Kemiğin sessiz hırsızı: Osteoporoz

Caddebostan Gönüllüleri, Uz. Dr. Nurten Gürtunca’nın katılımıyla “Osteoporoz” üzerine bir söyleşi düzenlendi

18 Mart 2016 - 10:12
Caddebostan Gönüllüleri, Uz. Dr. Nurten Gürtunca’nın katılımıyla “Osteoporoz” üzerine bir söyleşi düzenlendi. Osteoporozu “kemiğin sessiz hırsızı” olarak tanımlayan Gürtunca, hastalıkla ilgili şu bilgileri verdi: “Osteoporozun kelime anlamı kemiğin deliklenmesidir. Hem yoğunluğunun hem de kalitesinin bozulmasıdır. Hafif şiddette olan kemik kaybına osteopeni, şiddetli kemik kaybına osteoporoz denir.” Gürtanca, risk faktörlerini ise şöyle sıraladı:
Yaşın ilerlemesi, Kadın olmak: Ostrojen kemikleri koruyan hormondur. Menopozdan sonra ilk 5 yıl yüzde 3 sonraki yıllarda yüzde 1 oranında kemikler azalır, Düşük kemik kitlesi, Beyaz ırk, İnce narin yapı, Sık sık düşme riski olanlar, İnaktif, sedanter yaşam: Aktivite kemik üzerinde mekanik yüklenme ile kemik yapımını arttırır. Bir haftalık yatak istirahatı yüzde 1 oranında kemik kaybına yol acar. Bu kayıp ancak 1 ayda yerine koyulur, Beslenme bozuklukları; Aşırı kafein tüketmek, alkol almak, aşırı proteinle beslenmek, aşırı tuz tüketimi, kalsiyum ve D vitamininden düşük diyetle beslenmek, Uzun emzirme süresi, Yetersiz güneş ışığı, Aile öyküsü; Birinci derece yakınlarda osteoporoz öyküsü olanlarda risk iki kat artar, Erken menopoz.
Çölyak, chan, ülseratif kolit, troid hastalıkları, hiperparatroidi, romatod atrit, astma bronşiale hastalarının da risk altında olduğunu söyleyen Uz.Dr.Nurten Gürtunca, risk taşıyan kişilerin mutlaka yılda bir kez kemik ölçümü yaptırmasını, kalsiyumdan zengin yiyecekler tüketmelerini önerdi.
SEVGİ DİLİ NASIL OLMALI?
Psi. Dan. Aynur Aytaç Sezgin, çocuklarımız ile etkili iletişim nasıl olmalı ve sevgi dilimiz nasıl olmalı? konularında bilgiler verdi. Sezgin, çocukların en çok neye ihtiyaç duyduklarını şöyle anlattı: “Ebeveynlerin çocuklarının dünyaya geldiği için ve aile içinde varlığından dolayı ailenin mutlu olduğunu ve değerli olduğunu, iyi gözlemleyip neyi sevip sevmediğini nelerden hoşlanıp hoşlanmadığını iyi bilmesi çocuğun öz saygısının gelişmesine yardımcı olması gerekmektedir. ‘Benim için özelsin’, ‘Sana saygı duyuyorum’ mesajı verilmelidir. Bu mesajla çocuk kararlarının ve seçimlerinin önemsendiğini hisseder ve yeni şeyler keşfetmeye meraklı olur. Sevgiyi ifade etmenin en etkili yolu sözcükler değil dokunma, ses tonu, gözler, yüz ifadesi, vücut dili ve çocuğa gösterilen özendir.”
 

ARŞİV