Kadıköy Belediyesi İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü ile İyilik İçimizde Derneği el ele verdi, organ bağışına dikkat çekmek için 13 Mayıs Pazartesi günü Kadıköy Belediyesi Brifing Salonu'nda “Organ Bağışının Önemi” konulu seminer düzenledi. Belediye çalışanlarının katılım gösterdiği seminerde, Acıbadem International Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. İbrahim Berber ile Acıbadem International Hastanesi Organ Nakli Merkezi Nefroloji Sorumlusu Prof. Dr. Ülkem Çakır önemli bilgiler paylaştı.
Seminer öncesi söz alan İyilik İçimizde Derneği Başkanı Gülay Özdemir, organ bağışında farkındalık yaratmak ve hastanelerde yatan çocuklara manevi destek vermek için 2014 yılının Haziran ayında yola çıktıklarını, hastanelerin yatan hasta bölümlerine kütüphaneler ve oyun alanları kurmaya başladıklarını ve okullarda organ bağışına dikkat çekmek için sunum yaptıklarını söyledi, “22 yaşındaki kızım üniversiteye gidiyor. Haftada üç gün diyalize giriyor. Diyaliz için zaman zaman sınavlarına da giremiyor. Okuldan diyalize yetişiyor. Ertesi sabah yorgun bir şekilde okula gidiyor. Kızım ayakta durabilen ve hedefleri olan çocuklardan biri. Hastalarda çoğunlukla karamsarlık oluyor. Onları sosyal hayata katabilmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.” dedi.
“KADAVRADAN DONÖR AZ”
Konuşmasına “Aramızda organ bağışı yapan var mı?” sorusunu sorarak ve herkesin organ bağışında bulunması gerektiğine dikkat çekerek başlayan Acıbadem International Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. İbrahim Berber, Türkiye'nin organ nakli konusunda teknolojik ve yetişmiş insan olarak dünyanın en ileri ülkelerinden biri olduğuna ama tek probleminin ise organ bağışı yetersizliği olduğuna işaret etti. Canlı dönor konusunda dünyada iyi bir noktada olduğumuzu belirten ama kadavradan dönor konusunda ise problemli bir ülke olduğumuzun altını çizen Prof. Dr. İbrahim Berber, “Organ nakli olan kişilerin yaşam beklentisi ve kalitesi diyaliz hastalarına göre daha yüksek. Bu yüzden organ naklini öneriyoruz. Su içerken ya da muz yerken korkan kişi var mı aramızda. Ama onlar idrara çıkamadıkları için su içmekten ve potasyum değerleri yükselir diye muz yemekten korkuyorlar.” dedi.
Tedavisi mümkün olmayan hastalıklar nedeniyle görev yapamayacak derecede hasar gören organların yerine, canlı veya ölüden alınan yeni ve sağlam organın konularak hastanın tedavi edilmesine organ nakli dendiğini ifade eden İbrahim Berber, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ülkemizde nakli yapılan organlar böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas ve ince bağırsak. Ülkemizde nakli yapılan dokular ise kalp kapağı, kornea, kemik, kemik iliği ve deri. Organ nakli canlı donör ve kadavra donörden yapılır. Organ nakli gereken hastanın eşinin veya yakın akrabalarının doku, kan grubu uyumu mevcutsa organ bağışında bulunmasını canlı donör olarak tanımlıyoruz. Yoğun bakımda tedavisi devam ederken, beyin ölümü denilen geri dönüşümsüz beyin hasarı gelişmiş hastaların organları bağışlandığı takdirde buna da kadavra donör diyoruz.”
CİNS, IRK, DİN AYRIMI YAPILMAZ
“Kişi hayatta iken, serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi amacıyla kullanılması için izin vermesine organ bağışı denir.” diyen Prof. Dr. İbrahim Berber, organ nakline ihtiyacı olan kişiler arasında cins, ırk, din, zengin ve fakir ayrımı yapılmadan nakil gerçekleştirildiğini vurguladı ve şöyle devam etti: “2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli hakkındaki kanunda; 18 yaşından büyük ve akli dengesi yerinde olan herkes organlarının tamamını veya bir bölümünü bağışlayabilir denmektedir. Organ bağışında bulunabilmek için organ bağış senedini iki tanık huzurunda doldurup imzalamak yeterlidir. Ayrıca bu belgede naklini istediğiniz organlarınızı da seçebiliyorsunuz. Organ bağış senedi imzalandıktan sonra organ bağış kartı doldurulur ve bağış yapan kişiye verilir. Organ bağışları il sağlık müdürlüğünde, resmi ve özel hastanelerde, emniyet müdürlüklerinde (ehliyet alımı sırasında), organ nakli yapan merkezlerde ve organ nakli ile ilgilenen vakıf ve dernek gibi kuruluşlarda yapılabilir.” Nakil yapılabilmesi için göz önünde bulundurulması gereken şartların doku ve kan grubu uyumu, yaş, boy, kilo ve tıbbi aciliyet durumu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Berber, sözlerine şu bilgiyi ekledi: “Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu organ naklinin caiz olduğunu açıklamıştır.”
ÇOCUKLAR BİZİ AİLE OLARAK GÖRÜYOR
Organ bağışında yaşanmış hikâyeleri paylaşan Acıbadem International Hastanesi Organ Nakli Merkezi Nefrololji Sorumlusu Prof. Dr. Ülkem Çakır, organ bağışı yeterli olmadığı için birçok hastaya yardımcı olamadıklarını dile getirdi ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Canlıdan başarılı ilk böbrek naklini 1975 yılında Prof. Dr. Mehmet Haberal yapmıştır. Nakil yapılan Bahtiyar isimli o hastamız Başkent Üniversitesi'nde çalışmaktadır. Canlı verici yüzde 92 iken kadavranın yüzde 8 olması bizi üzüyor. Karaciğerinin bir kısmını ya da böbreğinin bir tanesini verebilen cesur insanların olduğu ülkemizde yeterli bilgilendirme yapmıyoruz ki organ bağışlamaktan çekiniliyor. Merve isimli küçük bir kızıma annesi böbreğini vermişti. Vajinal doğum nasıl oluyorsa vajinal yoldan böbrek de çıkarılabiliyor. İbrahim hocam bu konuda çok iyi. Annesi bu nedenle kızımı ikinci kez doğurdum demişti. Çocuklar ile o kadar çok vakit geçiriyoruz ki büyüdüklerine şahit oluyoruz. Bizi de ikinci aileleri olarak görüyorlar.”