Kadıköy Belediyesi, 03 ile 05 Eylül tarihleri arasında Kozyatağı Kültür Merkezi’nde Halk Sağlığı Sempozyumu düzenledi. Medicana ve Acıbadem Hastanesi işbirliğinde gerçekleşen sempozyumda alanında uzman hekimler bilgiler verdi. Kadıköy Belediyesi Dr. Rana Beşe Sağlık Polikliniği’nden Doktor Volkan Karalök de Maymun Çiçeği hastalığı hakkında bilgiler verip, katılımcıların sorularını yanıtladı.
Yeni bir hastalığın adının herkesi tedirgin ettiğini ifade eden Karalök, ülkeleri ve kıtaları kapsayan bir salgın olduğu için “Aşılama olacak mı?”, “Evlerde kalacak mıyız?” “Maymun çiçeği korona virüsteki gibi hayatımızı etkileyecek mi?” gibi çok sayıda soru işaretinin kafalarda olduğunu söyledi. “Edindiğimiz bilgiler korona virüsteki gibi bir hal almayacağı. Covid RNA virüsüydü. Maymun Çiçeği DNA virüsü. RNA çabuk değişebilen bir virüs. DNA virüsü kolay kolay değişmiyor. Bu nedenle daha az varyasyon gösteriyor. Bu bir avantaj” diyen Karalök, bilgilendirmeyi şöyle sürdürdü: “Maymun Çiçeği hastalığı artık kullanılan yeni adı ile m pox bulaşıcı bir virüs hastalığı. Hastalığın başlangıcı kemirgenlerden insana bulaşma ile olmuş. Ama artık hastalık virüsü insandan insana bulaşması yolu ile yayılıyor. Yakın temas ile oluyor. Cinsel temas yolu ile daha belirgin. Örneğin, ortak kullanılan havlu ile de bulaş bildirilmiş. Hastalık çiçek hastalığına benzer döküntü ve diğer birçok virüs hastalığında olduğu gibi ateş, vücut ağrısı, kırgınlık ile belirti veriyor. Etkinliği tam olarak kanıtlanmış bir tedavisi yok ancak çiçek hastalığında kullanılan ilaçlar hastalık üzerinde etkili. Bağışıklık sistemini destekleyici tedaviler ve çiçek hastalığında kullanılan ilaçlarla iyi sonuçlar alınabilmekte.”
“TÜRKİYE’DE DE GÖRÜLEBİLİR”
Maymun Çiçeği aşısı ve önlemler konusunda bilgi veren Doktor Volkan Karalök şunları söyledi:“Tam koruyucu aşı da mevcut değil ancak çiçek aşısının koruyuculuğu belirli bir miktarda var. Riskli gruplara bu aşının uygulanması için çalışmalar mevcut. Hastalıktan korunmak için kalabalık ortamlarda çevresel teması kısıtlamak, sık el yıkamak ve dezenfektan kullanımı önerilmekte. Dezenfektan anlamında kolonya önemli. Yine hayatımızda tutmaya devam edebiliriz. Maske kullanımı bu konuda bize avantaj sağlamayacak. Riskli ortamlarda, kalabalık alanlarda, hastanelerde kullanılmasını öneriyoruz. Korunmak da fayda var. Ülkemizde bildirilmiş vaka yok. Bu ülkemizde hastalığın hiç olmayacağı anlamına gelmiyor. Özellikle Kongo ve Nijerya’da görülen bu hastalık nüfus hareketliliğinin çok olduğu büyük ülkeler başta olmak üzere Türkiye’de de görülme ihtimali var. Bu hastalık bir DNA virüsü ve bu nedenle daha az varyasyon gösteriyor. Aynı zamanda temas yoluyla bulaştığı için solunum yoluyla bulaşan Covid-19’a göre çok daha yavaş bir yayılma hızına sahip. Bu özellikleri neticesinde tedavi ve aşı için Covid-19’dan daha çok zamanımız olacak. Bu nedenle Covid-19 kadar büyük bir salgın ve hayatın her kesiminde olumsuz etki beklemiyoruz.”