Öksürenin yalnızlığı

Pandemiyle birlikte hayatımıza giren yeni bir daha kavram girdi: “öksürenin yalnızlığı” Neden öksürdüğümüzü açıklama ihtiyacı hissediyoruz

14 Ekim 2020 - 13:19

Hayatlarımıza çok büyük fiziksel sınırlamalar getiren, “sosyal mesafe” gibi kavramları dilimize sokan Covid-19 virüsünden kaynaklanan korona virüsü, korkularımız arasına bir yenisini daha ekledi; koronafobi... Korona virüse yakalanmaktan, hasta olmaktan ya da belirsizlikten kaynaklanan süreçten çok olumsuz etkilenmeyi ve büyük korkular geliştirmeyi anlatan bu kelimenin hayatımızı zindana çevirmemesi için bazı noktalara dikkat etmemiz gerekiyor.

Acıbadem International Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Deniz Keskin, koronafobiyle baş etmenin yollarını anlatırken “Fiziksel mesafeyi korurken sosyal dayanışmayı geliştirmemiz, kişisel olanaklar dahilinde rutinler oluşturmamız, bizi korkutan düşüncelerimizi yakınlarımızla paylaşabilmemiz, istemediğimiz durumlarda ‘hayır’ diyebilmeyi başarmamız ve pandemi kurallarına uymayanları uyarabilmemiz gerekiyor” diye bilgi veriyor. Uzman Klinik Psikolog Deniz Keskin ayrıca hayatımıza yeni giren “öksürenin yalnızlığı” tanımına da dikkat çekiyor.

KORKU ANLAŞILIR BİR DUYGU

Korona virüsünden korkmanın çok temel ve anlaşılır bir duygu olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Deniz Keskin, şunları söylüyor:

“Hep birlikte, birkaç ay içinde, hayatlarımızda çok büyük bir değişimin içine girdik. Kimi zaman en yakınımızda ve her gün gazetede, televizyonda, sosyal medyada hastalığı, kaybı yaşar olduk. Tüm bunlar fazla hızlı gelişti ve bizi hazırlıksız yakaladı. Böylesi bir süreçte sarsılmak, çaresiz hissetmek, korkmak ve kaygı duymak beklenen ruhsal tepkiler.”

Keskin, en  sık karşılaşılan koronafobi türlerini “evden dışarı çıkma, evde yalnız kalma, kalabalık, sevdiği birine zarar verme, yakını veya yabancı biri tarafından zarar görme” olarak sıralıyor. Bu süreçte Avrupa Astım ve Alerji Derneği’nin “Öksürenin yalnızlığı” diye bir bildiri yayınladığına değinen Deniz Keskin, “Artık öksüren biri, çevresindekilere ‘Dün rüzgarda kaldım’, ‘Boğazıma bir şey takıldı’, ‘Benim polen alerjim var’ gibi açıklamalar yapmaya başladı. İnsanlar, hastalıktan korktuğu kadar yalnızlaşmaktan, ötekileşmekten de korkuyor. Bu da ruh sağlığımızın ne denli sarsıldığını gösteriyor” diye anlatıyor.

HAYIR DEMEYİ ÖĞRENMELİYİZ

Koronafobiyle ve pandemi döneminin getirdiği kaygılarla baş edebilmek için destek almanın ve yalnız olmadığımızı hatırlamanın önemli olduğuna vurgu yapan Deniz Keskin, şöyle devam ediyor: “Dilimize yerleşen ifade ‘sosyal mesafe’ olsa da biz fiziksel mesafemizi koruyarak sosyal dayanışmayı geliştirmeye çalışmalıyız. Kişisel olanaklarımız dahilinde rutin oluşturmak, güvendiğimiz yakınlarımızla iletişimde kalmak, kafamızı karıştıran, bizi korkutan düşünceleri paylaşmak ve ’hayır’ diyebilmek, kalabalığa girmeye hazır değilsek bunu reddedebilmek, yanımızdakiler ortak bir kurala uymadığında bunu onlara hatırlatabilmek yapabileceklerimiz arasında. Özellikle ‘hayır’ diyebilmek ve kuralları hatırlatabilmek önemli. Çünkü toplum olarak hayatın her alanında korucuyu sınır koymakta zorlanıyoruz.”


ARŞİV