dünya genelinde her yıl 800 bin kadın uygun bakımdan mahrum bırakıldığı için ölüyor. Ülkemizde de durum pek farklı değil.
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetleri ve hakları konusunda çeşitli çalışmalar yapan Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları (CİSÜ) Platformu sözcüsü Nurşen Kanbur, toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle birçok kadının hayatına, sağlığına mal olan jinekolojik kanserlerin erken tedavisinin yapılamadığına dikkat çekiyor.
CİSÜ sözcüsü ve TAPV (Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı) Üreme Sağlığı Eğitimcisi Nurşen Kanbur ile jinekolojik kanser türlerini, erken tanı ve tedavi yöntemlerini konuştuk.
“TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİ ETKİLİ”
Kanser deyince aklımıza akciğer ve göğüs kanseri gelmesinin nedeninin toplumsal cinsiyet rolleri olduğuna dikkat çeken Kanbur, “Toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle kadın cinsel ve üreme organı ile ilgili kanserler görmezden gelinir. Kadınları ilgilendiren bir sağlık sorunu olduğunda bunlar ‘kadın hastalığı’ diye sessizce ifade edilir. Meme kanseri bile göğüs kanseri olarak ifade edilir. Kadın cinsel ve üreme organlarını ilgilendiren kanserler çok ifade edilmez” dedi. Kadınların cinsel ve üreme organlarında görülen rahim ağzı, rahim kanseri, yumurtalık kanseri, vulva kanseri, tüplerde gelişen kanserlerin kadınlar için çok ciddi sağlık sorunları yarattığını ifade eden Kanbur, en sık görülen kanser türünün rahim kanseri olduğunu söyledi.
Rahim ağzı kanseri ve rahim kanserinin birbiriyle karıştırıldığına dikkat çeken Kanbur, ikisi arasındaki farkı şöyle açıkladı. “Rahim ağzı kanseri ile rahim kanseri arasındaki ayrımın bilinmesi çok önemli. Kadınlarda ya da erkeklerde karşılaşılan diğer mesane kanseri, prostat kanseri, akciğer, trake kanseri, rahim kanseri gibi kanser türlerinin nedeni bir virüs değildir. Ama rahim ağzı kanserinin sebebinin nedeni ağırlıklı olarak virüstür. Rahim ağzı kanserinin yüzde 99 etkeni HPV virüsüdür.”
Vajinal kanserlerde tehlikenin yaşla birlikte farklılaştığını ifade eden Kanbur, genç kadınlar için yumurtalık kanserinin daha riskli olduğunu ifade etti.
BELİRTİLERE DİKKAT
Kanser türleri ve cinsel sağlık sorunlarında belirtilerin öneminin altını çizen Kanbur, toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle kadınların erkeklere göre bedenlerini tanıyamadıklarını belirterek şöyle konuştu: “Toplumsal cinsiyet rolleri açısından baktığımızda erkek çocuklarının cinsel organına dokunması bir sorun yaratmıyor ama kız çocukları için bu mümkün olmuyor. Bu yüzden kız çocukları cinsel ve üreme organlarından bihaber büyüyorlar. Dolayısıyla cinsel organlarındaki bir sorunu da fark edemiyorlar. Oysa kadının bedenini tanıması çok önemli.”
“Jinekolojik kanserlerin belirtileri; türlerine yani kaynaklandıkları organlara göre değişiklik gösteriyor fakat regl düzensizliği ve vajinal akıntılara karşı dikkatli olunması gerekiyor.” diyen Kanbur, jinekolojik kanserlerdeki belirtileri şöyle sıraladı: “Rahim kanserinin en yaygın belirtisi anormal vajinal kanamadır. Regl döngüleri arasında kanama olması ve kanama miktarının fazla olması sık görülen rahim kanseri belirtilerindendir. Rahim ağzı kanserinde ara kanama, cinsel ilişki sırasında ağrı ve sonrasında kanama en sık yaşanan belirtiler arasındadır. Vulva kanserinde genellikle ilk belirti kaşınmadır. Bunun dışında sertleşme, kabuklaşma, kabarma gibi belirtiler görülebilir.”
YILDA BİR KEZ MUAYENE
Her hastalıkta olduğu gibi kanserde de erken teşhisin önemli olduğuna dikkat çeken Nurşen Kanbur “Erken teşhis sayesinde daha kolay bir tedavi süreci yaşanabilir. Belki küçük cerrahi bir operasyonla hastalık giderilebilir. Bu kadınların hem yaşam kalitesini artıracak hem de sağlıklı olmalarını sağlayacaktır” diyor. Her kadının yılda bir kere herhangi bir şikayeti olmasa bile jinekolojik muayene olması gerektiğinin altını çizen Kanbur, tarama programları, doktor kontrolleri ve aşılama programlarının jinekolojik kanserlerin erken teşhis edilmesinde hayati öneme sahip olduğunu belirtiyor.
“HPV AŞISI TÜM CİNSİYETLER İÇİN GEREKLİ”
Özellikle rahim ağzı kanserine neden olan HPV virüsüne karşı en önemli silahın HPV aşısı olduğunu ifade eden Nurşen Kanbur, HPV (İnsan Papilloma Virüsü) aşısının ulusal aşı takvimine alınması ve HPV tarama testlerinin yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi. CİSÜ olarak yaptıkları HPV aşının ücretsiz olması için çalışmalar yaptıklarını anlatan Kanbur, HPV aşısının sadece kız çocukları için değil herkes için gerekli bir aşı olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “HPV aşısı rahim ağzı kanseri aşısı olarak adlandırılıyordu. Bu yüzden rahimi olmayan kişileri çok dikkate almadılar. Ama bu bir rahim ağzı kanseri aşısı değil HPV aşısı. Tüm cinsiyetler için, herkes için gerekli olan bir aşı. Ve erişilebilir olmalı. Gerçekten çok pahallı. “
CİSÜ HAKKINDA
Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CİSÜ) Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından yürütülen ve Sivil Toplum Ağlar ve Platformlar Destekleme Programı tarafından desteklenen “Türkiye’de Üreme Hakları ve Sağlığı Platformunun Güçlendirilmesi” projesi kapsamında 2020 yılında kuruldu. Platform, Başkent Üniversitesi Kadın-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Araştırma ve Uygulama Merkezi, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Hacettepe Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (HÜKSAM), Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Uluslararası Göçmen Kadınlar Dayanışma Derneği (UGKDD) gibi STK’lar, üniversiteler, meslek odaları ve tüzel kişiliği olmayan sivil inisiyatiflerden oluşuyor.
CİSÜ Platformu, cinsel sağlık ve üreme sağlığı (CSÜS) hizmetleri ve hakları konusunda ırk, etnisite, dil, inanç, sağlık statüsü, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim vb. farklar gözetilmeksizin Türkiye’de yaşayan tüm bireylerin eşit ölçüde bilgi sahibi olmaları ve bu hizmet ve haklara eşit ölçüde erişebilmelerine katkıda bulunmayı amaçlayıp bu konuda çalışmalar yürütüyor.