Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de korona virüsüne karşı aşılama çalışmaları başladı. İlk etapta sağlık çalışanları ile başlayan aşılama süreci, öncelik sırasına göre diğer vatandaşlarla devam ediyor. Aşıyı olan sağlık çalışanlarının ortak mesajı ise, herkesin mutlaka aşı olması gerektiği yönünde.
“AŞI TOPLUMSAL BİR SORUMLULUK”
Aşının sadece bireyin kendisi için değil toplum sağlığı için bir duyarlılık simgesi olduğunu söyleyen Diyetisyen Ecem Özdilkural, “Çevremiz, yakınlarımız ve aslında tüm dünya için bu durumun olumsuz etkilerini azaltabilme imkânımız varken, özellikle sağlık çalışanları olarak topluma örnek olmalıyız. Tam da bu sebeple aşıya duyarlılık gösteren ve vatandaşlara örnek olan kesimde olmayı tercih ettim.” diyor ve şöyle devam ediyor: “Şu anda olduğumuz aşının inaktif formda olan bir aşı olduğu konusunda ciddi endişelerim yok. Çünkü kesin bir çözüm olmadığını bilsek de koruyuculuğu arttırdığı veya hastalığa yakalandıktan sonra ciddi sonuçlara yol açmasını önlediği kanıtlanmış durumda. Tek endişem, süreci tamamen bitirme noktasında yeterli olup olmayacağı. Aşıyı oldum ve herhangi bir yan etkisini görmedim. Aşı sonrası gayet normal bir süreç geçirdim. Ancak elbette aşı sonrasında bireyin kendini gözlemlemesi çok önemli. Henüz aşı olmayan bireylere, bu konuyu toplumsal bir sorumluluk olarak görmelerini ve öncelik sıraları geldiğinde aşıyı olmalarını öneriyorum. Ciddi rahatsızlık, alerjik reaksiyon gibi özel durumları olan bireyler elbette hekimlerine danışmalı ve bir öncelik belirlemeliler.”
“AĞIR SEYRETMESİNİ ÖNLÜYOR”
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzman Doktor Onur Ceyhan ise aşıyla alakalı şunları söylüyor: “Aşıya güveniyorum çünkü aslında bu aşı, bizim eskiden beri olduğumuz aşılara benzer mekanizmalarla çalışıyor. Aşının herhangi bir yan etkisini görmedim. Herkese mutlaka aşı olmalarını tavsiye ediyorum. Çünkü bu aşı belki hastalanmamızı engellemiyor ama hastalığın hastaneye yatışı gerektirecek kadar ağır seyretmesini önlüyor.”
“YAN ETKİ İHTİMALİ ÇOK DÜŞÜK”
Herkesin aşılanması gerektiğini belirten hemşire Namiye Can, “Bu virüsten kurtulmak için tüm vatandaşlarımızın yüzde 75’inin, özellikle ölü yani inaktif aşıyı olmaları gerekiyor. Aşının yan etki ihtimalinin çok düşük olduğuna inanıyorum. Ben bir sağlık çalışanı olarak ilk aşımı yaptırdım ve ikinci doz aşımı şubat ayında yaptıracağım. Henüz herhangi bir yan etki gözlemlemedim. Şimdilik tek dikkat edilmesi gereken nokta, aşı olduktan sonra 24 saat aşı bölgesinin ıslatılmamasıdır.” diyor.
“TAŞIYICI OLMAKTAN KURTULDUK”
Radyoloji Sorumlusu Salih Kasap, “İki defa Covid geçirmiş biri olarak, aşıya öncelikle Çin aşısı olması sebebiyle biraz soğuk baktım. Doktor arkadaşlar ile yaptığımız istişareler ve araştırmalarımız sonucunda CoronaVac aşısının, Çinli ilaç şirketi Sinovac, BioNtech ve Brezilyalı biyolojik araştırmalar yapan Butantan Enstitüsünün iş birliğiyle geliştirildiğini öğrendik. Tekrar hasta olmamak için aşı olmaya karar verdik” diyor ve şöyle devam ediyor: “Hastalarımızdan tüm aşılarda olduğu gibi bu aşı için de kısırlık yapıyormuş, çip takılıyormuş gibi söylemlere maruz kalıyoruz. Meslek hayatım boyunca henüz aşıdan dolayı kısır kalmış birini görmedim ve bu aşı da klasik yöntemlerle üretilen bir aşı olduğu için öyle bir etkisinin olduğuna inanmıyorum. Çip meselesine gelince neticede iv olarak verilen bir sıvıdan ibaret olduğu için öyle bir şeyin olma ihtimali de yok. Vatandaşlarımızın içi rahat olsun. Aşı sonrası bende ya da meslektaşlarımda bir yan etki olmadı. Aşı olamayan kişilerden ricam, kendilerini düşünmüyorlarsa bile sevdiklerini düşünsünler. Aşı olarak taşıyıcı olmaktan kurtulmuş oluyoruz.”