DSÖ bilim heyetinden Dr. Soumya Swaminathan, geçtiğimiz hafta aşı çalışmalarıyla ilgili bir açıklama yapmış ve “Tüm dünyada gerçekleşen klinik deneylerdeki ilerlemeyi görmek gerçekten çok cesaret verici. Bildiğiniz gibi şu anda klinik deneylerin bazı aşamalarında yaklaşık 40 aşı adayımız var ve bunların yüzde 10'u son aşama olan FAZ-3 denemelerinde. Son aşamadaki aşılar, bize aşıların hem etkinliği hem de güvenliği açısından bilgi verecek.” demişti.
Dr. Swaminathan, Covid-19 aşısının regülatörlerin onayına sunulmak üzere aralık ayı veya 2021'in başında hazır olacağını söylerken pek çok aşı adayının olmasının etkili ve güvenli bir aşı bulma şansını arttırdığına değinmişti. DSÖ Genel Direktör Yardımcısı ve İlaçlar ve Sağlık Ürünleri sorumlusu Dr. Simao da “Bu aşının, denemenin yapıldığı ülkede, deneye tabi tutulduğu ülkede ruhsatlandırılması gerekecek.” demişti.
“AŞI İÇİN REKORA İHTİYACIMIZ VAR”
Türkiye’de de dünyadaki çalışmalara paralel olarak gelişmeler yaşandı. Çin'de geliştirilen ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı tarafından onaylanan FAZ-3 çalışmaları kapsamında ilk aşı, Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi’nde uygulandı. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı tarafından onaylanan bu aşı, gönüllü olarak Acil Tıp Uzmanı Dr. Cem Gün’e yapıldı.
Enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve aşı çalışmalarını yakından takip eden Prof. Dr. Esin Şenol, “Pandemiyi bitirmesini umduğumuz bir aşı için rekora ihtiyacımız var” diyor ve ekliyor: “Çünkü olağan koşullarda yeni bir aşı geliştirmek güç ve zaman isteyen bir süreç. Ortalama 10-15 yıl sürebiliyor. Aşı adayları ise bu rekoru kırmak konusunda yarışıyor adeta. Örneğin, FAZ-3 aşamasında olan 10 aşı denemesi, olağan koşullarda 6-8 yıl sürecek olan süreci 8 ayda atlattı. Bunlardan bazılarının FAZ-3 aşamasındaki etkinlik ve güvenilirlik verileri çok iyi çıkarsa, erken onaya başvurulacağını öngörüyoruz. Aşı onay sürecinde erken onay seçeneği de açık tutuldu zaten.”
“SÜRENİN UZAMASI MÜMKÜN”
Şenol, erken onay almış aşı adaylarının yakın takibinin de devam edeceğini, olası bir aksi durumda uygulamanın durdurulabileceğini söylerken, DSÖ ve bilim dünyasının aşı konusundaki temkinli iyimserliği ile kamunun aşının bir mucize yaratarak pandemiyi bitireceği algısı örtüşmüyor. Aralık ayında aşı onay aşamasına gelse ve onaylanmış bir aşı olarak milyonlarca doz üretilip dağıtılsa bile, önümüzde 1-2 yıl gibi bir süreç var. Bu öngörümdeki sürenin kısalması söz konusu değil, hatta daha da uzaması mümkün. DSÖ’nün söylediği doğru çıkabilir ama ben pandemiyi bitirecek bir kitle aşılamasının 1-2 yıldan önce olamayacağını düşünüyorum.” diye konuştu.
Ülkeler arasında aşıyı uygulama ve yayma konusunda rekabet de en fazla tartışılan konular arasında. Şenol, bu tartışmalara da değindi ve şunları söyledi: “Şu gerçeği hiç unutmamalıyız ve içselleştirmeliyiz: Pandemiden çıkış parolası ‘Ya hep beraber ya hiçbirimiz’. Bunu pandemi ve salgın hastalık bilgisi olan herkes bilir. Yoksa ‘yamalı bahçe pandemisi’ gibi dalgalana dalgalana süren bir salgından hiç çıkamayız. Aşı, tüm dünyanın olacak. Ben aşı yarışının savaş haline dönüştürülmesini çok tehlikeli buluyorum. Aşı çalışmalarının çok gerekli olan aşamalarını yapmadan ve bunları paylaşmadan, doğrudan uygulamaya başlamak hem etki sorunu hem de ciddi yan etkilerinin gözden kaçırılacak olma ihtimalini doğurur. FAZ-3’de 30 bin kişide bir defa gördüğünüz ciddi bir yan etkinin, milyonlarca kişiye yapıldığında çıkarabileceği sorunları düşünün. Ayrıca, bu sorunları fark edip düzeltme şansımız da olmayacak.”
“YERLİ AŞI ÇALIŞMALARI İYİMSER”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da Türkiye’de üretilen bir ya da iki aşının önümüzdeki haftalarda sertifika alabileceğini belirtmişti. Şenol, yerli aşı çalışmalarına dair de “Yerli aşı çalışmaları ile ilişkili yalnızca DSÖ sayfasında bulabildiğim bazı detaylar var. Ama henüz bazılarının, insan çalışmalarına hazırlık aşaması yeni bitti. Her şey yolunda gitse bile, bu aşıların FAZ-3’e geçmeleri için en az 6-8 aylık bir süre var. Yerli aşı çalışmaları ile ilgili haberleri, çalışmayı yapan bilim adamlarından duymak ve anlamak isteriz. Ancak bu haberler, Bakan tarafından iyimser olarak paylaşılıyor.” dedi.
Son olarak “Mutasyondaki bilinmezlik süre ile ilişkili” diyen Şenol, zaman ilerledikçe mutasyonlar olabilir ama şimdilik saptanan anlamlı bir mutasyon yok. Aşı geliştirmek hep bol süreye ve bol şansa ihtiyaç duyulan bir süreçtir.” diye konuştu.