Uluslararası Menopoz Topluluğu (IMS) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tüm dünyadaki kadınların menopoz ve menopoz ile ilgili sağlık sorunları açısından bilinçlendirilmesi amacıyla 18 Ekim’i Dünya Menopoz Günü olarak kabul ediyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Elif Kandaz, menopozla birlikte başlayan yaşam sürecinde ortaya çıkan değişimlerin kadın psikolojisine yansımasının, bu sürecin en önemli semptomlarının da ortaya çıkmasına neden olduğunu söyledi.
Psikiyatrik hastalık öyküsü olanlar, menopoz öncesi premenstruel sendrom tanımlayanlar, eş desteğinden yoksun olanlar ve duygusal yönden yetersiz olanlarda bu dönemin daha güç olduğunu ifade eden Elif Kandaz, “Yapılan araştırmalar sonucunda; menopozun olumsuz bir olay olarak görülmesi, menopozdan sonra kendilerini bir kadın olarak görmeme düşüncesine sahip olunması, menopoz döneminin pek çok sorunun yaşandığı bir dönem olarak kabul edilmesi, menopozun yaşlanmanın önemli bir işareti olarak düşünülmesi, menopoza giren kadınların fiziksel çekiciliğini kaybettiği düşüncesi ve menopozdan sonra cinsel ilişkide bulunamayacaklarından endişe duyulması gibi özellikler ortaya çıkmıştır” dedi.
Hormonal değişiklikler duygu durumu etkiliyor
Menopozdaki hormonal değişikliklerin merkezi sinir sistemi üzerinden birtakım ruhsal değişikliklere yol açıp duygu durum ve davranışları etkileyebileceğinin düşünüldüğünü kaydeden Uzman Klinik Psikolog Elif Kandaz, bu dönemde ortaya çıkan durumları da şöyle sıraladı:
“REM uykusunun azalması, sıcak basması ve gece terlemesi şikâyetlerinin artması uyku bozukluklarına sebebiyet vermektedir. Bunlara paralel olarak oluşan uyku bozuklukları ve uyku kesintileri postmenopozal kadında irritabilite, çoğunlukla mutsuzluk, yorgunluk, tükenmişlik hislerini ortaya çıkartır. Çabuk sinirlenmeler gözlenebilir. Ağlama nöbetleri olabilir. Hafıza sorunları, dikkati bir noktaya yoğunlaştıramama şikayetleri sıktır. Bu belirtilerle şekillenen ‘minör depresif tablo’nun kişinin psiko-sosyal durumu ile ve kişilik yapısıyla ilgili olduğunu söylenebilir.”
Yaşam kalitesi artırılmalıdır
Kadın yaşamında önemli değişikliklere neden olan menopoz döneminde kadının yaşam kalitesini arttırmak ve bu dönemi en az sıkıntıyla atlatabilmek için öncelikle kadınlara menopozun bir hastalık değil, yaşanması gereken bir dönem olduğunun anlatılması gerektiğini kaydeden Kandaz, “Menopoz döneminin kadının yaşamında pek çok sorunun yaşandığı ve yaşlanmanın önemli bir işareti olan bir dönem olmadığı ve bu dönemde meydana gelecek değişikliklerden sıkıntı duymamaları gerektiğinin mutlaka farkında olunmalıdır” dedi.
Uzman Klinik Psikolog Elif Kandaz, diğer önerilerini şöyle sıraladı:
“Fiziksel egzersiz menopoz belirtilerinin azalmasında oldukça yardımcı bir etkendir. Yoganın da (hafif germe egzersizleri ve nefes kontrolünü içeren bir uygulamadır) artan psikolojik sorunlara, kardiyovasküler riskleri azaltmaya iyi geldiği yapılan araştırmalarla tespit edilmiştir. B,C ve E vitaminden zengin beslenilmesi, kendisine sıkıntı yaratan durumların listelenip çözülmesi, yeni uğraşılar bulunması, düzenli egzersiz yapılması, dinlenmek için kendine zaman ayrılması, kişisel bakıma önem verilmesi, uykusuzluk için, uyku zamanı, sıcak süt, papatya çayı içilmesi, yatma zamanı ya da aksam yemeğinden sonra, kahve, çay, çikolata ve kola alınmaması, düzenli uyku, sigara içilmemesi, uygun diyet alımı, doğal yoldan östrojen içeren, anason, fesleğen, fasulye, Karaman kimyonu, frenk maydanozu, meyan kökü, soya fasulyesi filizleri, adaçayı alınması ve giyim, makyaj ve bakımlarına özen gösterilmesi önerilir.”
Bilmek gerginliği azaltıyor
Kadınların menopozla ilgili genel bilgiye sahip olmalarının bu dönemde yaşayacakları gerginliği hafifletebileceğini ifade eden Kandaz,”Beden algısının kadınlar için önemi bilinen bir gerçektir, menopozla birlikte ruhsal değişimlerin yanında fiziksel değişimler de ortaya çıkıyor ve bu da tekrar kadınların ruh halini olumsuz yönde etkileyebiliyor, bu durumu en hafif seviyede atlatabilmek için beslenmeye ve egzersiz yapmaya dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu dönemin hayatın normal bir diğer dönemi olduğunu, sadece doğurganlığın sonlandığını ve bunun getirdiği rahatlamanın da ayrıca hatırlanması önemlidir. Hali hazırda iş sahibi / çalışıyor olmak da ruhsal sıkıntıları önleyici bir faktördür” diye konuştu.
Destek önemli
Bu dönemin en sağlıklı şekilde atlatılması için yakın çevreye de önemli görevler düştüğünü belirten Elif Kandaz, tavsiyelerini şöyle sıraladı: “Uyumlu evlilik ilişkisi; eşlerin kadınlara daha anlayışlı yaklaşması, ev ve dışarı işlerinde destek olması. Çocukların anlayışlı ve empatik yaklaşımı. Çevrenin olası agresyonlara karşı sabırlı olmaları. Daha fazla ortak keyifli vakit geçirilmesi. Ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarında destek olunması. Spor v.b gibi aktivitelere eşin ya da aile bireylerinin de eşlik etmesi. Çözüm odaklı yaklaşım sergilenmesi. Öfkeye öfkeyle karşılık verilmemesi, sakinleşmenin beklenip ardından anlayış içeren bir konuşmanın yapılması.