Modern hayat erkek cinselliğini vuruyor

Tıp ve farmakoloji dünyasındaki gelişmeler sayesinde artık cinsellik çok ileri yaşlarda da yaşanabildiği gibi infertilite, yani kısırlık tedavisinde de yüz güldürücü sonuçlar elde ediliyor.

19 Aralık 2012 - 16:55
 
Mustafa SÜRMELİ
 
Teknolojideki gelişmeler hayatımıza yenilik ve hız katarken, sağlığımız üzerinde olumsuz etkiler de bırakabiliyor. Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ülküsan Özer, teknolojinin cinsel hayat üzerindeki etkileriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Tıptaki gelişmelerle cinselliğin ömrünün uzadığını söyleyenOp. Dr. Ülküsan Özer, “Uluslararası platformda yapılan son araştırmalar gösteriyor ki her 100 erkeğin 66’sında cinsel işlev bozukluğu görülüyor. Erkeklerde cinsel isteksizlik, erken boşalma, sertleşme yetersizliği, boşalamama, boşalma olmadan ereksiyon kaybı gibi çeşitlilik gösteren bu bozukluklar hem organik, hem psikolojik kaynaklı olarak ortaya çıkabilir.   Tıp ve farmakoloji dünyasındaki gelişmeler sayesinde artık cinsellik çok ileri yaşlarda da yaşanabildiği gibi infertilite yani kısırlık tedavisinde yüz güldürücü sonuçlar elde ediliyor. Bu sayede birçok çift bebek sahibi olabiliyor. Diyabet, prostat hastalıkları, kalp ve koroner yetmezlik, yüksek kolesterol, damar tıkanıklığı gibi erkeklerde cinsel fonksiyon bozukluklarına yol açan hastalıkların ileri aşamalarda dahi tedavisi mümkün. Teknolojideki gelişmelerin erkek cinsel sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğu gibi ne yazık ki olumsuz etkileri de var” dedi.
 
İYİ BESLENİN, HAREKET EDİN
Uluslararası On Klinik Üroloji Uzm. Op. Dr. Ülküsan Özer, zihinsel ve bedensel aşırı yorgunluk, uykusuzluk, ekonomik kaygılar ve stresin kuşkusuz modern hayatın kaçınılmaz gerçekleri olduğunu ve tüm bu etkenlerin de cinsel isteksizliğe, erken boşalma ve sertleşme yetersizliği gibi problemlere yol açtığını belirterek, “Stres faktörü yaşamımızı ele geçirmeye başladıkça depresyonun görülme oranı dolayısıyla antidepresan kullanımı da artıyor. Erkeklerde uzun süreli bazı antidepresanların kullanımı da cinsel fonksiyon bozukluklarına yol açabiliyor. Sigara ve uyuşturucu kullanımını ise düşündürücü boyutta” diye konuştu. Modern çağın bir getirisi olarak üretime yönelik birçok kuruluşta robot teknolojisine geçilmesinin sürekli bilgisayar karşısında oturur pozisyonda çalışmanın insanın hareketliliğini azalttığını vurgulayan Op.Dr. Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece iş hayatlarında değil, özel yaşamlarında da insanların birçoğu kendilerine ait zamanı sosyal aktivite ya da sporla değil televizyon ya da bilgisayar karşısında saatlerce oturarak geçirmeyi tercih ediyor. Hareketsiz bir yaşam biçimi; adale kitlesinde azalma, yağ dokusunun artması ve periferik organlarda kan akımının yavaşlamasına neden oluyor. Erkeklerde cinsel fonksiyon bozukluklarına yol açan bir diğer etken ise beslenme alışkanlıklarımızın ve tükettiğimiz gıdaların değişmesi. Teknoloji hayatlarımıza hız kazandırırken, bizleri de zamanla yapılan amansız bir yarışa sürüklüyor. Fast food tarzı beslenme alışkanlıklarının artması, GDO’lu ve hormonlu gıdaların tüketimi cinsel fonksiyon bozukluklarına yol açan kalp damar, yüksek tansiyon, kolesterol ve diyabet gibi hastalıklara davetiye çıkartıyor. GDO’lu gıdaların tüketimine bağlı hormonal değişiklikler erkek cinsel sağlığını tehdit ediyor. Testosteron hormonunun azalması, prolaktin hormonunun yükselmesi, troid hormonlarındaki düşüş ya da yükselmeler, kadınlık hormonu olarak bilinen östrojen seviyesinin erkeklerde yükselmesi cinsel isteksizlik, ereksiyon yetersizliği gibi birçok cinsel işlev bozukluğuna yol açıyor.”
 
RADYASYON CİNSELLİĞİ DE VURUYOR
“Her geçen gün testis hücrelerinde anomali, testislerdeki hormon salgılanmasında ve hücre yapımında azalma vakalarıyla daha fazla karşılaştıklarını, bunda maruz kalınan kimyasal atıkların ve radyasyonun etkisinin büyük olduğunu vurgulayan Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ülküsan Özer, bu durumun sağlığı olumsuz yönde etkilediğini kaydetti. Dr. Özer, “Taşıtlardan tonlarca egzoz gazı, fabrikalardan zararlı gaz ve toz buharları atmosfere, soluduğumuz havaya, besinlerimizi elde ettiğimiz toprağa, içtiğimiz ya da kullandığımız suya karışıyor. Nükleer santraller, nükleer araştırmalar, radyoizotoplar nedeniyle kontrol edilemeyen radyasyon doğaya yayılıyor. Biz de soluduğumuz hava tükettiğimiz ve kullandığımız gıda ve sular nedeniyle zararlı etkenlere maruz kalıyoruz. Baz istasyonlarının, cep telefonlarının radyo, televizyon vericilerinin hatta evimizde, ofisimizde kullandığımız mikro dalga fırın, bilgisayar, saç kurutma makinesi gibi aletlerin yaydığı elektromanyetik dalgaların insan sağlığı üzerindeki etkileri halen tartışma konusu. Radyasyona en hassas organlarımız ise gonad adını verdiğimiz erkeklerde testislerimiz, kadınlarda ise yumurtalıklar” açıklamasında bulundu.
 
-Her 100 erkeğin 66’sında cinsel işlev bozukluğu görülüyor!
-Fonksiyon sorunu organik ya da psikolojik kaynaklı olabilir!
-GDO’lu gıdalar ve hareketsizlik cinselliği vuruyor
-Radyasyon vücutta en fazla erkeklerde testisleri, kadınlarda yumurtalıkları tehdit ediyor!
-Tıptaki gelişme tedavi imkânlarını da geliştirdi

ARŞİV