26 Ekim, dünyada “Hasta Hakları Günü” olarak belirlenmiş bir tarih. Peki ya pandemi döneminde ‘hasta’ olmak? Pandemi koşullarında hastaların ne gibi hakları var? Bu haklar korunuyor mu? Pandemiye dair verilerin/haberlerin yanlış paylaşımı hasta hakları ihlali sayılabilir mi? Evde/hastanede tedavi gören hastaların hakları neler? Hastalar, spesifik olarak pandemi nedeniyle bir hak ihlali yaşarlarsa ne yapmaları lazım?
Bu soruları Kadıköylü iki avukata sorduk; tıp hukuku alanında yüksek lisans yapan Merve Gürcan ve yine aynı alanda doktora yapan Bahadırhan Tabak.
Söz önce Merve Gürcan’da..
Türkiye’de; korona günlerinde sizce hasta hakları yeterince gözetiliyor mu?
Hasta hakları denilince ilk olarak tedaviyi reddetme hakkı akla geliyor örneğin ancak Covid 19 bulaşıcı bir hastalık olduğu için hastaya tedaviyi reddetme hakkı tanınmıyor. Yanı sıra geçen gün bir hasta refakatçisinden bana gelen bir husus da şöyleydi; eşi ameliyat olacak, kendisi sağlıklı olmasına rağmen covid 19 testi yaptırmadan hastanede refakatçi olarak kalamayacağı belirtilmiş kendisine. Yani tamamen sağlıklı bir insana test yaptırma zorunluluğu getiriliyor. Yurtdışına çıkmak isteyenlerden de aynı şekilde testler isteniyor.
HES kodu uygulaması hak ihlali mi?
Hastalığın bulaşma riskinin takibi için hasta olmayan insanların seyahatleri, giriş çıkış yaptıkları yerler gibi bilgiler kayıt altına alınıyor. Bu da aslında kişisel verilerin korunmasına aykırı bir durum normal şartlarda.
Hasta, hasta olduğunu deklare etmek zorunda mı?
Covid 19 hastasının yaşadığı binanın asansörüne ve bina içine şu daire sakini hastadır şeklinde uyarı yazıldı. Bu da normal şartlarda hastanın mahremiyet hakkına aykırıdır. Kimse hasta olduğunu deklare etmek zorunda değildir. Ancak covid 19’da bulaşma riski olduğu için kamu sağlığı, hastaların bireysel haklarından üstün tutulmaktadır.
Pandemi koşullarında –normal var olan haklara ek olarak- hastaların ne gibi hakları var?
Evlere ilaç gönderilmesi, kontrol için ziyarete gelinmesi gibi uygulamalar var.
Pandemiye dair verilerin/haberlerin yanlış paylaşımı hasta hakları ihlali sayılabilir mi?
Kişisel verilerin ihlali ile haber paylaşmak yani hastanın rızası olmadan görüntüsünü veya kimlik bilgilerini paylaşmak hak ihlali sayılabilir. Tedavi, korunma konularındaki bilgilerin ve hasta sayılarının yanlış verilmesi de hak ihlali niteliğinde. Örneğin bitkisel bir ilacın covid 19’u önlediği ya da tedavi ettiğini iddia etmek, bunun reklamını yapmak cezai yaptırımları gerektirir.
TESTLER ÜCRETSİZ OLMALI
Korona testine ulaşım konusunda sıkıntılar olduğu biliniyor. Devlette yaptırmak zor, özelde ise çoğunlukla paralı. Bu da bir hasta hakkı ihlali midir?
Testlerin çok daha kolay ulaşılabilir ve ucuz, hatta ücretsiz olması gerekli. Yanı sıra gerçek hastaların bulunduğu hastane ortamı yerine bulaşma riskinin daha az olacağı ünitelerde yapılması daha sağlıklı olabilecektir.
Covidli olup evde/hastanede tedavi gören hastaların haklarına dair bilgi verir misiniz?
Bilgilendirilme(aydınlatılma), kayıtları inceleme, sağlık kuruluşunu seçme ve değiştirme, tıbbi gereklere uygun teşhis, tedavi ve bakım, tıbbi özen gösterilmesini talep etme, mahremiyete saygı gösterilmesini talep etme gibi hastaların Hasta Hakları Yönetmeliği’nde de belirtilen temel hakları var. Ancak fiziki şartlara uygun olduğu oranda uygulanabilmektedir. Örneğin; Covid 19 tanısı almış hastaların mekanik solunum desteği sağlayabilecek multidisipliner hastanelerde takip ve tedavi edilmeleri gerekir. Aynı ilde referans hastane bulunması halinde ve hastane şartları uygun ise, referans hastane tercih edilir. Yine örneğin aslolan hastaların tek kişilik, özel banyosu ve tuvaleti olan, kapatılabilir kapı içeren bir odada tedavi edilmeleridir. Ancak bu sağlanamıyorsa aradaki mesafeyi korumak koşulu ile çoklu odalarda da kalabilmekteler.
Hastalar, spesifik olarak pandemi nedeniyle bir hak ihlali yaşarlarsa ne yapmaları lazım?
Sağlık Hizmetleri ile ilgili şikâyetlerde Sağlık Bakanlığı'nın (SABİM) ALO 184 hattı veya http://sabim.saglik.gov.tr/ adresinden, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER), Alo 150 hattı veya https://www.cimer.gov.tr/ adresinden, Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) Alo 150 hattı veya http://www.bimer.gov.tr/ adresinden başvurulabilir. Başvuruya rağmen cevap alınamazsa hukuki yollara başvurabilirler.
ŞEFFAFLIK, HASTA HAKKIDIR
Avukat Bahadırhan Tabak da sorularımıza şu yanıtları verdi:
Tüm bu pandemi sürecini hasta hakları açısından nasıl yorumlarsınız?
Salgının yoğun olduğu, seyahat kısıtlaması ve sokağa çıkma yasağı gibi tedbirlerin uygulandığı dönemde kronik hastalık ya da nadir hastalık sahibi kişilerin tedavi süreçlerinde aksamalar da yaşandı maalesef. Bu süreçte kişilerin Covid-19 şüphesi veya teşhisiyle sağlık kuruluşlarına başvurduklarında kendilerinden ücret tahsil edilip edilmeyeceği, özel hastanelerin bu konudaki tutumları da uzunca süre gündemi meşgul etti ve tartışıldı. Özel hastanelerde tedavi olup yüksek faturalarla karşılaşanlar da oldu. Ancak bugün net bir şekilde söylemek mümkün ki özel hastanelerde pandemi olgularına yönelik olarak yapılacak işlemlerden ücret alınmaması lazım. Sağlık Uygulama Tebliği’nde yapılan değişiklikle pandemi süresince pandemi olgularına yönelik tanı ve tedaviler acil hal kapsamına alındı. Dolayısıyla benzer durumda ödeme yapmış bulunan kişilerin para iadesi talep etme ve olumsuz bir yanıt almaları halinde de yargıya başvurma hakları bulunuyor.
Kronik hastaların durumu ne?
Kronik hastalıkları bulunan ya da riskli gruptaki çalışan kesimin idari izinli sayılması meselesi var. Yayınlanan genelgeler gereği bu gruba giren kamu çalışanlarının tüm mali haklarını almaya devam ederek idari izinli sayılmaları mümkün. Ancak özel sektör bakımından aynı şeyi söyleyemiyoruz. İşveren dilerse kronik hastalığı olan işçiyi de işe davet edebiliyor ve işçinin hasta olduğu dönem için raporlu olarak mazeret izni kullanması dışında kronik hastalık sebebiyle izinli sayılması mümkün olmuyor.
Sağlık Bakanlığı’nın ‘gerçek verileri’ paylaşıp paylaşmadığı tartışılıyor. Bu bir hasta hakkı ihlali midir?
Pandemi konusunda doğru bilgiye ulaşım vatandaşların en doğal hakkı. Esasen bu hasta hakkının da üzerinde bir temel hak olarak görülebilir. Kamu yönetiminde şeffaflık ve hesap verilebilirlik kavramları ile de bunu ilişkilendirmek mümkün. Bilgi ister kamu otoritelerinden gelsin ister bireylerden gelsin vatandaşın doğru bilgiye ulaşma hakkı bulunuyor. Sağlık Bakanlığı’nın verilerinde son dönemde de istatistiki verilerde hasta-vaka şeklinde bir ayrıma gidildiği, Covid-19 pozitif tanısı almasına rağmen belirti göstermeyen kişilere istatistiklerde yer verilmediği anlaşıldı. Semptom göstermeyenler hasta sayılmasalar dahi hastalığı bulaştırma risklerinin bulunması bakımından vaka sayılarının istatistiksel olarak önemli bir veri olduğunu düşünüyorum ve tabi kamuoyunun bu sayıları da takip etme hakkı bulunuyor. Ülkemizin Covid-19’la mücadele konusunda başarılı bir süreç yürüttüğü düşüncesindeyim. Ancak şeffaflığı gölgeleyecek bu tür detayların da insanların kafalarında soru işaretleri oluşmasına sebebiyet verdiğini görmek gerekiyor.
COVİD’LİNİN HAKLARI NELER?
Covid pozitif olup evde/hastanede tedavi gören hastaların hakları neler peki?
Herşeyden önce Covid-19 tanısı konan kişinin tıbbi standartlara uygun bir ortamda tedavi görme hakkı var. Hastaların yine diğer hastalıkların teşhis ve tedavisinde olduğu gibi Covid-19’la ilgili olarak uygulanan tedavinin kapsamı ve olası yan etkileri konusunda bilgilendirilmesi ve rızalarının alınması bir hasta hakkı gereğidir ve zorunludur. Hastaların da uygulanan karantina tedbirlerine riayet etmesi ve karantina süresince durumları hakkında doğru bilgileri sağlık çalışanları ile paylaşmaları gerekir. Covid-19 teşhisi konan kişinin karantina altına alınması ve hastanın da bu karantina tedbirlerine uyması kanuni bir zorunluluk olup Türk Ceza Kanunu’nun 195. maddesinde bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış kimsenin karantina tedbirlerine uymaması suç olarak düzenlenmiştir. Bu tedbire aykırı davranan hastalar hakkında adli ve idari yaptırımların uygulanması söz konusu olabilmektedir.
Hastalar, spesifik olarak pandemi nedeniyle bir hak ihlali yaşarlarsa ne yapmaları lazım?
Pandemiyle bağlantılı pek çok konu bu soru kapsamında değerlendirilebilir. Örneğin az öncede bahsettiğimiz Covid-19 hastalığına yakalanan kişinin kimliğinin ifşa edilmesi bir kişisel veri ihlalidir. Bu ihlalin adli anlamda hem cezai hem de oluşacak zararların tazmini şeklinde sonuçları olacaktır. Bu verileri ihlal eden kişi ve kurumlar hakkında Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun idari yaptırım uygulaması da mümkündür. Yine Covid-19 tedavileri sürecinde kendilerinden ücret tahsil edilen kişilerin bu ücretlerin iadesiyle ilgili yasal süreç başlatmaları mümkündür. Bunun haricinde çalışanlar bakımından pandemiyle bağlantılı gerekli tedbirleri almak işverenlerin yükümlülükleri arasındadır. İşveren işyerinde gerekli sosyal mesafeyi temin edecek tedbirleri almalı ve çalışanların hijyenik ve sağlıklı bir ortamda çalışmalarını sağlamalıdır. Pandemiyle ilgili gerekli tedbirlerin alınmaması, hijyen koşullarına aykırı şartlarda çalışmaya zorlanılması işçi bakımından iş akdini haklı nedenle feshetme sebebi olarak kabul edilebilecektir. Bir de tartışmalı bir konu olarak Covid-19’un iş kazası veya meslek hastalığı sayılıp sayılmayacağı konusu var. Özellikle sağlık çalışanları için covid-19’un iş kazası veya meslek hastalığı olarak kabul edilmesi gerektiği sürekli gündeme getiriliyor. Açıkçası ben de bu görüşü savunuyorum. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yayınladığı 2020/12 sayılı genelge Covid-19’un iş kazası veya meslek hastalığı olarak değerlendirilmeyeceğini ifade etmekte. Hastalığa yakalanıp zarar görenlerin ya da bu hastalık sebebiyle hayatını kaybeden çalışanların alacağı tazminatı etkileyecek bir konu olduğundan bundan sonra da tartışılmaya devam edecek, mahkeme kararlarına konu olacak gibi gözüküyor.
Son olarak şunu sorayım hasta hakları açısından bu süreçte hiç mi olumlu gelişme olmadı?
Hasta hakları adına olumlu bir gelişme olarak aktarabileceğimiz kronik hastalığı bulunan ve ilaç raporuna sahip hastaların ikinci bir talimata kadar raporlarının geçerli olacağı ve doğrudan eczaneden ilaçlarını temin edebileceklerine ilişkin ve süreli engelli raporu bulunan kişilerin bu süreçte raporlarının geçerliliğini devam ettireceğine ilişkin sağlık kuruluşlarındaki yoğunluğu ve bulaş riskini önlemeye yönelik olumlu düzenlemeler getirildi. Hastanelerdeki randevu saatlerinin de pandemi öncesi döneme göre daha seyrek olacak şekilde planlandığını gözlemlemek mümkün; bu da hastaların sağlık kuruluşuna başvurduklarında hastane içerisindeki yoğunluğun azaltılmasına ve bulaş riskinin azaltılmasına katkı sağlayan bir düzenleme.