Ülkemizde en çok görülen hastalıklardan biri de safra kesesi taşı ve iltihabı. Çevrenizde mutlaka safra kesesi ameliyatla alınmış tanıdıklarınız vardır. Biz de bunun nedenini merak ettik Memorial Ataşehir Hastanesi'nden Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Fatih Taşkesen'i sayfamıza konuk ettik.
Safra kesesi karaciğerin altına yapışmış armut şeklinde olan bir organ. Milimetrik kanallarla birbiriyle ilişkili olan karaciğerden ve safra kesesinin kendi kanalıyla birleşip, sonra on iki parmak bağırsağına bir kanal oluşturup oradan safranın akışına izin veren bir kanal sistemi. Burada oluşabilecek tümör, kitle, taş, enfeksiyon durumunda kanalların tıkanmasına bağlı olarak hastalık karşımıza çıkabiliyor.
“DENGENİN BOZULURSA TAŞ OLUŞUR”
Karaciğerde safra üretiliyor. Bu safranın içerisinde yüzde 98 oranında su, yüzde 2 oranında da safranın diğer bileşenleri olan kolesterol, safra tuzları ve kalsiyum parçacıkları var. Taş su ile diğer bileşenlerin dengesinin bozulmasıyla oluşuyor. Su oranı düşerse diğer elementlerin artmasına bağlı olarak yoğunluk artışı olacak ve bu da safranın içerisinde akışkanlığı bozacak ve çökelti oluşturacak. Çökeltiyle birlikte ilk olarak safra çamuru daha sonrasında ise safra taşı oluşuyor.
Safranın içinde kolesterol yoğunluğunun artması. Akdeniz tipi (sebze ve meyve ağırlıklı) beslenenler daha az, hayvansal ve karbonhidratlı gıdalardan zengin beslenenler daha çok yatkın oluyor. Obezite ciddi bir sebep. Kilolu hastalarda aniden kilo verme, örneğin bir ay içerisinde 20 ya da 30 kilo vermek safra taşının oluşmasında önemli bir neden. Çünkü su ve bileşen dengesi bozuluyor. Kandaki yağ oranın yüksek olması gibi genetik faktörler var.
40 yaş üzerindeki kişilerde safra kesesi taşının daha çok olduğunu biliyoruz. Ailesinde safra kesesi taşı olanlar (genetik yatkınlık), şişman kişiler, çok doğum yapan kadınlar risk grubunun içerisinde yer alıyor. Ama kadınlarda erkeklere göre daha çok görülüyor. Bunun nedeni de östrojen hormonu, doğum kontrol hapları ve doğum yapmak.
“KARIN AĞRISI, BULANTI, ŞİŞKİNLİK...”
Hastalar karın ağrısı, bulantı, kusma, geğirme, hazımsızlık, şişkinlik gibi şikayetlerden dolayı bize geliyor. Midede yanma, ağzına acı su gelme ve ağızda metalik tat olması hastada safta taşı olabileceğini düşündürüyor. Burada önemli bir nokta var. O da mide hastalıkları ile safra kesesi hastalıkları şikâyetlerinin yüzde 99 örtüşüyor olması. Bazı nüanslar var. Onu da hekim ayırt edebiliyor. Endoskopi yapıyoruz ve midede herhangi bir sıkıntı yoksa şikayetleri safra kesesine bağlıyoruz.
Bu taş hayatı boyunca hastaya hiç zarar vermeyebilir. Genelde yüzde 80 böyledir. Hasta safrasında taş olduğundan haberdar değildir ve bu şekilde yaşar. Ama safra taşı kansere de yol açabilir. En başta anlattığım kanal sisteminde örneğin safra kesesinin boynundaki kanalda tıkanıklık oluşursa safra kesesi iltihabına, şiddetli karın ağrısına, bulantı ve kusmaya neden olur. Pankreas kanalında tıkanıklığa yol açarsa, pankreas organının iltihaplanmasına neden olur ve pankreas kanserine kadar gidebilir. Safra kesesindeki taş milimetrik küçükse, taş 2 buçuk ve 3 cm üzerinde büyükse, şeker hastalığı ve hastada kan hastalığı varsa bu hastalara düşünmeden ameliyat öneriyoruz. Çünkü bu hastalarda ileride ciddi sıkıntılara yol açabileceğini biliyoruz. Örneğin şeker hastası olan kişilerde taş oluşma riski daha fazla. Safra kesesini uyaran sinir şeker hastalığında ağrı duyusunu ortadan kaldırıyor. Safra kesesinde iltihap yaşıyor ama ağrı duyusu gittiğinden dolayı iltihabın derecesini farkedemiyor. Onun için diyabetli olan kişiler çok ileri safhalarda gelebiliyor. Örneğin safra kesesinin patlamasına yakın durumda.
İlaçlı ve cerrahi tedavi yöntemi var. İlaçlı tedavi safra taşlarını eritiyor. Ama büyük taşları eritemez. İlacı bıraktığınızda safra kesesindeki taşlar yeniden oluşuyor. Hasta sürekli acile gidiyorsa ve yemeklerden sonra rahatsız oluyorsa, bu hastalara ameliyat öneriyoruz. Laparoskopik yöntem ile ameliyat yapılıyor. Çok nadir durumlarda açık ameliyata başvuruluyor. Safra kesesini çıkarıyoruz ve hastanın sağlığına kavuşmasını sağlıyoruz. Hayati bir organ değil. Karaciğer onun görevini zaten yapıyor. Vücutta eksiklik oluşmuyor.
“90 YAŞINDAKİ HASTAYI AMELİYAT ETTİK”
Biz genelde yaşlı ve ameliyat olamayacak hastalara medikal tedavi öneriyoruz. Yaşlı hastalar için anesteziden hastanın ameliyatı kaldırıp ya da kaldıramayacağına dair bilgi istiyoruz. Çünkü kalp, yüksek tansiyon, şeker, kronik bronşit ve astım hastalığı narkozda anestezi doktorlarını zora sokacak durumlar oluşturabilir. Anestezi doktorundan gelen bilgi doğrultusunda hasta yakınlarını aydınlatıyoruz ve ona göre ameliyata karar veriyoruz. 90 yaşındaki hastayı da ameliyat ettik. Yeter ki genel durumu iyi olsun. Safra kesesinde iltihaplanma varsa ama narkozu alamayacak durumdaysa o hastalara yönelik başka tedavi yöntemlerimiz var. Girişimsel radyologlarla birlikte safra kesesinin içine kateter yerleştiriyoruz ve içindeki safrayı boşaltıyoruz, gerginliği azaltıyoruz ve iltihabı ortadan kaldırıyoruz
Öncelikle düzenli olarak spor yapılmalı. Su tüketimi, yeşil sebze ve meyveden zengin beslenme çok önemli. Yağlı ve karbonhidratlı beslenmeden kaçınmalı. Beslenme de zeytinyağı ağırlıklı olmalı. Paketlenmiş gıdalardan uzak durulmalı.