Teknolojik gelişmelerin her geçen gün artması, yıllardır bilim kurgu filmlerine konu olan “sanal dünya” kavramının da gelişmesine olanak sağladı. Elektronik paralardan sanal arsa satın almaya kadar bir çok yenilik yavaş yavaş hayatımızın bir parçası olmaya başladı. Peki bu teknolojik gelişmeler ve sanallaşma durumu insan psikolojisini nasıl etkiliyor? Uzman Psikolog ve Aile Danışmanı Melis Tiftikci, konuya ilişkin gazetemize açıklamalarda bulundu.
“KİMSE NASIL ETKİLENECEĞİNİ BİLMİYOR”
Teknolojik gelişmelerin ve sanallaşma durumunun insan psikolojisi üzerindeki etkilerine diğenen Tiftikci, “İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte adım adım sanal dünyanın içine girdik ve hayatımızın bir kısmını orada geçirmeye başladık. Bugün, evren ötesi olarak Türkçeleştirilen Metaverse ile birlikte yeni bir dönüm noktasında olduğumuzu söyleyebiliriz. Fiziksel olarak yerimizi değiştirmeden, dijital benliklerimiz ve avatarlarımız aracılığıyla etkileşime gireceğimiz ve istersek tüm dünyayı gezebileceğimiz sanal gerçeklik ağırlıklı bir dönemden bahsediyoruz. Öyle bir dünya ki sanal paralar ile alışveriş yapıp NFT gibi elle tutulamayan sanal ürünler satın alıyoruz” dedi ve şöyle devam etti: “Merak duygumuz ve öğrenme ihtiyacımız insanlığı bugünlere taşıdı, Metaverse ile tanışmamızı sağladı. Bu duygular bizi geliştiren işlevsel duygular ve bu sefer de yeni bir döneme vesile oluyor. Tabii bilinmezliğin birçok kişiyi kaygılandırdığını da görüyoruz ki bunun da beklenen bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Bu gelişmeler bizi olumlu yönde heyecanlandırabileceği gibi kurgulayabileceğimiz felaket senaryolarıyla kaygılanmamıza da sebep olabilir. Aslında kimse tam olarak nasıl etkilenileceğini bilmiyor, yaşayarak göreceğiz.”
Fazla teknoloji kullanımının depresyona sebebiyet verebileceğini söyleyen Tiftikci, “Metaverse ile sınırlı olmaksızın, dijital teknolojinin aşırı kullanımının somatik rahatsızlıklara, depresyona ve farklı psikiyatrik rahatsızlıklara yol açabildiğini gösteren araştırmalar mevcut. Metaverse de var olmak ise öyle bir varoluş ki, gerçek olamayacak kadar iyi bir şekilde dizayn edebiliriz. Bu durumda, burada var olma süremizi kontrol etmek için güçlü bir iradeye ihtiyaç duyabiliriz. Bu yeni dönemde dijital teknoloji kullanımının miktarı her zamanki gibi önemli olacak, bağımlı olmamak için şimdiden teknoloji ile bağımızı kontrol altına almaya başlamakta fayda var” dedi.
“BUNALIMA SÜRÜKLEYEBİLİR”
Sanal dünyada herkesin olmak istediği biri gibi gözükeceğini dile getiren Tiftikci, “Bir gerçek kimliğimiz var, bir de idealize ettiğimiz ve olmak istediğimiz kimliğimiz var. Sanal dünyada idealize ettiğimiz kimliğimizi bugüne kadar photoshoplu fotoğraflarla, paylaşımlarımızdaki seçiciliğimizle sunduk. Nerede görünmek istiyorsak oradan fotoğraflar paylaştık, sporcu bir kimlik istiyorsak spor yaparken videolar paylaştık. Metaverse ile birlikte bunları, yarattığımız avatarlarla deneyebileceğiz. Harika bir bedene sahip olup, istediğim yerde istediğimi yapabileceğim bir gerçekliğin içinde olacağım. Hiç denemeye cesaretimizin olmayacağı şeyleri deneme fırsatı vermesi avantaj olabilir; ancak gerçek kimliğimize yabancılaşmamamız, idealize ettiğimiz kimliğimizi takıntı haline getirmememiz önemli. Çünkü mevcut varoluşumuz bizi mutsuz edebilir, bunalıma sürükleyebilir” dedi.
Tiftikçi şöyle konuştu: “Sanal dünya büyürken ve bizi içine alırken gerçek ile sanalı ayırmamıza olanak sağlayacak bir dengeye ihtiyacımız olacak. Eğer ki doğru şekilde içinde varolabilirsek pek çok faydasından yararlanabiliriz; ancak dengeyi kuramazsak hem psikolojik hem de fiziksel sağlık problemleri ile karşılaşabiliriz.”
“ZAMANA İHTİYAÇ DUYACAĞIZ”
Bu sanal sosyalleşme sürecine geç dahil olanların daha çok yalnızlık çektiklerini belirten Tiftikci, sözlerine şöyle devam etti: “Sanal dünyadaki sosyalleşme bana sorarsanız gerçek dünyanın yerini alamadı çünkü ne kadar arkadaşımla konuşsam da, onu görsem de esasında o odada yalnız olduğumu içten içe biliyorum ve bu iyi hissettirmiyor. Metaverse dünyası bu buluşmaları bir adım daha ileriye götürecek ve arkadaşımla bu sefer Viyana’da bir kafede buluşup aynı masada oturuyormuşum gibi sohbet edebileceğim ve hatta belki de tokalaşıp elimde elini bile hissedebileceğim. Yine de gerçek dünyama döndüğümde orada olmadığım ve arkadaşımın yanımda olmadığı gerçekliğiyle yüzleşeceğim. Bunu fark ettiğimde bu durumu nasıl yorumlayacağım önemli. Bunu yapabilmek bana iyi de gelebilir ya da gerçekte yanımda olmadığı için melankoliyi de seçebilirim. Bu dönem, adaptasyon için zamana ihtiyaç duyacağımız bir dönem.”
“RİSKLERİ DÜŞÜNMEK ÇIKMAZA SOKABİLİR”
“Zihnimiz bizi tehlikelerden korumak üzere programlanmıştır, belirsizlik karşısında da riskleri bize hatırlatması bu işin doğasında var” diyen Tiftikci, “Bu düşünceleri fark etmemiz ve kendi kendimize bu düşüncelerin ne kadar gerçekçi olduğunu değerlendirmemiz gerekiyor. Teknolojinin ve sanal dünyanın gelişim hızı bizim kontrolümüzde değil ve kontrolümüzde olmayan bir alana odaklanarak sürekli riskleri düşünmek bizi çıkmaza sokabilir. Bir akıntıya kapılmış, kendi hayatı üzerinde hiçbir etkisi olmayan, güçsüz bireyler gibi hissedebiliriz ve gelecek bizi daha da fazla kaygılandırabilir. Bunu yapmak yerine kontrolümüzde olan kısımlara odaklanmaya davet ediyorum. Neler var bu kısımda? Öncelikle kendimden başlamalıyım. Kendi teknoloji kullanımımı kontrol altında tutmalıyım. Teknoloji bağımlısı olmak en büyük risklerden biri ve bu riski kendim için ortadan kaldırmaya çalışabilirim. Kendimle barışmayı seçmem önemli, böylece orada kurgulayacağım idealize ettiğim kimlikle gerçek kimliğim arasında uçurum olmaz ve gerçek varoluşum beni mutsuz etmez. Böylece onun cazibesine kapılıp gitmem, bir kaçış olarak ona sığınmam ve kontrollü, sağlıklı bir kullanıcı olabilirim. Gerçek dünyada da sanal dünyada da başımıza gelecek ne varsa insanlar insanlara yapıyor ve yapacak. O nedenle biz iyi insan olmaya ve iyi insanlar yetiştirmeye odaklanmalıyız. Böylece sanalda da gerçekte de kendimizi daha güvende, daha huzurlu hissedebiliriz” şeklinde konuştu.
Tiftikci son olarak şunları ekledi: “Gerçek ya da sanal dünya fark etmeksizin her iki dünyayı da var eden insanoğlu. O nedenle elimizdeki kaynakları felakete dönüştürecek olan da fırsata çevirecek olan da biziz. Önemli olan bizim iyi niyetimiz, bu yeni dünyada aktif olacak gençlerimizin ve çocuklarımızın ahlak anlayışı, iyi niyeti ve farkındalıkları.”