Yeterli ve dengeli beslenmek insan sağlığı açısından oldukça önemli bir yer tutuyor. Besin fiyatlarını giderek artması, insanların sağlıklı bir vücut için ihtiyaç duydukları besinlere ulaşmasını zorlaştırıyor. Konuya ilişkin gazetemize açıklamalarda bulunan Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Taner Balbay, “Böyle giderse daha sağlıksız ve kronik hastalıklara yatkın bir nesil yetişecek ve kronik hastalıkların düzelmesi güçleşecek” dedi.
Beslenmenin insan sağlığı için önemli bir yer tuttuğunu dile getiren Balbay, “Aile hekimleri kendilerine kayıtlı bireylerin, anne karnına düştüğü andan itibaren doğumunda, bebekliğinde, gençliğinde, yaşlılığında sağlıklı olabilmeleri için onları takip eder ve beslenmeleri konusunda bilgiler verir. Sağlıklı beslenmenin ilk kuralı yaşınıza ve aktivitenize göre uygun kalori almaktır. Erkeklerin her gün yaklaşık 2500 kalori, kadınların 2000 kalori almaları gerekir. Fazla kalori alırsanız aşırı kilolu yani obez, az kilo alırsanız ise zayıf olursunuz” dedi.
“UN VE TUZ AZ TÜKETİLMELİ”
Sağlıklı beslenmenin püf noktalarına da değinen Balbay, “Sağlıklı beslenmek için un ve tuzu az tüketmek gerekir. Bol meyve ve sebze tüketmek çok önemlidir. Haftada iki kez balık tüketmek gerekiyor. Sofralarımızda doymamış yağlar yani bitkisel yağlar olmalıdır. Sağlıklı beslenirsek fazla kilolu olmayız. Şeker, kalp hastalığı, kanser ve kemik erimesi riskleri azalır. Özellikle vitamin ve mineral bakımından bol beslenmek, enfeksiyonlara karşı koruyucu olmaktadır” dedi ve şöyle devam etti: “Bebeklerin özellikle ilk altı aydan sonra anne sütünün yanında yavaş yavaş ek gıdalara geçerek yaşamı boyunca kendisine gerekecek, bağışıklık sistemini güçlendirecek gıdalara ulaşması ve onlarla beslenmeye başlaması gerekmektedir. Et, süt, yumurta, balık, tam tahıllar, meyve ve sebzeler bebeklere olduğu kadar yetişkinlere de gerekli olan temel besinlerdir.”
“ ZOR ŞEYLER SÖYLEDİĞİMİZİ ANLAYABİLİYORUZ”
İçinde bulunduğumuz ekonomik durumda insanların sağlık beslenemediklerini dile getiren Balbay, “Şu an içinde bulunduğumuz ekonomik tabloda bırakın sağlıklı beslenmeyi, insanlar beslenmekte bile büyük sıkıntılar yaşıyor. Evine ekmeği bile çok zor alabilen insanlara, bu fiyatlarla haftada iki gün balık tüketmelisiniz, et tüketimini ihmal etmemelisiniz, tam tahıllı ekmek, bol meyve sebze yemelisiniz dediğinizde ulaşılması çok zor şeyler söylediğinizi karşınızdakinin gözlerinden anlayabiliyorsunuz. Gebeliğin başlangıcından itibaren alması gereken folik asit, D vitamini ve demir haplarını sosyal güvencesi olan hastalarımıza bile aldırmakta zorlanmaya başladık. Sosyal güvencesi olan hastalar bile devletin az miktarda gönderdiği vitamin ve demir haplarını talep eder duruma geldi” ifadelerini kullandı.
“HASTALIKLARA YAKALANMA RİSKİ ARTIYOR”
Balbay, “Gebelerde ve bebeklerde demir eksikliği yani kansızlık gittikçe yaygınlaşıyor. Bu da vücut direncinin azalmasına, enfeksiyonlara karşı direncin azalmasına yol açıyor. Üniversite de okuyan öğrencilerimiz karbonhidrat ağırlıklı beslenmek zorunda kalıyorlar ya da iki öğün beslenebiliyorlar. Bu da zihinsel gelişimlerine ve enfeksiyonlara karşı dirençlerine olumsuz etki ediyor. Kansızlık, yorgunluk, başarı seviyesinin düşmesi, şeker, tansiyon, kanser gibi kronik hastalıklara yakalanma riskini artırıyor.
Anne sütü olmayanlara gıda takviyesi olarak formül mamaları önerildiğinde bu fiyatlarla mamalara ulaşabilmenin mümkün olmadığını görüyoruz. Bu mamalara ulaşamayan anneler yoğurt ve benzerleri ile açığı kapatmaya çalışsa da bunların bile maliyetlerinin çok yüksek olduğunu söylüyorlar” şeklinde konuştu.
“KRONİK HASTALIKLARA YATKIN BİR NESİL YETİŞECEK”
Sağlıksız bir nesil yetiştiğinin altını çizen Balbay, “Et fiyatlarının bu denli yükselmesi yetişkin hastalarımızı da bir hayli zorluyor. Et yerine protein ihtiyacı için önerdiğimiz mercimek, mantar, ev yapımı yoğurt, soya, yumurta ve peynirin fiyatlarını da görünce ne önereceğimizi şaşırıyoruz. Kas ve kemik yapısının güçlenmesi, direncin artması için gerekli olan bu besinlere insanlarımızın, hastalarımızın ulaşması çok zorlaştı. Böyle giderse daha sağlıksız ve kronik hastalıklara yatkın bir nesil yetişecek ve kronik hastalıkların düzelmesi güçleşecek, devlete maliyeti de artacaktır” dedi.