Kadıköy Belediyesi Moda Gönüllüleri, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği İletişim Sorumlusu Turgay Özçelik’in katılımıyla “Atalık Tohumlar ve Gıda Güvenliği” konulu söyleşi düzenledi. Moda Gönüllü Evi’nde 16 Aralık Cumartesi günü gerçekleşen etkinlikte Moda Gönüllüleri bir araya geldi.
İnsanların bir hikâyenin parçası olduğunu söyleyen Turgay Özçelik; “Doğa tıpkı bir tohum gibi döngüden oluşuyor, meyve sebze veriyor sonra tekrar tohum oluyor. Tohumdan tekrar bir tohum haline gelirken gelişiyor, gelişen koşullara ayak uyduruyor ve her seferinde farklı bir hal alıyor. Doğanın böyle kendine ait bir döngüsü var, bizler de bu döngünün bir parçasıydık bir zamanlar… Bizim hikâyemiz buydu ama şu an biz birer tüketici haline gelmiş ve bu hikâyeden uzaklaşmış, bu hikâyenin dışına çıkmış durumdayız. Bu hikâyeden uzaklaşmamızın nedeni bugün bu sorunları konuşuyor olmamız.” dedi.
“YEŞİL! DEVRİM”
Soframıza gelen gıdanın ne olduğunu, üreticisinin kim olduğunu bilmediğimizi söyleyen Özçelik; “Hazır tüketmeye alıştık ya da alıştırıldık. Soframıza gelen her ürünü paketlenmiş olarak hazır alıyoruz, onların hangi koşullarda üretildiği, yetiştirildiği, içerisinde ne olduğunu bilmiyoruz sadece tüketiyoruz. Her düşünce bir tohumdur, doğayla uyumlu yaşama fikri de bir tohumdur. Bu tohum diğer insanlarla paylaşıldığı zaman yeşermeye başlar. Ülkemizde ne yediğimiz bize anlatılmıyor, bununla ilgili Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yetiştirilen ve satılan ürünlerde denetim yapması gerekiyor. Türkiye’de 1970’li yıllardan itibaren tarım ilaçlarının kullanılmaya başlandığını belirten Turgay Özçelik; “Bu ilaçları Yeşil Devrim adıyla ortaya koydular çünkü dünyada bir açlık sorunu vardı. Bu Yeşil Devrim topraktan daha fazla verim elde etmek adına bir takım kimyasalları hayatımıza sokarak, bu kıtlığı bitirmeyi amaçlıyordu. Avrupa Birliği’nin Gıdada Sürdürülebilirlilik Endeksine göre 1.8 milyon insanın gıdaya erişimi yok ya da yetersiz durumda yani Yeşil Devrim iddia ettiği gibi açlığı bitirmedi çünkü bu kıtlığın sebebi tarımdaki verimsizlik değil gelir dağılımındaki adaletsizlikten kaynaklanıyor.” şeklinde konuştu.
YERLİ TOHUM GIDA HAKKIMIZIN TEMİNATI
İnsanların doğayla ve diğer canlılarla uyum içerisinde yaşayabileceğini, bunun bir ütopya olmadığını ve gerçekleşebileceğini düşündüklerini belirten Özçelik; “Buna dair projeler gerçekleştiriyoruz. İnsanlara ilham verebilecek, örnek oluşturabilecek, insanların daha sonrasında bir şeyler değiştirip, geliştirebileceği projeler üretmeye çalışıyoruz. En değer verdiğimiz şey gıda güvenliği ve yerli tohumlarımız. Yerli tohumlar, bizim biyoçeşitliliğimizin, gıda hakkımızın teminatı ancak 2006 yılında ıslah edilmemiş tohumların satışı yasaklandı, yerli tohum eken üreticiler kredi desteği ya da farklı desteklerden yararlanamıyor. Üretici her yıl sertifikalı tohum satan şirketlerden tohum almak zorunda kalıyor oysa yerli tohumların üretilip, çoğaltılıp toprakla buluşmasının önünün açılması gerekiyor.” dedi.
GERÇEK MİLLİ TARIM POLİTİKASI GEREKİYOR
2006 yılından bu yana 8 tane Ekolojik Pazar kurduklarını belirten Özçelik; “Bunlardan 5 tanesi İstanbul’da 3 tanesi Sakarya ve Kayseri’de kuruldu. Bunlardan bir tanesi de Özgürlük Parkı’nda kuruluyor. Türkiye’de hala ekolojik üretimin yapılıyor olması bizim için umut verici. Türkiye’de GDO’lu ürün satılması yasak ancak GDO’lu hayvan yemi satılıyor, bunun ithal edilmesine izin veriliyor, bunlar soya ve mısır özlü hayvan yemleri. Biz neden bu GDO’lu hayvan yemlerine muhtacız, hayvan yetiştiricilerimiz neden bunları satın almak zorunda kalıyor çünkü biz meraları sanayiye açarsak, onları maden sahasına dönüştürürsek bunlara muhtaç kalırız. Türkiye’deki tarım alanlarının giderek kaybolmasına yol açıp, tarımı desteklemezsek, hayvan yetiştiricilerimiz GDO’lu yemleri kullanmak zorunda kalır. Gerçekten milli bir tarım politikası geliştirilirse, tarım alanları korunur, geliştirilir neye ihtiyaç varsa üretilir.” şeklinde konuştu.
Etkinlik sonunda Turgay Özçelik katılımcılara yerli tohum hediye etti.