Salgının gölgesinde Tıp Bayramı

14 Mart Tıp Bayramı, bu yıl da pandeminin gölgesinde kutlandı. İstanbul Tabip Odası’ndan Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, sağlıkta şiddetten ödeneklere, Covid-19’un meslek hastalığı sayılmamasından TTB’ye baskılara kadar birçok konuyu gazetemize değerlendirdi

17 Mart 2021 - 12:29

14 Mart Tıp Bayramı, aynı zamanda sağlık çalışanlarının taleplerini dillendirdiği, sorunlarını duyurduğu bir gün. Sağlık meslek örgütleri de bu çerçevede 15 Mart’ta Sağlık Bakanlığı önünde bir eylem gerçekleştirdi. Basın açıklamasına Türk Tabipleri Birliği (TTB), Ankara Tabip Odası (ATO), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Merkezi ve Ankara Şubesi, Ankara Dişhekimleri Odası, Devrimci Sağlık-İş Sendikası, Türk Hemşireler Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği ile Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği’nin yönetici ve üyeleri katıldı.

Basın açıklamasında ilk sözü alan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Sağlık Bakanlığı’ndan bugüne kadar istedikleri randevulara hiçbir olumlu dönüş alamadıklarını söyledi. Fincancı, ayrıca Sağlıkta Dönüşüm Programı ile vazgeçilmeye başlanan sağlık hizmetlerine dönük yatırımların ne kadar hayati önemde olduğunu vurguladı.

TTB, başta olmak üzere tüm sağlık örgütlerinin talepleri ise neredeyse aynı. Öncelikle söz hakkına sahip olmayı ve Bakanlık tarafından görüşlerine başvurulur örgütler olduklarının hatırlanmasını talep eden meslek örgütleri, bunun yanında Sağlıkta Şiddet Yasası’nın derhal uygulanmasını, verilmeyen ek ödeneklerin ödenmesini, ihraç edilenlerin mesleklerine geri dönmesini, Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesini talep ediyor. 

COVİD İLE ÇIKAN PROBLEMLER 

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu ile 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle, çalışanların sorunlarını ve taleplerini konuştuk. Ömeroğlu, öncelikle sağlık emekçilerine pandeminin başından beri yeterince koruyucu malzeme temin edilemediğini söyledi ve devam etti: “Özellikle aile hekimlerinde bu oran çok yüksek oldu. Yüzde 14’ü hastalandı diyebiliriz. Ailelerine virüsü bulaştırmamak için evlerine gidemediler. Çalışma saatleri çok uzadı. Herkes pandemi hastası bakmak zorunda kaldığı için özellikle cerrahi uzmanlığı alan asistanların uzmanlık eğitimleri çok aksadı. Keza tıp öğrencileri de hasta göremeden uzaktan eğitim almak zorunda kaldılar. Sağlıkçıların tamamının özlük hakları askıya alındı. İzin, istifa ve emeklilik hakları kaldırıldı. Bu kadar olumsuzluğa karşı maddi destek verilecek denmesine karşın son derece düşük ilave ücretler verildi.”

“ŞİDDET ÖNEMLİ BİR SORUN”

Ömeroğlu, Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmemesine dair de şunları söyledi: “Meslek hastalığı yasası kanunlarımızda var. Ayrı bir yasaya ihtiyaç bile yok. Ama Bakanlık pratikte bunu uygulamaya yaklaşmadı. Ölüm ile virüs arasında illiyet bağı istiyor. Yani virüsü hasta bakarken aldığınızı ispatlamanızı istiyor. Ancak son zamanlarda tavırlarını yumuşattılar ve duyumlarımıza göre ailelere müracaat etmelerini söylemeye başladılar.”

“Sağlıkta şiddet çok önemli bir sorun” diyen Ömeroğlu, “Yıllardır çıkarmadıkları bu yasayı pandeminin başlangıcında çıkardılar. Ama son derece yetersizdi. Saldırıya uğrayan sağlık emekçilerinin ifadelerinin çalıştıkları yerlerde alınabilmesi, mutlaka savcılığa iletilmesi ve cezaların az bir oranda artışıydı getirilen değişiklik. Hiçbir etkisinin olmadığını da gördük, şiddet hız kesmedi. Eğitim ve cezaların ciddi oranda artırılması çözüm olabilir.” dedi.

“TEMEL ÜCRETLER DÜŞÜK”

Ömeroğlu’na göre ödenek konusunda en büyük sıkıntı sağlık çalışanlarına performans kurallarının uygulanması. Ayrıca ek gelirler de oldukça azaltıldı. Öyle ki, Ömeroğlu bu konuya dair “Sağlık emekçileri, kamuda çalışan meslekler arasında temel ücretleri en düşük olan kesimler arasında.” dedi.

Ömeroğlu son olarak TTB’ye ve diğer meslek örgütlerine uygulanan baskıya dair ise “Neoliberal uygulamalar çalışanların haklarına sahip çıkabilecekleri meslek odalarına düşmandırlar. Sağlıkta dönüşüm denilen AKP’nin sağlık politikası, sağlık emekçileri için gerçekten çok yıkıcı bir uygulama oldu. Bunu hayata geçirmeleri ve mücadeleyi kırmak için TTB 'yi kriminalize etmeleri gerekiyordu. Kendilerine verilen görevi yapıyorlar.” diye konuştu.


ARŞİV