Bireyin günlük hayat içerisinde karşılaştığı birçok farklı durumda uyumlu bir şekilde tepki gösterebilmesi için duygusal işlevselliğin farklı unsurlarını kullanabilme kabiliyeti olması gerekmektedir. Bunlar; kendinin ve diğerlerinin duygusal farkındalığı, duyguların anlaşılması, empati ve tüm bunları kapsayan “duygusal düzenleme” adı verilen unsurlardır. Duygusal düzenleme kabaca, kişinin çevresel ihtiyaçlara uygun cevaplar verebilmesi için duygularını ayarlaması olarak tanımlanabilir. Yapılan araştırmalar duygusal düzenleme ile ruh sağlığı, akademik başarı ve sosyal beceriler arasında olumlu bir etkileşim olduğunu gösterirken, zayıf duygusal düzenleme becerilerinin depresyon, kaygı bozuklukları, madde kullanımı, yeme bozuklukları gibi çok çeşitli psikolojik problemlerle ve uyumsuz davranışlarla bağlantılı olduğu bulunmuştur.
Duygusal düzenleme duyguları bastırmak veya kısıtlamak demek değildir. Duygusal düzenlemenin olası yollarından bazıları şunlardır:
(1) nörofizyolojik yanıt (örn; stres altındayken hızlı davranabilmemiz için bedenimizin adrenalin salgılaması)
(2) dikkat işlevi (örn; bir koşucunun bitiş çizgisine odaklanıp yarış boyunca yorgunluk hissetmemesi)
(3) başka bir şekilde ifade etmek / bağlantılandırmak (örn; takımın oyundaki başarısızlığını kötü şansa bağlayıp motivasyonu canlı tutmaya çalışmak)
(4) başa çıkma kaynaklarına başvurmak (örn; sıkıntı hissedilen bir durumda güvenilen bir insanla konuşmak)
(5) ortama uyum sağlamak (örn; neşeli bir partinin kişiyi neşelendirmesi)
(6) seçilen davranışların etkisi (örn; kişinin daha iyi hissetmek için eğlenceli bir aktivite yapmayı seçmesi).
Duygusal düzenleme becerilerinin gelişiminde cinsiyet, mizaç, soyaçekim, kültür gibi etmenlerin etkisi olduğu düşünülse de, özellikle erken çocukluk döneminde ebeveynler de maksatlı veya farkında olmadan bu becerilerin gelişimine katkıda bulunabilirler. Ebeveynlerin çocuğa duygu bilgisi ve düzenlemesi hakkında öğretici olmasını içeren bu sürece duygu sosyalleşmesi denir. Duygu sosyalleşmesinin ailede meydana gelmesi birkaç yolla olur: ebeveyn-çocuk bağlanması, ebeveynin duygusal düzenlemeyi doğrudan öğretmesi ve ebeveyn çocuk arasındaki duygu konusunda konuşmalar.
Eldeki veriler çocuk ve ebeveyni arasındaki güvenli bağlanmanın olumlu duygu sosyalleşmesi için olanak sağlarken, güvensiz bağlanmanın çocuğu duygusal işlevsellik konusunda zorluk çekme riskine soktuğuna işaret etmektedir. Duygu sosyalleşmesinin daha dolaysız bir yolu ebeveynin çocuğun duygusunu yönetmedeki aktif çabasında yatar. Bunun en bilinen yolu, morali bozulmuş bir çocuğu ebeveyninin yatıştırmasıdır. Ebeveyn çocuğuyla birlikte olumlu duygular yaratan aktivitelere katılabilir veya basitçe çocuğu bu tarz aktivitelere katılmasıyla ilgili teşvik edebilir. “Sıkılmış görünüyorsun. Dışarı çıkıp arkadaşlarınla top oynarsan can sıkıntın geçer” diyerek çocuklarına aktivite seçmede strateji öğretebilir. Ayrıca çocuğun bir durum hakkında alternatif düşünme yollarını görmesine yardımcı olan problem çözme becerilerini öğretmek de duygu sosyalleşmesine katkıda bulunur. Ebeveyn ile çocukları arasındaki duygu konuşmaları, ebeveynlerin çocuklarını duyguları hakkında sosyalleştirebilmeleri için bir başka önemli yoldur. Bu konuşmalar, duygusallık içeren olaylar sırasında veya sonrasında olabilir. Örneğin bir annenin çocuğuna sinirli bir şekilde bağırmasından sonra anne, çocuğuyla kendisinin sinirlenmesi, sinirlenmesinin nedenleri ve bu duyguyla nasıl baş ettiğini konuşabilir. Böylece ebeveyn çocuğa gelecekteki duygusal durumlarda deneyebileceği stratejiler sunmuş olur.
Çocuklarının duygusal gelişimlerine önem veren ve duygu düzenleme becerilerini öğretmeye çalışan ebeveynler böylece onlara, kendilerinde ve diğerlerinde meydana gelen duygusal ipuçlarını fark etmek ve bunlara karşılık vermek konusunda yardımcı olacak stratejiler sunmakta; duyguların nasıl oluştuğu ve ne anlama geldiği konusunda fikirler vermekte; bazen günlük yaşamda başlarına gelen ve başa çıkmakta zorlandıkları duygusal tecrübelerin görünürdeki karmaşıklığını nasıl yönetecekleri konusunda çok çeşitli yöntemler sağlamaktadırlar.