“Tüm ülke artık afet bölgesi oldu”

Türkiye Psikiyatri Derneği’nin hazırladığı Hatay ve Adana İlk Hafta Alan Değerlendirme Raporu’na göre depremzedelerde anksiyete, umutsuzluk, uyku sorunları, şiddetli öfke tepkilerinin olduğu anlaşılırken, enkaz arama çalışmalarının gecikmesi ve yetersizliği depremzedelerde öfkenin artmasına neden oldu

23 Şubat 2023 - 14:41

Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin ardından depremzedelerin psikolojik desteğe olan ihtiyaçları artarak devam ediyor. Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD), can kaybı ve yıkımların yaşandığı kentlerde gönüllülük esasıyla hizmet vermeye başladı. Dernek ayrıca bölgedeki eksikleri ve ihtiyaçları belirlemek için rapor hazırladı. Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, Prof. Dr. Mehmet Hamid Boztaş, Prof. Dr. Özgür Öner’in hazırladığı raporda  illere göre durum tespiti yapılarak ruh sağlığı hizmetlerinin durumu değerlendirildi.

TPD, Hatay ve Adana İlk Hafta Alan Değerlendirme Raporu’nda depremin meydana geldiği Adana ve Hatay illerine ait detaylı değerlendirmelere yer veriliyor. Özellikle Hatay’da hastanelerin ve diğer sağlık birimlerinin kullanılamaz hale geldiğinin belirtildiği raporda psikiyatri servislerinin de yetersizliğine dikkat çekildi. Deprem bölgesine giden Dr. Hande Gazey’in gözlemlerine göre gıda ve su dağıtımı yeterli ancak elektrik, ısınma, barınma hala yetersiz. Raporda yer verilen bilgilere göre depremzedelerde anksiyete, umutsuzluk, uyku sorunları, şiddetli öfke tepkilerinin olduğu anlaşılırken, enkaz arama çalışmalarının gecikmesi ve yetersizliği depremzedelerde öfkenin artmasına neden oldu.    

“ÖNLEMLER HAYATA GEÇİRİLEMEDİ”

Raporda, psikososyal müdahalenin ilk ve en önemli önleyici basamağı olan belirsizliğin giderilmesi, güvenli alan oluşturma ve kişilerin yalnız olmadıklarını hissettirecek önlemlerin henüz hayata geçirilemediği vurgulanırken, şu tespitlere  yer verildi: “Tüm ülke artık afet bölgesi olmuştur. Göç yanında yerleştirme, tedavi amaçlı gidiş ya da bölge dışında yaşayıp bölgede yakınını yitiren, yakını afetten etkilenmiş nüfusun değerlendirilmesi gerekmektedir. Ruh sağlığı hizmetleri açısından halen bölgede görev yapması istenen kadrosu bölgede olanlarla gönüllü veya görevli gelen doktorların barınacağı yer sağlanamamıştır. Özellikle Hatay-Samandağ bölgesinde psikiyatri yatağı bulunmamakta, araç yoğunluğuna bağlı trafik nedeniyle Adana bölgesine sevk ciddi sorun olmaktadır. Gönüllü gelenler hekim ya da hemşire ancak gönüllü gelen yardımcı sağlık personeli yok ya da çok az bulunmaktadır. Kurulacak çadır ya da konteyner kentler ile ilgili halk arasında bilgi bulunmamakta, sosyal yaşamın belirsizliği, destek sistemleri konusunda bilgi verilmemesi insanlarda örselenmelere yol açmaktadır. Bölgede gönüllü gelen psikiyatristler olmakla birlikte doğrudan gönüllü gelen çocuk psikiyatristi oldukça azdır. Bu alan organizasyonunun saha ihtiyacına göre ivedilikle yapılması gerekmektedir.”

“ADANA ÜS OLMALI”

Adana’nın insan gücü ve halen hizmet verebilir kapasitede olduğu hatırlatılarak “Başta tam kapasite çalışabilecek şehir hastanesi, diğer hastaneleri ve sağlık merkezleri ile ve ilde örgütlü tabip odası ve diğer meslek örgütleri açısından bu bölge için stratejik bir üs olarak düşünülmesi gerekmektedir.” denildi. Raporda ayrıca şu öneriler sıralandı:

-Yaralı, bedensel zorluğu ya da ağır bedensel hastalığı olan hastaların üniversite ya da şehir hastanesi kapalı psikiyatri servisine, diğer hastaların ise Adana Ruh Sağlığı Hastanesi’ne sevk edilmesi gerekmektedir. Travma afet kayıt sistemi hızla devreye sokulmalıdır.

- Acilen bölgedeki hekimler ve görev yapacaklar için güvenli yer temini yapılmalıdır. Bölgede görev yapacak başta Sağlık Bakanlığı yöneticileri olmak üzere idari işlerde görev alanların tüm ekiplerine ziyaret yapmaları, ekiplerle yakınlık kurmaları, isim isim tanımaları ve iletişimde bulunmaları ve desteklemeleri sürdürülebilir ve sağlık ekiplerinin dayanıklılığı açısından son derece önemlidir. İdari konumdakilerin eğitim ve haftalık duygusal ve bilişsel iletişim zorluklarını gözetecek merkezi destek birimleri oluşturulmalıdır

- Bölge halen şiddetli deprem riski altındadır ve artçılar olmaktadır. Binaların girilebilir olması değil yeni bir şiddetli depreme dayanıklı olması gerekmektedir. İş yeri ve can güvenliği açısından üniversite ve TMMOB gibi uzman ve bağımsız kuruluşlarca yüksek teknoloji kullanılarak hastanelerin yapı güvenliği kontrol edilmeli ve bu durum ivedilikle ve şeffaf olarak personel ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

“YENİ ATAMALAR YAPILMALI”

- Kısa bir süre sonra ruh sağlığı hizmet talebinde artış olacaktır. Bölge hastanelerinde ve sahada görev alınmasını cazip hale getirmek amacı ile mevcut uzman hekim atama kadrolarında zorunlu görev gün sayısı azaltılarak gönüllü talep oluşturulması ve yeni atamaların yapılması elzemdir. Bu bölge için zorunlu gün sayısının azaltılması mutlaka yapılmalıdır. Benzer öneri Van Depremi sonrasında da önerilmiş ancak gerçekleşmemiş, zorunlu hizmetle gelen hekimlerin işlevselliğini belirgin etkilemiştir. İlk kura döneminden itibaren Sağlık Bakanlığı’nca mecburi hizmet gün sayısı azaltılarak afet bölgesinin tercih haline getirilmesi yeni uzmanların hem sayıca hem de motivasyon açısından daha etkili görev yapmalarını sağlayacaktı

-Bu sistemde en fazla zarar göreceklerden biri halen tedavisi süren kronik psikiyatrik hastalardır. Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri (TRSM) kayıt sistemlerinden hastalara ya da yakınlarına ulaşılarak tedaviye erişimlerinin sağlanması acil bir gerekliliktir. Tüm TRSM hastalarının göç durumu, yakın kaybı, yaralanma, tedaviye ulaşım bilgilerinin edinilmesi afetin etkisini anlamak açısından da önemlidir. Bu konuda İskenderun TRSM önerimiz üzerine çalışma yapacaktır. Saha ihtiyaçlarına göre bölgede görevli meslektaşlarımızla özellikle hizmeti yönetecek devlet kurumlarının sık sık deneyim ve bu afetin büyüklüğüne özgü yapılacakların belirlenmesi için bilgi paylaşım ağları kurulması, yapılanmanın merkezden ziyade saha yönelimli düşünülmesi gerekmektedir.


ARŞİV