Kan, gönüllü insanların bağışı ile elde edilmesinden kaynaklı değerli bir tedavi aracı olarak adlandırılıyor. Korona virüsü salgını sebebiyle sağlık kuruluşlarına yapılan kan bağışlarında ciddi azalma yaşansa da pandemi dinlemeden bu işi görev haline getirenler de var. Onlardan biri de, bugüne kadar Kızılay’a 44 defa kan bağışında bulunan Kadıköy Belediyesi Destek Hizmetleri Müdürlüğü çalışanı Oğuz Dağcı. Dağcı, duyarlılığından dolayı Kızılay tarafından altın madalya ödülüne layık görüldü. Oğuz Dağcı’nın ödülünü, Kadıköy Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Oltulu takdim etti. Kan bağışının önemi hakkında konuşan Dağcı ödül sonrası duygu ve düşüncelerini gazetemiz ile paylaştı.
“İLK BAĞIŞI ÜNİVERSİTEDE YAPTIM”
İlk kan bağışını 2008 yılı Nisan ayında Üniversite öğrencisiyken yaptığını söyleyen Oğuz Dağcı şöyle anlatıyor: “O yıllar lisede üst dönemimde olan bir arkadaşımla aynı üniversitedeydik. Kendisi o sıralar Kızılay gönüllüsü olarak kan bağış organizasyonlarında yer alıyordu. Onun yönlendirmesi ve tavsiyesi ile üniversitemize kan bağışı etkinliği için gelen Kızılay ekibine ilk kan bağışımı gerçekleştirdim. İlk kan bağışımı yaparken çok heyecanlanmıştım. Hatta bu heyecanımdan dolayı tansiyonum 16/10’lara fırlamıştı. Sakinleşip tekrardan gelmemi tembihlemişlerdi. Ertesi gün gittiğimde ise çok fazla heyecanlanmadan kan bağışımı gerçekleştirmiştim”
“KAN BAĞIŞI HAYAT KURTARIYOR”
Kanın insan vücudu dışında herhangi bir şekilde üretilemeyen değerli bir şey olduğuna dikkat çeken Dağcı, “Gönüllü kan bağışı oldukça önem taşıyan bir durum. Çünkü hayat kurtarıyorsunuz. Bundan dolayı da gönüllü kan bağışçısı sayısının ülkemizde gittikçe artması ve bununla ilgili farkındalık çalışmalarının yapılması gerekiyor. Kanamalı bir hastaya, kanser tedavisi gören bir çocuğa, bir insana sağlığını tekrar kavuşturabilmek için bu gerçekten önemli. Yaptığımız bağış sayesinde bir insana şifa olabilme duygusu gerçekten çok yüce bir hissiyat. Bu duyguyu hissedebilmek bile başlı başına insan için bir faydadır.” diyor.
“İYİLİKLER PAYLAŞTIKÇA BÜYÜR”
Oğuz Dağcı iyilik yapmanın çeşitli yolları olduğunu ve kendisine bu yolu seçtiğini vurguluyor. Dağcı şöyle devam ediyor: “İyilikler paylaştıkça büyür. Yarın bir gün çocuklarıma hatta torunlarıma bununla övünebilme hissi beni açıkçası heyecanlandırıyor. Aslında bu Kızılay’dan aldığım ilk ödül değil. Kızılay, düzenli kan bağışçılarına ufak da olsa kan bağışlanan kişilerin duymuş olduğu minnet duygularını temsilen ödüllendirme yapmakta. 10 bağışı bronz, 25 bağışı gümüş, 35 bağışı altın ve 45 bağışı plaket ile ödüllendirmekte. Benim de en son aldığım altın madalya oldu ve çevrem şaka yoluyla madalyanın maddi değerini hesaplayıp durdu. Benim nazarımda bu madalyanın maddi değerinden çok manevi değeri önemli. Onun dışında tebrik eden, bağış sayısını hesaplayıp bu yaşta bu kadar nasıl bağış yaptığımı soran çok oldu.”
“RUH SAĞLIĞIMI OLUMLU YÖNDE ETKİLEDİ”
Kan verirken hiç zorlanmadığını belirten Dağcı, “Çoğu dönem hemşirelerin kilolarımdan dolayı damar yolu bulmakta zorlandığı olmuştur. Fakat onun dışında herhangi bir sağlık sorunu yaşamadım. Ayrıca yapılan araştırmalarda düzenli kan bağışı yapmanın sağlığa çeşitli faydaları olduğu belirtiliyor. Bende açıkçası olumlu veya olumsuz bir etkisinin olduğunu pek söyleyemem. Fakat daha çok manevi bir haz aldığım ve ruh sağlığımı olumlu yönde etkilediğini söyleyebilirim” diyor. Oğuz Dağcı son olarak şu çağrıda bulunuyor: “Sağlıkları yerinde olan ve gönüllü kan bağışına uygun bütün Kadıköylülerin kan bağışı yapmasını ve gönüllü kan bağışçısı olmasını tavsiye ederim. Bunun manevi hazzını bir kere tattıktan sonra gerçekten düzenli kan bağışçısı olacaklarına eminim. Ülkemiz hala dünyadaki gelişmiş ülkelere oranla kan bağışı sayısında yetersiz ama bu oranı arttırmak bizim elimizde. Umarım bağışçı sayısı en kısa sürede çoğalır ve bizim ülkemiz de bu sayılara rahat bir şekilde ulaşır.”