Dünya Bankası, küresel su kaynaklarındaki dramatik azalmayı gözler önüne seren kapsamlı bir rapor yayımladı. Dünyanın tatlı su rezervlerinin son yirmi yılda belirgin biçimde azaldığı ve bunun artık sessiz ama hızla ilerleyen bir kriz haline geldiği belirtildi. Uydu verilerine dayalı bulgular, yalnızca kuraklıkların değil, sellerin de giderek daha öngörülemez hale geldiğini gösteriyor. Ancak asıl tehlike, yeryüzündeki toplam kullanılabilir tatlı su miktarının sürekli azalması. Dünya Bankası’na göre bu eğilim, kamuoyunda yeterince bilinmeyen ancak küresel ölçekte hayatı dönüştürme potansiyeli taşıyan bir “kıtasal kuruma” krizine işaret ediyor.Raporda, tatlı su kaybının yalnızca çevresel değil, ekonomik ve toplumsal bir kriz olduğu da vurgulandı. Suyun azalması, tarımsal üretimin düşmesine, iş kayıplarına, gelirlerin azalmasına ve orman yangınlarının artmasına yol açıyor.
KÜRESEL TÜKETİM ARTIYOR
Rapor, 2000–2019 yılları arasında küresel su tüketiminin yüzde 25 arttığını, bu artışın üçte birinin hâlihazırda kuraklaşan bölgelerde gerçekleştiğini ortaya koydu. Dünya her yıl 324 milyar metreküp tatlı su kaybediyor. Bu, 280 milyon insanın yıllık ihtiyacına eşdeğer. Üstelik, bu bölgelerdeki su kullanımının önemli bir kısmı hala verimsiz. Rapora göre, yükselen talep ile azalan su arzı aynı bölgelerde kesişiyor; bu da “küresel su kırılganlığı haritasında” tehlikeli sıcak noktaların oluşmasına yol açıyor.
ÖNERİLER SIRALANDI
Dünya Bankası, kıtasal kuruma krizine karşı üç temel strateji önerdi:
Talebi yönetmek: Su kullanımını azaltmak, verimliliği artırmak ve israfı önlemek.
Arzı artırmak: Geri dönüştürülmüş, arıtılmış ve depolanmış su kaynaklarını çoğaltmak.
Adil dağıtım: Suyun sektörler ve bölgeler arasında dengeli paylaşımını sağlamak.
Rapor ayrıca, beş “kilit politika aracının” önemini vurguluyor: kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi, su tarifelerinin ve sübvansiyonların yeniden düzenlenmesi, su muhasebesi sistemlerinin geliştirilmesi, veri ve teknolojinin etkin kullanımı ve suyun ticaretteki değerinin doğru tanımlanması.