Maymun Çiçeği (Mpox) hakkında bilinmesi gerekenler

Dünya Sağlık Örgütü, Afrika’da hızla yayılan Mpox virüsüne karşı küresel acil durum ilan etti. Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap, “Ülkemiz bir geçiş noktasında, pek çok Orta Afrika ülkesinden insanın uğrak ve yaşama noktası” dedi

21 Ağustos 2024 - 21:12

Maymun çiçeği virüsü olarak da bilinen Mpox virüsünün alt türü, Afrika’da hızla yayılmaya devam ediyor. Afrika dışındaki ilk vaka, ilk kez 15 Ağustos'ta İsveç'te görüldü. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), virüse karşı küresel acil durum ilan etti.

Sağlık Bakanlığı, sosyal medya üzerinden yapılan paylaşım ile "herhangi kısıtlama veya ek tedbir ihtiyacı" bulunmadığı belirterek, “Bakanlığımızca gerekli çalışmalar yürütülmekte, bilim kurulumuz ve sağlık altyapımızla süreç hassasiyetle takip edilmektedir. Güncel bilgiler kamuoyunun bilgisine sunulacaktır” dedi. Ayrıca Sağlık Bakanlığı, maymun çiçeği hastalığına ilişkin 24 sayfalık rehber hazırladı. Hastalığın semptomları, nasıl bulaştığı ve korunmak için neler yapılması gerektiğine ilişkin bilgilerin yer aldığı rehbere Sağlık Bakanlığı’nın web sitesi üzerinden ulaşılabiliyor.

Konuya ilişkin Türk Tabipleri Birliği Başkanı, Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alpay Azap ile konuştuk. 2024 yılı ağustos ayı itibariyle olgu sayısının 17 bine ulaştığı aktaran Azap, “Afrika’da tanı testlerinin kısıtlılığı, tıbbi izlemlerin yetersizliği göz önünde bulundurulduğunda bu sayıların buzdağının sadece görünen kısmı olduğu vurgulanmaktadır” dedi.

“HASTALIK AFRİKA’DA ORTAYA ÇIKTI”

Maymun Çiçeği Virüsü olarak bilinen Mpox virüsü hakkında bilgi veren Azap, “Hastalığın etkeni Mpox virüsü (Monkeypox Virus); çiçek virüsüne akraba bir DNA virüsüdür. Eski adında “maymun” geçmekle birlikte maymunlardan daha çok sincap, sıçan, fare gibi kemirgenlerde bulunan ve onlardan insana geçen bir hastalıktır. Hastalığın adının maymun çiçeği yerine Mpox olarak isimlendirilmesinin nedeni, hastalık isimlendirilmelerinde hayvan veya bölge isminin geçmesinin ayrımcılığa, etiketlenmeye yol açabilmesidir. Mpox virüsünün doğadaki rezervuarları ve doğal döngüsü tam olarak bilinmemektedir. Ancak Afrika’da ortaya çıktığı kesindir. Orta ve Batı Afrika’da iki farklı genetik alt tipinin hastalık yaptığı bilinmektedir. Batı Afrika alt tipi (soy 2), Orta Afrika (Kongo Havzası) alt tipine (Soy 1) kıyasla daha hafif seyirli hastalık yapmaktadır. 2022 yılında ülkemiz dahil Afrika dışındaki ülkeleri de etkileyen salgında Soy 2 denilen ve daha hafif infeksiyon yaptığı görülmüş olan virüs suşu etkiliyken, 2023’te Kongo’da başlayarak yayılan ve halen devam eden salgında daha ağır seyirli infeksiyon yapabilen Soy 1’in alt tipi olan 1b suşu etkili olmaktadır. Bu suşun geçirdiği mutasyonlarla, insanlar arasında daha kolay bulaşabilme özelliği de kazanmış olabileceğinden kaygılanılmaktadır” dedi.

“2-4 HAFTA SONRA KENDİLİĞİNDEN İYİLEŞİYOR”

Hastalığın belirtileri ve tedavi süreci hakkında bilgi veren Azap, “Mpox hastalığı ateş, baş ağrısı, yorgunluk, yaygın vücut ağrıları, lenf bezlerinde şişlik ve cilt lezyonlarına (döküntülere) neden olur. Yakınmalar, virus ile temas ettikten sonra ortalama 6-13 gün sonra ortaya çıkar. Ciltteki döküntüler, ateş başladıktan sonra 1-3 gün içinde ortaya çıkar; gövdeden çok yüzde, kollarda ve bacaklarda görülür. Avuç içi ve ayak tabanlarında, ağız içinde genital bölgede ve gözlerde lezyon saptanabilir. Ciltte küçük kızarıklık şeklinde başlayan lezyonlar sivilce halini alır ve sonra içinde su toplanır, kabarcık haline dönüşür. Kabarcık içindeki serum irileşir (püstül), püstüller, kabuk bağlar ve kabukların düşmesiyle lezyonlar ortadan kalkar. Bu süreç, genellikle 2-4 hafta sürer ve kendiliğinden iyileşir” dedi ve şöyle devam etti: “Virüs insana, infekte hayvan, infekte insan veya virüsle kirlenmiş cansız maddeler (giysiler, havlu, çarşaf vb.) ile yakın temas sonucunda bulaşmaktadır. Virüs sağlıklı kişilere, ciltteki gözle görülemeyecek çatlaklar/çizikler, mukozalar (ağız, burun, göz) veya solunum sistemi aracılığıyla girer. İnsandan insana bulaşma durumunun ise infekte insanın vücut sıvılarına, cilt lezyonlarına doğrudan temas ile direkt olarak veya yine bunlarla kirlenmiş cansız maddelerle temas ile dolaylı olarak cilt ve mukozalar yoluyla olduğu bilinmektedir. Cinsel yolla bulaş da önemli bir diğer bulaş yoludur. Solunum yoluyla bulaşabilse de bunun için çok uzun süre ve yakın temas gerekir. Mpox hastalığı için yaygın kullanılan bir ilaç yoktur. Şimdiye kadar görülen olgular, sidofovir, brinsidofovir, tekovirimat (ST-246) isimli antiviral ilaçlar ve çiçek immünoglobulini uygulanarak kontrol altına alınmıştır. Tekovirimat isimli ilaç, hayvan ve insan çalışmalarından sonra 2022’de Avrupa İlaç Ajansı (EMA-European Medicine Agency) ve ABD FDA tarafından onaylanmıştır ancak dünyada yaygın olarak bulunmamaktadır.”

“PEK ÇOK ÜLKEDEN HASTALIK BİLDİRİMLERİ GELECEK”

Vaka sayılarıyla ilgili bilgi veren Azap, “DSÖ’nün acil durum ilan etmesinin sebebi virüsün daha bulaşıcı ve daha ağır hastalık yapan yeni alt tipinin Afrika’da yayılmaya başlamasıdır. Halen vakaların yüzde 96’sı Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde olmakla birlikte daha önceki salgından etkilenmemiş Burundi, Kenya, Ruanda ve Uganda gibi en az 13 Afrika ülkesinde Mpox salgınları bildirildi. Kıta genelinde şüpheli olgu sayısı hızla artmakta; 2022'de 7 bin 146 olgu ve 2023’te 14 bin 957 olgu saptanmışken, 2024 yılı ağustos ayı itibariyle olgu sayısının 17 bine ulaştığı aktarılmıştır. Afrika’da tanı testlerinin kısıtlılığı, tıbbi izlemlerin yetersizliği göz önünde bulundurulduğunda bu sayıların buzdağının sadece görünen kısmı olduğu vurgulanmaktadır. Virüsün Orta Afrika tipi (tip1b) ile Afrika dışında ilk vaka 15 Ağustos’ta İsveç’ten bildirildi. Önümüzdeki günlerde pek çok ülkeden bu alt tiple gelişen hastalık bildirimleri olmasını bekliyoruz. Çünkü acil durum ilanından önce hastalık sağlıkçıların ve sağlık otoritelerinin dikkatini çekmiyordu, gözden kaçıyordu. Yani henüz laboratuvar testi ile tanı alan olgu bildirilmediyse de mutlaka olgular vardır. Ülkemiz bir geçiş noktasında, pek çok Orta Afrika ülkesinden insanın uğrak ve yaşama noktası. Afrika ile sıkı bağı olan Avrupa ülkelerinden de ülkemize gelen çok kişi var. Dolayısıyla ülkemizde de yakında vaka bildirilebilir. Ama endişe edecek bir şey yok. Birincisi hastalık solunum yolu ile bulaşmadığı için çok hızlı yayılamaz. Zaten o yüzden Covid-19’daki gibi kapanma önemlerine gerek olmayacaktır. İkincisi de ağır seyirli değil. Sadece belli gruplarda ağır seyrediyor” ifadelerini kullandı.

“COVİD-19 GİBİ YAYGIN BİR SALGIN GÖRMEYECEĞİZ”

Covid-19 sürecindeki kadar risk altında olmadığımıza değinen Azap, “Hastalık kişisel hijyenine dikkat etmesi zor ve kalabalık ortamda yaşayan kişilerde çok daha kolay yayılabilir. Özellikle çocuklarda, kreş ve okullarda artmış bir risk var. Genel olarak hafif seyirli bir hastalık ve 2-4 haftada kendiliğinden iyileşiyor. Ancak bağışıklığı baskılanmış kişilerde, 5 yaş altındaki çocuklarda ve gebelerde ağır seyredebiliyor. Hastalığa bakteriyel infeksiyonlar eklenebilir, zatürre, sepsis, ensefalit ve görme kaybı gelişebilir. Genel olarak tedirgin olmaya gerek yok, Covid-19 gibi yaygın bir salgın görmeyeceğiz. Ama elbette tedbirli olmak gerekir. Hasta kişilere erken tanı konması, kişilerin izolasyonu ve temaslılarının belirlenmesi, onların hastalık açısından takibe alınması en önemli husus. Sağlık çalışanlarının ve toplumun hastalık hakkında bilgi sahibi olması, uyanık olması, laboratuvar olanaklarının yaygınlaştırılması ve testlerin kolaylaştırılması çok önemli. Özellikle hastalığın yaygın olduğu Orta Afrika ülkelerinden gelen kişilerin hastalık belirtileri açısından bilgilendirilerek 21 gün süreyle kendilerini takip etmeleri, belirti çıkar çıkmaz sağlık kuruluşuna başvurmaları sağlanmalı. İnsanlarımız hasta kişilerle ve onların eşyalarıyla temastan kaçınmalı, hasta kişilerle veya kullandığı eşyalarla temas edecek sağlık çalışanları ve ev halkı eldiven ve maske gibi uygun kişisel koruyucu malzemeler kullanmalı. Yüzeylerin ve eşyaların temizliğine dikkat edilmeli.” uyarılarını yaptı.


ARŞİV