"Menopoz hastalık değil süreçtir"

Kadıköy Belediyesi Dr. Rana Beşe Sağlık Polikliniği, Dünya Menopoz Günü vesilesiyle Kozyatağı Kültür Merkezi Konferans Salonu'nda seminer düzenledi

19 Ekim 2022 - 21:23

Toplumu menopoz hakkında bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla Dünya Menopoz Günü olarak kabul edilen 18 Ekim'de çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Menopoz Günü'nün bu yılki teması bilişsel ve ruhsal sağlık. Kadıköy Belediyesi Dr. Rana Beşe Sağlık Polikliniği de gün vesilesiyle “Menopoz hastalık değil süreçtir” diyerek Dünya Menopoz Günü Semineri düzenledi. Kadıköy Belediyesi Kozyatağı Kültür Merkezi Konferans Salonu'nda 18 Ekim Salı günü gerçekleşen seminerde, alanında uzman doktorlar katılımcılara yol gösterici bilgiler verdi.

Seminer, Kadıköy Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde spor eğitmeni olarak görev yapan Hasret Atlıbaşı’nın katılımcılara egzersiz yaptırmasının ardından başladı. Diyetisyen Figen Fişekçi Üvez'in moderatörlüğünü yaptığı seminerde, ilk sözü Kadıköy Belediyesi Dr. Rana Beşe Sağlık Polikliniği Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Nilgün Tandoğan aldı. 

“BİR HASTALIK DEĞİLDİR”

“Menopozu bir hastalık olarak kabul etmiyoruz, kadın hayatının bir dönemi olarak tanımlayabiliriz.” diyen Dr. Nilgün Tandoğan, “Kadınlar belli bir yaşa geldiklerinde adet kanamaları sona eriyor, doğurganlıkları bitiyor. Bu dönemde hormonal bazı değişiklikler oluyor. Overlerden yumurta üretimi sonlandığı için östrojen ve progesteron hormon düzeyleri düşüyor. Bu durum genellikle 45-55 yaşlar arasında gerçekleşiyor. 12 ay süreyle adet olmayan bir kadını menopoza girmiş olarak değerlendiriyoruz.” dedi.

Dr. Nilgün Tandoğan, menopoza girmeden önceki birkaç yılın ‘menopoz öncesi dönem (premenopoz)’ olarak adlandırıldığını söyledi ve şöyle devam etti: “Bu süre kişiye göre değişebiliyor. Ortalama 1-2 yıl sürebilir. Genellikle adet düzensizlikleri, ateş basmaları ile başlayabiliyor. Menopoz dönemi her kadın için farklı seyredebilir. Adet gecikmeleri, adet miktarında azalma, bazı durumlarda geciken adet kanamalarının süre ve şiddetinde artma görülebilir. Sıcak basmaları, göğüste ve yüzde başlayan tüm vücuda yayılan ısı dalgası şeklinde hissedilir. Uyku sırasında sıcak basması meydana gelmesi uykusuzluğa neden olabilir. 

Menopoza geçiş sırasında bazı kadınlar uykuya dalmakta güçlük çekerler. Menopoz döneminde östrojen hormonunun azalmasına bağlı olarak vajina ve vajinaya yakın dokuların kuruması ve incelmesi oluyor. Bu genellikle menopozdan birkaç yıl sonra başlar. Halsizlik, sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık. Menopoza geçiş sırasında bazı kadınlar depresyon veya anksiyete belirtileri yaşamaya başlar. Bu durum özellikle daha önce depresyon tedavisi almış kadınlar için geçerlidir.”

“DÜZENLİ EGZERSİZ YAPILMALI”

Dr. Tandoğan, “Östrojen hormon düzeyinin düşmesi ile menopoz döneminde kalp hastalıkları riski artabilir. İlerleyen yıllarda kemik erimesi ve kırılma riski ortaya çıkıyor. Osteoporoz (kemik erimesi) menopozun uzun dönemde görülen en önemli sorunudur.  Osteoporozu önlemek ve sağlıklı olmak için süt ve süt ürünleri gibi bol miktarda kalsiyum içeren besinler, yeşil yapraklı sebzeler,  susam, tahin, badem, somon balığı tüketilmeli. D vitamini kalsiyum emilimine yardımcı olur, kemiği korur. Menopoz döneminde düzenli egzersiz yapılmalı. Düzenli egzersiz kilo alımını önler, kas kütlesini güçlendirir. Güçlü kaslar kemikleri koruyacaktır. Egzersizle kas gücünü arttırma, dirence karşı yapılan lokal kuvvetlendirme kemiği korur. Sigara bırakılmalı ve alkolden kaçınılmalı, kafein tüketimi azaltılmalı.” ifadelerini kullandı.

“DEPRESYON BEKLENTİSİ DOĞRU DEĞİL”

Kadının çok özel ve üretken bir canlı olduğunu dile getiren Psikiyatrist Osman Ağa Önal ise şunları söyledi: “Ayda bir kez çocuk doğurmaya hazırlanan bir rahim, sonrasında yaşanan adet kanaması. Kadın üç hormonun etkisi ile bir ayını tamamlıyor. Hormonal olarak değişkenliği olan kadının birden adet düzeninde aksama yaşanıyor. Kadınların menopoza girdikten sonra depresyona girdiği söyleniyor. Bu bilgi geçerli değil. Adetlerin aksaması, kesilmesi ile sıkıntı hissi, uyku bozukluğu, durup dururken ağlama durumları olabiliyor. Bunların hepsine depresyon demiyoruz. Yeni hormonal yapısına fiziksel ve ruhsal olarak uyum gösterme sürecidir. Doğum sonrasında ya da adet öncesinde bir takım şikayetler yaşayanların menopoz döneminde depresyon ya da kaygı bozukluğu yaşama durumları ne yazık ki var. Ama depresyon bir döneme has bir şey değil. Depresyon yaşanacak diye bir beklentiye girmek doğru değil. Menopoz normal bir süreçtir.”

Kadıköy Belediyesi Dr. Rana Beşe Sağlık Polikliniği İç Hastalıkları Uzmanı Doktor Ayşe Gül Karaçam, hormon düzeylerinin değişimi nedeniyle menopoz döneminde fiziksel ve psikolojik olarak değişikliklerin yaşandığının altını bir kez daha çizdi, “Toplam vücut yağ yüzdesinde artma olur. Yağsız doku kütlesinde azalma oluyor. Karın bölgesinde yağlanma ve şişmanlık gelişiyor. Hücre içi sıvı miktarı azalırken yaş ilerledikçe hücre dışı sıvı artıyor. Toplam vücut proteini azalıyor, ödem ve şişkinlik dediğimiz durumlar yaşımızla ve menopoz ile birlikte artış gösteriyor. Şeker hastalığı zaten yaş ile birlikte artar. Çünkü hücre kaybımız olur. Menopozla da artıyor. 

Östrojenin azalması ile  kalp ve damar hastalıkları riski artıyor. Kemik erimesi yaşanıyor. Diş eti hastalıkları bile menopoz döneminde artıyor. Östrojenin burada bile koruma etkisi var. Menopoza giren kadınlarda uyku apnesi riski üç buçuk kat artmış. Östrojenin böbrekten ürik asitin atılmasını sağlayan etkisi de var. Hormonal değişiklikler nedeniyle tat alma algımız da bozuluyor.” diyerek menopoz sürecinde yaşanabilecek sağlık sorunları ile ilgili önemli bilgiler paylaştı.

“SOFRADA BESİN ÇEŞİTLİLİĞİ OLMALI”

Diyetisyen Figen Fişekçi Üvez de bu dönemde sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çekti, şu bilgileri aktardı: “Şeker, beyaz un, paketli ürünlerden uzak durmalıyız. Besin çeşitliliği çok önemli. Süt ve süt ürünleri, yoğurt, kefir tüketilmeli. Koyu yeşil yapraklı sebzeler, badem, ceviz ve fındık beslenme listemizde olmalı. Kırmızı et haftada bir defa, hindi, organik tavuk, balık soframızda olmalı. Balığı mevsiminde tüketmek çok önemli. Besin çeşitliliğinde meyve ve sebzelerin önemli bir yeri var. Beyaz ekmek yerine tam buğday ve çavdar tercih edilmeli. Zeytinyağı hayatımızda olmalı. Tuz tüketimine dikkat edilmeli. En az iki litre su içilmeli. Kuru fasulye gibi bakliyatların öneminin altını da çizmek gerekiyor. ”


ARŞİV