"Normalleşme için erken!"

Türkiye, 1 Haziran itibariyle normalleşme sürecinin ilk adımlarını attı. Peki vaka sayıları artarken bu kadar normalleşme normal mi? TTB Merkez Konsey Üyesi Doktor Samet Mengüç “Türkiye ‘benden bu kadar’ dedi ve vatandaşı bundan sonra sürü bağışıklığına terk etti” diyor

09 Haziran 2020 - 16:39

Görkem DURUSOY/ Simge KANSU

Korona virüsü vakalarının ülkemizde de görülmesiyle beraber, salgınla mücadele kapsamında insanların yoğun olarak bulunduğu tüm sosyal alanlar geçici olarak kapatıldı. Yapılan test sayısındaki artış ve vaka sayılarındaki düşüş dikkate alınarak, korona virüsü salgını nedeniyle yürürlüğe konan kısıtlamaların önemli bir bölümü 1 Haziran'da kaldırıldı. Fakat bazı uzmanlar, Türkiye için normalleşmenin henüz çok erken olduğunu ve gevşetilen tedbirler neticesinde salgının seyrinde artış yaşanabileceğini söylüyor. Biz de bu konuyu Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey Üyesi ve Genel Cerrahi Uzmanı Doktor Samet Mengüç ile konuştuk.

“VATANDAŞ SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞINA TERK EDİLDİ”

Normalleşme sürecini ‘yeniden açılım’ olarak tanımlayan Dr. Samet Mengüç, “Covid-19 Pandemisi tüm dünyada ciddi değişimler yarattı. Bu değişikliklerden biri de insanların içinde yaşamış oldukları koşulların farkına varma imkânını bulmuş olmaları. Bu nedenle yeni dönemde insanların şimdiye kadar yaşadığı ve gördüğü birçok şeyi artık aynı şekilde devam ettirmeyeceklerini düşünüyorum. Daha doğrusu böyle bir beklentim var diyelim” dedi ve Türkiye’nin ‘yeniden açılım’ politikasını değerlendirdi. Mengüç, “Ani verilen sokağa çıkma kararları, ertesi gün tama yakın serbestlikler, verilerin eksik ve yetersiz paylaşılması ya da istatistiki manipülatif bilgiler gibi tutarsız açıklamalar… Tüm sağlık otoriteleri DSÖ, TTB, Bilim Dünyası pandemi ile mücadele kadar ve belki de ondan daha önemlisi yeniden açılım sürecine kademeli, temkinli, epidemiyoloji biliminin rehberliğinde ve bilimsel verilerle adım adım geçilmesini önermektedir. Oysa Türkiye bu konuda zaten çok kötü olan ekonomik durumun daha da kötüleşmesinin önüne geçmek için sağlık yönünü ikinci plana atarak, radikal diyebileceğim karar ve uygulamalarla bu sürece hızlı bir geçiş yaptı. Bunun elbette ki bir bedeli olacağını söyleyebilirim” dedi. Türkiye’nin maske ve sosyal mesafeye uymak şartıyla tam bir serbestlik ortamına geçiş yaptığını belirten Samet Mengüç, “Önlemler vatandaşlara sadece öneri olarak sunuldu. Yani Türkiye özetle devlet ve hükümet olarak  ‘benden bu kadar’ dedi ve vatandaşı bundan sonra sürü bağışıklığına terk etti. Benim bir hekim olarak ve ülkenin yegâne hekim örgütü TTB yöneticisi olarak bunu normal karşılamam mümkün değildir. Kaldı ki daha nüfus hareketlerinin başlamasının ardından birçok il ve bölgede yeni vaka sayılarında bilimsel olarak anlamlı diyebileceğimiz artışları görmeye başladık.” ifadelerini kullandı.

“VAKALARDA CİDDİ ARTIŞLAR OLDU”

Sadece maske takarak ve sosyal mesafeyi dikkate alarak salgından korunmanın mümkün olmadığını vurgulayan Samet Mengüç, “Yeniden açılım ya da iktidarın diliyle normalleşmede önlemler erken gevşetilmekle kalmadı tamamen kaldırıldı diyebiliriz. Ayrıca ‘maske takın’ ve ‘fizik mesafeye uyun’ önerileri önlem ve mücadele yöntemi değildir. Türkiye sürü bağışıklık stratejisine geçti. Bunun kanıtlarını görmeye başladık. Diyarbakır, Gaziantep ve Mersin gibi nispeten vaka sayısı az olan illerde yeniden açılım sonrası vaka sayılarında ciddi artışlar oldu. Pandemi ile mücadele bütünlüklü yani Bilim Kurulu, Sağlık Bakanlığı, TTB, Sağlık İş Kolundaki Sendikaların katılımı ve önerileri doğrultusunda devletin, hükümetin ve vatandaşın birlikte mücadele vermesi gereken bir olgudur.” şeklinde konuştu.

“CİDDİ KAYGILARIMIZ VAR”

Son günlerde korona virüsünde ikinci dalga uyarısına çok fazla rastlıyoruz. Olası ikinci dalga hakkında ise Mengüç, “Pandemide ikinci dalga diyebilmek için salgının tamamen ya da tamamına yakın kontrol altına alınmış olması, bunun üzerinden yeni vakaların görülmediği belirli bir sürenin geçmiş olması gerekmektedir. Türkiye salgının şimdiki inişe geçen seyrini aynı şekilde devam ettirmiş olsaydı, ikinci dalgayı mevsimsel griplerin görülmeye başladığı eylül ayından sonra görebilme ihtimalimiz zaten vardı. Ancak 1-2 hafta içinde göreceğimiz vaka artış sayısına ikinci dalga diyemeyiz. Bu durum, ilk salgının devamı olup yeniden artış anlamına gelir. Bu anlamda bir artış için ciddi kaygılarımız var.” dedi.

“SAHİLLER VE PARKLAR DA RİSK TAŞIYOR”

Yoğun kalabalıkların ve nüfus hareketliliğinin pandeminin yaygınlaşmasında en büyük risk faktörü olduğunu biliyoruz. AVM, berber, kuaför, kafe, kahvehane gibi yerlerin açılmasının çok yanlış olduğunu belirten Samet Mengüç, “İnsanların zorunlu olarak birarada bulunduğu tüm yaşam alanları yeniden açıldı. Ayrıca diğer toplu yaşam alanları gibi sahiller ve parklar da bulaş açısından risk taşıyan yerlerdir. Havaların sıcaklığı veya açık hava olması bulaş için koruyucu faktörler değildir.” ifadelerini kullandı.

Kendisinin, diğer insanların ve sevdiklerinin yaşamını önemseyen herkesin salgın önlemlerine riayet etmeleri gerektiğinin altını çizen Samet Mengüç, “İnsanlar toplu alanlarda mutlaka maske takmalılar, el ve kıyafet hijyenlerine dikkat etmeliler, mümkün mertebe kalabalık ortamlardan uzak durmalılar. Özellikle zorunlu olarak dışarı çıkan genç çalışan nüfusun ve çocukların birer taşıyıcı olabileceklerini akıldan çıkarmamalarını ve evdeki 65 yaş üstü insanları hasta etmemek için azami dikkati önerebilirim.” dedi.

Dr. Samet Mengüç son olarak şunları ekledi: “Covid-19 Pandemisi nedeniyle ünlü Alman doktor ve felsefeci Rudolf Wirchov’u bir kez daha saygıyla anıyorum. 1848 yılında Almanya’nın Yukarı Silezya bölgesinde çıkan Tifüs salgınında, henüz 3 yıllık bir hekim iken görevlendirilir. Görevi sonrası bir rapor hazırlar ve şöyle der; ‘Salgın sadece tıbben mücadele edilecek bir olgu değildir. Tıbbi mücadelenin yanında sosyal, ekonomik ve politik bir mücadele ile baş edilecek bir durumdur.’ Bu salgın sonrası umudum Wirchov’un özellikle pandemi sonrası uzun süreli olarak yapılması gereken sosyal ekonomik ve politik önerilerinin tüm dünyada bir karşılık bulmasıdır.”

Etiketler; korona

ARŞİV