"Sağlıklı Yaş Almada" beslenmenin önemi

Sosyal Yaşam Evi’nde düzenlenen sağlık seminerinde konuşmacı olan Uzman Diyetisyen Özge Yılmaz, yaşla birlikte görülme sıklığı artan yüksek tansiyon, böbrek hastalığı, şeker hastalığı gibi kronik hastalıklarda özel beslenme programının uygulanması gerektiğini söylüyor

19 Aralık 2024 - 13:41

Kadıköy Belediyesi 19 Mayıs Sosyal Yaşam Evi’nde “Aktif ve Sağlıklı Yaş Alma Seminerleri” kapsamında “Sağlıklı Yaş Almada Beslenme” konulu seminer düzenlendi. Seminere Uzman Diyetisyen Özge Yılmaz konuşmacı olarak katıldı. 

 “Sağlıklı beslenme nedir?” sorusu ile semineri başlatan Uzman Diyetisyen Özge Yılmaz, sağlıklı beslenmeyi şöyle tanımladı: “En temel anlamıyla tüm besin ögelerini kişinin ihtiyaç duyduğu miktarlarda içeren, aynı zamanda bireyin ihtiyaç duyduğu enerji miktarını tam olarak karşılayan, ideal kilonun korunması için uygun olan beslenme türüdür.”  Yaş ilerlemesi  ile birlikte kronik hastalıklarda artışın olduğunu belirten Yılmaz, yeterli ve dengeli beslenmenin mental sağlığın desteklenmesi, fiziksel fonksiyonun sağlanması, kronik hastalık riskinin azaltılması ve fonksiyonel yetersizliğin önlenmesini söyledi. 

Hastalıkların tedavisinde ve önlenmesinde beslenmenin önemli bir rol oynadığının üzerinde duran Özge Yılmaz, “İyi bir beslenme programı ile diyabeti önleyebiliriz. Alzheimer hastalığında gerileme görebiliriz.” dedi.

“KAS KAYIPLARI BAŞLAR, YAĞ ARTIŞI OLUR”

Yaş ilerledikçe kas kayıplarının arttığını ve buna bağlı olarak yağ oranının yükseldiğini belirten Yılmaz şöyle devam etti: “Proteinle kas kayıplarını engelleyebiliriz. Protein bütün hayvansal ve bitkisel besinlerde bulunur. Et, et ürünleri, yumurta, sakatatlar, balık, süt ve ürünleri gibi hayvansal besinlerden sağlanan protein üstün kaliteli, bitkisel besinlerden sağlanan düşük kalitelidir. Kırmızı eti haftada bir gün, balığı da haftada iki gün yenmesini istiyoruz. Balık önemli. Tam da mevsimi. Omega3 yağ asitlerini sağlamakla beraber aynı zamanda diyabeti de kontrol altına alıyor.” 

Kuru baklagillerin magnezyum, çinko gibi mineraller ve vitaminler açısından zengin olduğunu belirten Yılmaz, bu besinlerin doğru pişirilmesi gerektiğine dikkat çekerek şu önerilerde bulundu: “Bakliyatlar en az 8 saat suda bekletilmeli. Bekletildiği sudan çıkarılıp pişirildiğinde protein değeri daha yüksek hale gelir. Ayrıca tahıllarla birlikte tüketildiğinde daha güçlü bir protein kaynağı oluşturur. Örneğin yeşil mercimekle erişte ya da kuru fasulye ile pilav gibi yemekler tüketildiğinde vücut için tam protein alınmış olur. Et ya da balık olmadığında, baklagil ve tahıl birleşimi ideal bir alternatif sağlar.”

“YUMURTA HAYATIMIZDA OLSUN”

Süt ve süt ürünlerinin hem kalsiyum hem de protein kaynağı olduğunu ifade eden Yılmaz, “ Kefir, yoğurt ve olgunlaşmış sert peynirler beslenmemizde olmalı. Yumurtada da en önemli besinlerden. Örnek protein diyoruz. Yumurtada proteinlerin içinde bulunan bütün amino asitler var. Vücut yumurtadan yüz yüz yararlanıyor. Yumurtayı iyi pişirirsek vücut onu daha iyi kullanıyor. Yumurta hayatımızda olsun.” diye konuştu. 

“Kalsiyum kemiklerin yenilenmesini sağlar. Sinir sisteminde önemli bir rol oynar.” diyen Özge Yılmaz, yoğurttaki, peynirdeki ve çökelekteki kalsiyumu vücudun çok iyi kullandığını söyledi, şöyle devam etti: “Tahin, üzüm yaprağı ve tarhana çorbası da çok önemli kalsiyum kaynağı. Yağlar da iyi enerji kaynakları. Yağlar olmasa D,E,K vitaminleri emilmiyor. Vücudun çalışması için önemli.  Avokadoda iyi yağ asidi var. Kesildiği zaman yenmesi gerekiyor. Ceviz, badem de kırıldığı zaman yenmeli. Kırıp hemen yenmezse iyi yağ asidini alamazsınız. O yüzden cevizi keke koymanın bir anlamı olmuyor. Balık Omega-3 yağ asidi açısından çok zengin. Bağışıklıkta, kemik ve kas ağrılarının önlenmesinde, kalp-damar sağlığının korunmasında etkili.”

“BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİRİR, DEPRESYONU ENGELLER”

Demirin kardiyovasküler hastalıkların riskini azalttığına dikkat çeken Özge Yılmaz, bilgilendirmeyi şöyle sürdürdü: “Demir eksikliği anemisinde bilinç kayıpları ve zihin bulanıklığı, yorgunluk ve halsizlik hali olur. Anksiyete ile karışan çarpıntı gelebilir. Yeşil yapraklı sebzelerde ve ceviz de bitkisel demir var. Ette ise hayvansal demir var. Etteki demirin emilimi yüzde 90, bitkiselin ise yüzde 10. Vücut ette olanı kullanabiliyor. O yüzden et, tavuk ve balık demirden zengin.  Çinko da bağışıklık sistemini güçlendirir. Depresyonu engellediğine dair çalışmalar var. Çiğ kaju, fındık, muz çinko bakımından zengin. C vitamini de bağışıklığı güçlendirir, cildin yenilenmesine yardımcı olur. Kara biber, yeşil biber, Trabzon hurması, koyu yeşil yapraklı sebzeler C vitamini yönünden zengin. D vitamini de vücutta önemli rol oynuyor. Adı vitamin ama hormon gibi önemli rol oynuyor vücutta. Kemik ve kas stresini azaltır.”

Kalp ve zihin sağlığında, bilişsel gelişim ile denge problemlerinde B12’nin önemli olduğuna işaret eden Yılmaz, “Et, tavuk, balık , yumurta, peynir, süt ve süt ürünleri  B12’den zengin. Beslenmemizde meyveler de yer almalı.  Ama çok yendiğinde kan şekerini hızlı yükseltiyor. Meyvede porsiyonlamaya dikkat edilmeli. Örneğin bir muzun yarısı bir porsiyon. Yaş ilerledikçe susama isteği de azalır. Susamazsanız bile su içmelisiniz. Böbrek fonksiyonları için su tüketimi gerekli.” dedi. 


ARŞİV