Aile hekimleri, 18 Mart 2020 tarihinden beri evde takip edilen COVID-19 vakalarının ve karantinada olan temaslılarını telefonla izliyor. Türkiye genelinde, evde takip edilen tüm PCR pozitif COVID-19 hastaları, BT pozitif şüpheli hastalar ve vaka temaslılar, kayıtlı aile hekimleri tarafından COVID-19 rehberi doğrultusunda takip ediliyor. Dr. Emrah Kırımlı yönetiminde Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu tarafından “Aile hekimlerinin pandemi sürecini nasıl izlediklerini anlamak, COVID-19 vakaları ve onların temaslılarıyla ilgili çalışmaları bilmek ve sağlık çalışanlarının sağlığıyla ilgili durumu öğrenmek” amacıyla elektronik ortamda ülke çapında aile hekimlerine yönelik bir anket çalışması yapıldı.
Ankette aile hekimlerine özellikle izlem yapıp yapmadıkları soruldu. Katılımcıların yüzde 11’i hiçbir hastayı aramazken, yüzde 57’si tüm hastaları izlem tarihinde aramakta olduğunu belirtiyor. Yüzde 32’si ise kısmen izlem yaptıklarını ancak tüm hastaları, Bakanlık rehberinde belirtilen izlem tarihlerinden farklı bir düzende aradıklarını belirtiyor. Çalışmaya katılan illerden İstanbul dışında tüm illerde aile hekimleri izlem sayılarının nisan ayına göre arttığını vurguluyor.
“HASTA SAYISI ARTIŞ GÖSTERDİ”
İstanbul Tabip Odası Aile Hekimliği Komisyonu üyesi ve Türk Tabipler Birliği Aile Hekimliği Kolu yürütmesinde çalışan Dr. Emrah Kırımlı’ya bu çalışmanın anlamını sorduk. Kırımlı, “Aile hekimleri evde takip edilen tüm COVID19 hastalarını ve temaslılarını takip ediyor. Bu sayede salgının nerelerde azaldığını, nerelerde artarak yayıldığını görebiliyoruz.” diyor. Kırımlı şöyle devam ediyor: “Meslektaşlarımızla yaptığımız konuşmalarda vaka sayılarının nisan ayına göre artış gösterdiğini fark ettik. Biliyorsunuz, Sağlık Bakanlığı vaka sayılarını toplu olarak bildiriyor. Bu tablo bize salgın nerede, kimler arasında yayılıyor bilgisini vermiyor. Bir de günlük ve haftalık raporlar var. Burada da il gruplarına göre bölgesel veriler yayınlanıyor. Bu bölgelerde çalışan arkadaşlarımızın yaptığı çalışmalarda il içindeki vaka sayısının bölge düzeyinde yayınlanan sayılardan daha fazla olduğunu gördük. Bunun üzerine Türkiye genelinde tüm aile hekimlerinin katılımı ile salgının nasıl gittiğini ve aile hekimlerinin salgın yönetiminde neler yaşadıklarını araştırdık. Böylece evde izlenen kaç COVID-19 hastası var, kaç kişi izlemde tespit etmeye çalıştık. Bir de Sağlık Bakanının ağustos ayında açıkladığı ek ödemenin salgın yönetimine katkısı olup olmayacağını araştırdık.”
“BAKANLIĞIN TABLOSUNDAN 8 KAT FAZLA”
Dr. Emrah Kırımlı, “Arkadaşlarımızdan gelen yanıtlar ile bir aile hekimi başına 8.49 COVID-19 hastası olduğu ve izlem listesinde aile hekimi başına 26,2 hasta olduğunu görüyoruz. Türkiye’de 23 bine yakın aile hekimi var. Bu durumda evde tedavi ve takip edilen 150 bine yakın hasta ve 600 bine yakın COVID-19 hastası ile yakın temaslı kişi olduğunu görüyoruz.” diyor ve devam ediyor: “Bu sayılar bakanlığın turkuaz tablosunda bize anlatılanlardan sekiz kat fazla. Çalışmamızda illere göre verileri değerlendirme şansımız da oldu. Anketimizde İstanbul dışında tüm illerde vaka sayılarının salgının pik yaptığı nisan ayına göre arttığı görülmekte. Nisan ayında aldığımız önlemleri hatırlarsak hafta sonları sokağa çıkma yasakları vardı, alışveriş merkezi gibi kalabalık ortamlar kapalıydı, işyerlerinde daha sıkı önlemler alınıyordu. Salgını bu sayede baskılayabilmiş ve hızla vaka sayılarını azaltabilmiştik. Ancak haziran ayındaki açılma ve temmuz ayında önlemlerin iyice gevşemesi ile vaka sayılarının ve salgının yayılımının arttığını görüyoruz. Bu veriler etrafımızda gördüğümüz hastaların artışı, sağlık çalışanları arasında ölümlerin yeniden yükselmesiyle de uyumlu.”
“KORİDORLARIMIZ DAR, ALANIMIZ KÜÇÜK”
Aile sağlığı merkezlerinde COVID-19’a yakalanan sağlık çalışanı sayısının giderek arttığını da belirten Dr. Emrah Kırımlı, “Mayıs ayında aile hekimleri arasında yaptığımız çalışmada aile sağlığı merkezlerinde COVID-19 görülme oranı yüzde 11 iken eylül ayına geldiğimizde bu oran yüzde 40’a yükseldi. Aile sağlığı merkezleri, salgın boyunca ertelenen sağlık sorunlarının karşılanmaya çalışıldığı yerler oldu. Hastaneye gitmekten çekinen ya da hastalıklarının erken evrelerinde olan hastalarımız bize başvurmaya başladı. Salgını önlemek için maske ve mesafe kurallarını uygulamamız gerekiyor. Ancak aile sağlığı merkezleri mesafe kurallarının uygulanma imkanının kısıtlı olduğu yerler. Koridorlarımız dar, bekleme alanlarımız küçük, sunulan hizmet çeşitli.” diyor. Kırımlı, “Kadıköy ilçesinde yer alan aile sağlığı merkezlerini düşünürseniz, pek çoğu bir apartmanın giriş katında, sağlık kurumu olarak inşa edilmemiş, özel mülk sahiplerinden kiralanmış yerler. Yaz aylarında hastalarımızı tek tek alma şansımız oldu. Hastalarımızı randevu ile kabul edip ve kalabalık olduğunda ASM dışında bekletip kurum içine almaya çalıştık. Koridorlar kalabalık olmasın, hastalarımız riskli ortamlarda bulunmasın. Hem onlar hem de sağlık çalışanları hastalanmasın isteği ile yapmaya çalıştığımız bu uygulama bile şikâyet konusu oldu. Kış aylarında soğuk ve yağmurla birlikte bu şansımız azalacak. Hepimiz salgın bulaşması için toplu taşımayı, otobüs ve metroları konuşuyoruz. Ama sağlık kurumlarında korona bulaşma riskinin toplu taşımadan 10 kata yakın yüksek olduğuna dair yayınlar giderek artıyor. İstanbul’a dönüşler ve kış ayları ile birlikte salgının daha da artması riski hiç de az değil.”
Dr. Emrah Kırımlı son olarak şu uyarıda bulunuyor: “Ne hastalığı tanıma, ne tedavi etme ne de aşı ile önleme konusunda dokuz ay önce olduğumuz yerden çok ileride değiliz. Elimizde maske, mesafe ve el yıkama gibi çok güçlü silahlarımız var. Bunların herkes için her yerde uygulanabilir olması yolunda çalışmalıyız. Kış ayları zorlu geçecek, bunu hep birlikte aşabiliriz. Türk Tabipler Birliği ve hekimlerimiz ile birlikte hareket edebilmemiz gerekiyor.”
ANKET SONUÇLARI