Pestisitler, çocuk sağlığını tehdit ediyor!

Çocukların ilk 6 yaşta gelişimsel açıdan çok hassas olduğunu dile getiren Çocuk Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, “Pestisitlere erken dönemde maruz kalan çocuklarda IQ düşüklüğü, dikkat eksikliği, koordinasyon bozukluğu, hafıza ve davranış sorunları, hatta otizm belirtileri ortaya çıkabilir.” diyor

26 Haziran 2025 - 10:46

Tarımda kullanılan zehirli kimyasal madde olarak tanımlanan pestisitlerin insan sağlığına ve çevreye verdiği zararlar çalışmalara konu oluyor. Greenpeace Türkiye’nin “Zehir Etme” kampanyası kapsamında hazırladığı “Pestisitler ve Çocuklar” raporu da çocukların pestisitlere yetişkinlere kıyasla çok daha hassas olduğunu ve gelişim süreçlerinde ciddi sağlık sorunları yaşayabileceğini gözler önüne serdi. Raporun ortaya koyduğu bilgiler üzerinden İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım ile pestisitlerin çocuk sağlığı üzerine etkilerini konuştuk. 

“ETKİLERİ YILLARCA SÜREBİLİR”

“Greenpeace herkesin bildiği bir gerçeği belgeleriyle ortaya koymuş oldu. Uzun zamandır gerek haberlerde gerekse sosyal medyada Türkiye'den özellikle Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilen gıdalarda yüksek miktarda pestisit kalıntısına rastlandığı ve bu ürünlerin geri gönderildiği belirtiliyordu. Greenpeace’in son raporuyla bu durumun ciddiyeti somut olarak gözler önüne serildi.” diyen Ertuğrul Kıykım, şöyle devam etti: “Pestisitler, dünya genelinde özellikle çocukların nörogelişimini etkileyen en önemli toksik maddelerden biridir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tüm dünyada yoğun şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde ABD’de yılda yaklaşık 500 bin ton, Avrupa Birliği’nde 300 bin ton pestisit kullanılırken, Türkiye’de kayıt altındaki yıllık miktar 58 bin ton civarındadır. Avrupa ülkeleri pestisitlerin zararlarını fark ettikçe kullanım sınırlamalarını artırmış ve bu doğrultuda yıllar içinde kullanımı azalmıştır. Ancak Türkiye’de yıllık kullanım artış göstermektedir. Akut (ani) pestisit zehirlenmeleri uzun süredir bilinmektedir. Bu durumlarda belirtiler açıktır, tanı ve tedavi hızlıdır. Asıl tehlike, yavaş ve sinsi seyreden kronik maruziyetlerdir. Özellikle organoklor ve organofosforlu pestisitlerin etkileri yıllar sonra anlaşılabilmiş ve yasaklanmıştır. Ancak bu maddelerin doğada ve insan vücudunda uzun süre kalması nedeniyle hâlâ çeşitli çalışmalarda izlerine rastlanmaktadır” 

“BEYİN ÇOK ETKİLENİYOR”

Çocukluk çağında pestisitlerin en çok etkilediği organın beyin olduğunu söyleyen Kıykım, “Özellikle ilk 6 yaşta, çocuklar gelişimsel açıdan çok hassastır. Bu yaş grubunun, henüz tam gelişmemiş kan-beyin bariyeri, daha yüksek deri-yüzey oranı, sık el-ağız teması ve daha etkin bağırsak emilimi nedeniyle pestisitlerden etkilenme riski yüksektir. Bazı pestisitler plasentayı geçerek doğmamış bebeği etkileyebilir. Bu bebeklerde gelişme geriliği, mikrosefali (baş çevresinin küçüklüğü) ve beyin anomalileri gözlenebilir. Anne sütünde de pestisit kalıntılarına rastlanmıştır. Bu nedenle, erken dönemde maruz kalan çocuklarda IQ düşüklüğü, dikkat eksikliği, koordinasyon bozukluğu, hafıza ve davranış sorunları, hatta otizm belirtileri ortaya çıkabilmektedir. Çok sayıda bilimsel çalışma bu ilişkileri desteklemektedir.” diyerek pestisitlerin neden olabileceği sağlık sorunlarına dikkat çekti.

Pestisitlerin sadece beyni değil, diğer sistemleri de etkileyebildiğini belirten Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, bilgilendirmeyi şöyle sürdürdü: “Endokrin sistemde hormon dengesizliklerine, erken ergenliğe ve adet düzensizliklerine; karaciğerde fonksiyon bozukluklarına ve yağlanmaya; bağırsak florasında dengesizliğe ve alerjik hastalıklara yatkınlığa yol açabilir. Ayrıca bazı pestisit türlerinin erken çocukluk çağı lösemisi ile ilişkili olabileceğini gösteren çalışmalar da vardır. Raporda vurgulanan en çarpıcı bulgulardan biri de örneklerin yüzde 43’ünde PFAS (per- ve polifloroalkil maddeler) tespit edilmiş olması. "Sonsuz kimyasallar" olarak da bilinen PFAS’lar, suya, yağa ve ısıya karşı çok dayanıklıdır; vücutta metabolize edilmez ve karaciğer, böbrek, tiroit, hatta plasentada birikir. İnsan vücudunda yıllarca kalabilir. PFAS’lar sanayi ve kozmetik ürünlerinin yanı sıra, bazı pestisit formülasyonlarında da stabilite artırıcı katkı maddesi olarak kullanılır. Doğaya karışan PFAS bileşikleri, hava, su ve toprakta birikir. Üstelik, gebelikte plasentayı geçerek bebeğe ulaşabilir; anne sütünde de bulunabilir.”  

EN BÜYÜK RİSK TAŞIYANLAR

PFAS ile temasın karaciğer üzerinde toksik etkilere, karaciğer yağlanmasına ve enzim yüksekliğine de neden olabileceğini dile getiren Ertuğrul Kıykım, “Bazı PFAS bileşiklerinin kanserojen potansiyele sahip olduğu da bilinmektedir. PFAS’lar tüm dünyada kısıtlanmaya başlanmışken, Türkiye’de bu konuda yasal düzenlemeler halen yetersizdir.” diye konuştu. 

Bireysel olarak pestisitlerle mücadele etmenin zor olduğuna vurgu yapan Kıykım, en büyük risk altında olan grupların tarım işçileri, çiftçilerin, tarım bölgelerinde yaşayanların ve çocuklar olduğunu söyledi: “Bu nedenle denetimlerin sıkılaştırılması, pestisit kullanımının azaltılması ve ekolojik tarım uygulamalarının desteklenmesi gereklidir.” dedi. 

“ÇOCUKLARI NASIL KORUYABİLİRİZ?”

Prof. Dr. Kıykım, “Peki çocuklarımızı bu risklerden nasıl koruyabiliriz?  sorusunun cevabını ise şöyle veriyor: “Mümkünse organik ve yerel ürünler tercih edilmelidir. Organik ürünlerde pestisit kalıntısı riski daha düşüktür. Mevsiminde, yerel üretim gıdaları tüketmek hem tazelik hem de kimyasal maruziyet açısından avantaj sağlar. Sebze ve meyveler bol suyla yıkanmalı, gerekiyorsa kabukları soyulmalıdır. Sirke veya karbonatlı suda bekletmek, yüzeydeki kalıntıların bir kısmını uzaklaştırabilir. Hazır ve işlenmiş gıdalardan kaçınılmalıdır. Paketli ürünler, hem pestisit dışı katkı maddeleri içerir hem de doğal besin dengesini bozar. Protein, lif ve sağlıklı yağ kaynakları ihmal edilmemelidir. Yumurta, balık, yoğurt ve baklagiller hem gelişimi destekler hem de bağışıklık sistemini güçlendirir. Omega-3 yağ asitleri özellikle sinir sistemi için koruyucudur.”

“VATANDAŞ NE YEDİĞİNİ BİLMELİ”

Tarım ve Orman Bakanlığı geçtiğimiz günlerde pestisit analiz sonuçlarının açıklanmasında kamu faydası olmadığını paylaştı. Açıklama üzerinden görüş aldığımız Greenpeace Türkiye Direktörü Berkan Özyer, “Pestisit kalıntı analiz sonuçlarını da içeren ve analiz edilen her 3 gıda ürününden 1’inde mevzuata uygunsuzluk tespiti olan “Pestisitler ve Çocuklar” raporunu Bakanlık ile de paylaştık. Bakanlık, rapora dair verdiği yanıtta raporun içeriğini “ihbar” kabul ederek denetimlerin artırıldığını belirtti. Denetimlerin artırılması olumlu bir gelişme olmakla birlikte denetim sonuçlarını paylaşmanın kamu yararı olmadığı yanıtını kabul etmek mümkün değil.” dedi. 

Berkan Özyer, “Bilgiye erişim hakkı ve şeffaflık ilkesi gereğince kamu kurumları bilgiyi anlaşılır ve erişebilir kılmakla yükümlü. Verilerin "yanlış yorumlanabileceği" endişesi, bilgiye erişim hakkının kısıtlanması için meşru bir gerekçe olamaz. Aksine, verilerin kamuoyuyla paylaşılması, bilimsel tartışmayı ve toplumsal farkındalığı artırır, çeşitli uzmanların farklı bakış açılarını ortaya koymasına imkân tanır. Dünyada da bu verilerin paylaşıldığı örnekler var. Vatandaşlar ne yediklerini bilme hakkına sahip. Raporda da belirttiğimiz gibi pestisitlerin en çok etkilediği gruplardan olan çocukların sağlıklı gıdaya erişim hakkı korunmalı. Biz denetim sonuçlarının açıklanması talebimizde ısrarcıyız.” ifadelerini kullandı.















 


ARŞİV