Kendinizi iyi hissetmediğiniz ya da mutsuz olduğunuz anlarda belki de en sık duyduğunuz soru “Depresyonda mısın?” oluyor. Günümüz hastalıkları içerisinde değerlendirilen, endokrin, metabolik ve nörolojik hastalıklarla bağlantısı olduğunun altı çizilen depresyonun farklı çeşitleri var. Bunlardan biri de “Yaz Depresyonu”. Biz de yaz depresyonu hakkında merak ettiğimiz konuları, Başkent Üniversitesi İstanbul Hastanesi’nde Psikiyatri Uzmanı Doktor Ada Salaj ile konuştuk.
1- Öncelikle depresyonun tanımını yapabilir misiniz?
Gündelik yaşamda herkes zaman zaman kendini moralsiz, üzgün, mutsuz hatta karamsar hissedebilir. Depresyon hastalığının gündelik olağan moral bozukluğundan farkı kişinin sadece duygusal olarak üzgün, mutsuz, kederli hissetmesi değil yanı sıra düşünce olarak durumuyla ilgili ümitsizlik, çaresizlik, karamsarlık içinde olması ve kendini bu durum içinde yetersiz, değersiz olarak algılaması ve hatta intiharı çözüm olarak görmesi; davranış olarak kendini toplumdan soyutlaması, içine kapanması, giderek durgunlaşması, hiçbir şeyden zevk alamaması, isteksizlik göstermesi ve bedensel olarak uykusunun ve iştahının bozulmasıdır. Depresif hastalar basit günlük aktiviteleri bile yapmakta güçlük çekerler. İş, aile, para ve kendi sağlıkları ile aşırı biçimde zihinleri meşgul olur. Depresyon gerçek bir hastalıktır ve kişilik zayıflığı ile bağlantısı yoktur.
2- Depresyonun birçok çeşidi var. Bunlardan biri olan “Yaz Depresyonu” nasıl tanımlanıyor?
Doğru, depresyonun birçok çeşidi var. Bunlardan bir tanesi mevsimsel depresyondur. Mevsimsel depresyon her yıl sonbahar ve kış aylarında günlerin kısalmasıyla ortaya çıkan bir depresyon biçimidir. Ancak bazen ilkbahar ve yaz mevsiminde oluşan bir tipi de bulunmaktadır. Her yıl ilkbahar ve yaz aylarında başlayan ve yazın sonunda sona eren çökkünlük dönemine yaz depresyonu diyoruz.
“KADINLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR”
3- Yaz depresyonun belirtileri nelerdir?
Yaz depresyonunda olan kişi hayattan zevk almamaya başlayabilir. Kişi eskiden mutlu olduğu şeylere ilgi duymaz. Sıkıntı hali, huzursuzluk, yorgunluk, bitkinlik, enerji kaybı, motivasyon kaybı, cinsel isteksizlik, kalitesiz uyku veya uykusuzluk, aşırı hassasiyet, duygusallık, sabırsızlık, iştah kaybı, kilo verme görülebilir. Dikkat ve konsantrasyon güçlüğü yaşar. Bu durum içe kapanma, saldırganlık, yaşamı değersiz bulma ve intihar düşüncelerine kadar gidebilir Kadınlarda erkeklere göre dört kat daha sık görülür. Başlangıç yaşı 18-30 yaş arasındadır. Ailesinde veya yakın akrabalarında depresyon ya da duygudurum bozukluğu hikayesi bulunan kişilerde görülme ihtimali yüksektir.
4- Bu depresyonda nasıl bir tedavi yolu izleniyor? İyileşme oluyor mu yoksa tekrarlama yaşanıyor mu?
Öncelikle yaz depresyonu diyebilmemiz için depresyonun sadece yaz mevsiminin içinde yalnızca birkaç ay sürmesi, diğer mevsimlerde olmaması, depresyon dönemlerinin ardından depresyon olmayan dönemlerin gelmesi ve en az iki yıl arka arkaya olması gerekir.Yaz depresyonu olan hastalar antidepresan ilaçlardan çok fayda görmektedirler. Antidepresan ilaçlar beyindeki ruh halini ve enerjiyi düzenleyen serotonin ve diğer nörotransmitterlerin dengelerinin düzeltilmesine katkıda bulunmaktadırlar. Bu ilaçlar psikiyatristler tarafından yazılmalı ve izlenmelidir. Aynı zamanda kısa süreli psikoterapiler bu tip durumlarda oldukça yararlıdır. Bilişsel-davranışçı terapi insanın düşünce yapısındaki olumsuz düşünce kalıplarını ve davranış kalıplarını işlevsel olanlar ile değiştirmeye yarayan bir tedavidir.
“EKSİK TEDAVİ DEPRESYONU YİNELER”
Depresyon yineleyici bir hastalıktır. Depresyonun süreğenlik kazanmasında ve yinelemesinde en önemli nedenlerden birisi eksik tedavidir. Tedavi sırasında işbirliği yapan hastalarda tedavinin başarı oranları yüksektir.
5- Korona virüsü salgının neden olduğu yoğun kaygı ve endişe durumu yaz depresyonunun daha da şiddetli yaşanmasına neden oluyor mu?
Korona virüsü salgını (COVID-19) insanlar için stresli olabilir ama herkes stresli durumlara karşı farklı tepki gösterir. Acil bir durumun bir kişi üzerindeki duygusal etkisi, kişinin özelliklerine ve deneyimlerine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Benzer şekilde kişinin kendisinin ve içinde yaşadığı topluluğun sosyal ve ekonomik koşullarından etkilenir. Acil durumlara verilen duygusal tepki kişinin yakın çevresinde ulaşabildiği yerel kaynaklara da bağlı olabilir. Medyada veya sosyal medyada salgınla ilgili görüntüleri ve haberleri tekrar tekrar izlemek de hissedilen sıkıntının artmasına neden olabilir. Korona virüsü depresyon ve anksiyete bozukluğunun riskini artırabilir. Önceden ruh sağlığı sorunları olan kişiler, acil bir durumda tedavilerini aynı şekilde sürdürmeli ve yeni belirtilerin gelişip gelişmediğini takip etmelidir. Daha önce ruhsal sorunu olmayan kişilerin stres tepkileri art arda birkaç gün boyunca günlük etkinliklerine engel oluyorsa bir psikiyatri uzmanına başvurmaları gerekir.