Pestisit kalıntıları hem doğayı hem sağlığımızı tehdit ediyor

Tarımda kullanımı günden güne artan pestisitler, biyolojik çeşitliliğin bozulması ve toprağın verimliliğinin azalması gibi sonuçlar yaratırken, astımdan kansere kadar çeşitli sağlık sorunlarına da yol açıyor

16 Ağustos 2022 - 13:23

Zehirsiz Sofralar Platformu’nun “tarımsal üretimde kullanılan toksik etkili kimyasal maddeler” olarak tanımlanan pestisitlerde rekor artışların olduğunu açıklamasının ardından, tarım zehirlerinin insana ve doğaya olan etkileri yeniden gündemde.

Platformun açıklamasına göre, tarım zehiri kalıntısı sebebiyle 2021 yılında Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden Türkiye kaynaklı 372 bildirim yapıldı. Bu bildirim sayısı, önceki üç yılın ortalamasının yaklaşık üç katı. 2022 yılının henüz ilk yarısında ise bu bildirimlerin sayısı 259’a ulaştı. Kalıntı bildirimlerindeki artış eğilimi, geçen yıl kırılan rekorun da aşılabileceğini gösteriyor.

Tarım zehirlerinde yıldan yıla kötüye giden tabloya dair Gazete Kadıköy’e değerlendirmede bulunan Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Yüksek Gıda Mühendisi Merve Atınç, “Bu tablo bize pestisit kullanımının aslında sürdürülebilir bir yöntem olmadığını gösteriyor. Tarım zehirleri hem şimdiki hem de gelecek nesillerin yeterli gıdaya erişim hakkını zedeleyen kısa vadeli bir çözüm” dedi.

“KİTLESEL YOK OLUŞA NEDEN OLUYOR”

Püskürtülen pestisitlerin yüzde 98’inden fazlasının, kullanılan alan dışındaki hava, su ve toprak gibi ortamlara dağıldığını ve hedef olmayan canlı türlerine bulaştığını dile getiren Atınç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğal hayattaki canlı türleri, uçucu böcekler ve ürün zararlılarının kontrolünde önemli rol oynayan kuşlar ile eklembacaklılarda kitlesel yok oluşa neden oluyor. Ekosistem içerisindeki av avcı dengesi bozuluyor. Zaman içerisinde biyolojik çeşitlilik bozulması, toprağın verimliliğinin ve üretkenliğinin azalması gibi sonuçlar doğuyor.”  

Ayrıca istenmeyen böcekler ve otların pestisitlere gittikçe daha dirençli hale geldiğini söyleyen Merve Atınç, “Bunları kontrol altında tutmak için daha fazla tarım zehiri kullanılıyor. Her geçen gün artan limit üzeri pestisit tespiti girdiğimiz kısır döngünün resmi aslında. Bütün bunlar bize artık agroekoloji, organik tarım, onarıcı tarım gibi pek çok yöntemi konuşmamızın zamanının geldiğini anlatıyor” diye konuştu.

“DENETİMSİZLİK ARTIYOR”

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu üyesi Dr. Ahmet Soysal ise denetimsizliğin giderek arttığını vurgulayarak, şunları söyledi: “Batı ülkelerinde tarım ilaçları denetimli olarak satılır. Aynı hekim reçeteleri gibi ziraatçılardan alınan reçetelerle üretici tarım ilacını satın alır, kullanır ve ambalajını bile geri iade eder. Ayrıca tarım ilaçları kullanıldıktan sonra belli süreler içinde hasat yapılması yasaktır. Ürün tarlada kontrol edilerek hasat izni verilir. Ülkemizde ise sistemde tam bir denetimsizlik var.” 

Halk sağlığı uzmanı, pestisitlerin tarım ve ormancılıktan balık yetiştiriciliğine kadar her alanda günden güne artan oranda kullanıldığının altını çizerek, şöyle devam etti: “İnsanlara ülkemizde yaşandığı gibi yanlış kullanım sonucu tükettiği besin maddeleriyle direkt olarak ulaşabileceği gibi yeraltı ve yer üstü su kaynaklarına karışarak veya balık ve kuşların vücutlarında birikerek besin zincirine girerek de ulaşabilir. İnsanlar pestisitlere besinler yolu ile veya hava veya deri yolu ile maruz kalabilirler. Besinler yolu ile maruziyet tüketiciler için, hava ve deri yolu ile maruziyet ise pestisit uygulayan çalışanlar için geçerlidir.” 

PESTİSİTLERİN SAĞLIĞIMIZA ETKİLERİ NELER?

Ahmet Soysal, pestisitlerin tüketici ve üretici sağlığına olan etkilerine dair ise şunları söyledi: “Akut, yoğun maruziyet sonucu zehirlenmeler gerçekleşir. Bulantı, kusma, kramp tarzında karın ağrıları, solunum sıkıntısı ve kalp çarpıntısı bu dönemin belirtileridir. Hasta terler. Genelde koruyucu malzeme kullanmadan pestisit uygulayanlarda ve kaza ile yoğun pestisite maruz kalanlarda görülür. Dünyada ortalama 3 milyon akut zehirlenme, 220 bin ölüm oluyor. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde 13 kat daha fazla görülüyor. Ölümcül zehirlenmelerin yüzde 95’i yine gelişmekte olan ülkelerde meydana geliyor. Kronik zehirlenmeler ise besinler yolu ile alınan bu kimyasalların idrar ve karaciğer yolu ile atılamayarak vücutta birikmesi sonucu ortaya çıkıyor. Pestisitin hangi kimyasaldan üretildiğine bağlı olarak zaman içinde astımdan çeşitli organ kanserlerine kadar sağlık sorunlarına yol açıyor.”

Pestisit kullanımının kaçınılmaz olduğunu, ancak bunun minimum düzeyde tutulması ve Türkiye’de uygulanan pestisit limit değerlerinin Avrupa Birliği düzenlemelerine eşitlenmesi gerektiğini ifade eden Soysal’ın tüketiciler için önerisi ise şöyle oldu: “Her sebze ve meyveyi mevsiminde tüketin, olabildiğince semt pazarlarından alışveriş edin. Şunu da unutmayalım, ne kadar detaylı yıkarsak yıkayalım pestisit kalıntılarını temizlemek mümkün değil."


ARŞİV