Ülkemizde yaklaşık 8 aydır aşılama çalışmaları devam ederken, toplum bağışıklığı için gerekli oranda aşılama hala yapılamadı. Bilim insanları pandemi ile mücadelede en etkili yöntemin aşı olduğuna özellikle vurgu yapıyor.
AŞISIZLAR TOPLU TAŞIMAYLA YOLCULUK YAPAMAYACAK
İçişleri Bakanlığı tarafından geçtiğimiz ay duyurulan toplu taşıma ve toplu alanlarda zorunlu PCR testi uygulaması ise başladı. İki aşısını yaptırmayan, son 48 saat içerisinde PCR testi negatif çıkmayan veya 180 gün öncesine kadar korona virüs geçirmemiş kişiler özel araç hariç uçak, otobüs, tren ve diğer toplu ulaşım araçlarıyla yolculuk yapamayacak. Konser, sinema ve tiyatro gibi vatandaşların toplu olarak bulunduğu faaliyetlere de katılım sağlayamayacak.
Türk Tabipleri Birliği üyesi, Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Samet Mengüç, PCR testi zorunluluğu hakkında şunları söyledi: “Türkiye’de pandeminin başlangıcından bu yana Covid 19 (+) ve Covid 19 şüpheli tespitinde önemli bir araç olan PCR testleri, istenen zamanda istenen oranda ve sıklıkta yapılmadığı gibi temaslı tespiti için gerekli olan filyasyonda yapılmadı. Pandemi ile mücadelede yaygın test yani PCR testine bakılması çok önemli. Ne yazık ki bilimsel olarak, ciddiyetle yapılmadıktan sonra pandemi ile mücadele ediyoruz diyemezsiniz. Türkiye pandemi ile mücadele etmiyor, ediyor gibi yapıyor. PCR testi zorunluluğu düşünülebilir ancak nihai bir çözüm yolu değildir.”
“İNSANLAR EŞ ZAMANDA AŞILANMALI”
Kitlesel aşılanma olmadan pandemi ile baş edilemeyeceğini belirten Mengüç, “Yeterli test ve filyasyon yapmayan ülkelerde, genel olarak dünyada pandemi ile mücadele aşıya indirgenmiş durumda. Her alanda yaşanan eşitsizlikler aşı konusunda da yaşanıyor. Elbette aşılanma bugün için en etkili pandemi ile mücadele aracıdır. Ama eşitsizliklerin hakim olduğu dünyada ve Türkiye’de sadece aşılama ile mücadele yeterli olmayacaktır. Pandemi, insanların büyük çoğunluğunu ya da tamamını etkileyen bir kavramdır. Bu nedenle pandemi ile mücadelede de tüm insanlığı ilgilendiren ortak bir mücadele yürütülmelidir. Aşı üzerinden açıklarsam; bütün insanların eş zamanda ve kitlesel aşılanması sağlanmadan pandemiyi aşı ile yok edemezsiniz. Bunun için ortak hareketle, tüm insanlara eşit yaklaşarak, ücretsiz olarak aşılama yapmanın yolu bulunmalıdır” dedi.
“SALGIN YILLARCA DEVAM EDECEK”
Aşılamada Türkiye tablosunu değerlendiren Mengüç, “Türkiye’deki aşılama sayıları toplumsal bağışıklıktan oldukça uzaktır. Virüste yaşanan varyant ve aşıların koruyuculuğunun aylarla sınırlı olması (Son bilimsel çalışmalar Sinovac aşıların 6 ay, BionTech aşılarının 9-12 ay sonrası etkinlik ve koruyuculuklarının çok düştüğü yönündedir) gerçekliği de hesaplandığında salgın bir kısır döngü ile daha yıllarca devam edecek gibi duruyor. Aşılamaya teşvik etmek pandemi ile mücadele anlayışınızdan bağımsız değildir. Pandemi ile mücadeleyi tüm gerekleriyle önünüze koymazsanız aşılamada da başarılı olamazsınız” dedi. Mengüç konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir olay ya da olgu karşısında insanların aldığı tavır ve değerlendirmeler birbirinden çok farklı olabiliyor. Bu özellik bugünkü insanlığın bir gerçekliği. Aşı karşıtlığını ya da aşı tereddütünü de bu gerçeklik içinde ele alabiliriz. Ancak aşı karşıtlığı ile aşı tereddütü veya endişesi birbirinden farklı düşünce paradigmalarından kaynaklı. Aşı karşıtlığı sadece Covid-19 salgını ile ortaya çıkmadı, dünyanın birçok yerinde zaten vardı. Aşı karşıtlığının temeli idolojik ve inançsal. Aşı tereddütü ise belirsizlik, güvensizlik ve bunların sebep olduğu endişe, kaygı gibi insani duygu ve düşüncelere dayanıyor. Türkiye’de aşı oranlarının düşük olması ya da diğer bir deyişle aşılanmama oranının hala yüksek olması aşı tereddütünden kaynaklı. Aşı tereddütü daha rahat giderilebilecek bir durum. Halka doğru bilgileri aktaracaksınız,belirsizlik ve güvensizlikleri gidereceksiniz ve insanları aşı olma düşüncesine zorlamayla değil, yaşananlar üzerinden rahatlıkla ikna edilmelerini sağlayacaksınız.”