Mutlu ve huzurlu bir yaşam için organlarımızın sağlıklı olması gerekiyor. O yüzden her organımız bizim için çok değerli. Biz de Gazete Kadıköy olarak okuyucularımızı organlar hakkında bilgilendirmeye ve aydınlatmaya devam ediyoruz. Kadıköy Belediyesi Rana Beşe Sağlık Polikliniği’nde Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Güner Sönmez’i sayfamıza konuk ederek, tiroid hakkında önemli bilgiler edindik.
Tiroid, boyunda orta hatta ademcik elması dediğimiz çıkıntının hemen altında, yaklaşık 24 ile 25 gr ağırlığında kelebek şeklinde bir bezdir. Ufacık bir organ olmasına rağmen metabolizmada ve gelişmede rol oynayan hormonları salgıladığı için önemi boyutundan büyüktür. O yüzden bazı araştırmacılar tirod bezini vücut açısından bir orkestra şefine benzetirler.
Tiroid, iki tane önemli hormon salgılar. Bunlar T3 ve T4 hormonlarıdır. T4 ve T3 hormonları metabolizmayı düzenler ve metabolizmanın hızını kontrol eder. Eğer hormon çok salgılanırsa metabolizma hızlanır. Bu duruma hipertiroidi denir. Hipertiroidi durumunda terleme, sinirlilik, saç dökülmesi, çarpıntı, uykusuzluk ve ishal gibi şikayetler oluşur. Eğer tiroid hormonu çok az salgılanırsa bu duruma hipotiroidi denir. Hipotiroidi oluşunca metabolizma yavaşlar ve kalp hızı azalır. Ayrıca ses kısıklığı, kabızlık, depresyon, devamlı uyku hali gibi belirtiler oluşur. O yüzden tiroid hormonlarının sadece bedenimiz değil ruhsal durumumuz üzerinde de önemli etkileri vardır.
Diğer hastalıklar arasında Guatr, Tiroid Nodülleri ve Tiroiditi yer alır. Guatr, tiroid bezinin büyümesine verilen isimdir. Eğer aşırı hormon salınımıyla beraberse zehirli guatr adı verilir. Tiroid nodülleri, tiroid bezi içindeki anormal doku büyümesine verilen isimdir. İçi sıvı doluysa kistik nodül; içi katı yapıdaysa solid nodül adı verilir. Tiroidit ise tiroid bezi iltihabıdır. Bu hastalığın birkaç tipi bulunmaktadır. Bağışıklık sistemiyle ilgili olan tiroidit hastalığında belirti olmayabilir. Üst solunum yolu enfeksiyonu gibi bir hastalıktan sonra gelişen subakut tiroidit ise ağrılıdır.
Ailesinde tiroid ve şeker hastalığı olanlarda, yeterli iyot almayanlarda, kanser nedeniyle boyun bölgesine ışın tedavisi alanlarda, bazı ilaç kullanımlarında (lityum, interferon gibi) ve 60 yaşın üstündeki insanlarda risk artar. Hamilelerde ise tiroid hastalığı riski diğer kadınlara göre fazladır.
Tiroid bezinde bir büyüme varsa boyunda orta hatta şişlik oluşur. Bu durum bazen hastanın kendisi tarafından fark edilmez. Ama çevresi tarafından fark edilir. Tiroidde bir iltihap varsa yani hasta tiroidit olduysa yutkunurken ve temas edildiğinde o bölgede şiddetli ağrı oluşur. Bu ağrı zaman zaman kulağa ve çeneye vurabilir. Eğer tiroid hızlı çalışıyorsa huzursuzluk, sinir, çarpıntı, saç dökülmesi; az çalışıyorsa da kabızlık, depresyon, ses kısıklığı gibi şikâyetler oluşur. Tiroid nodülleri de dışarıdan şişlik şeklinde görülür.
Nodüllerin belirtileri büyüklüğüne ve nodülün yapısına bağlıdır. Küçük nodüller çoğunlukla belirti vermez. Nodülün boyutu arttıkça oluşturduğu belirtiler de artar. Hastalar en sık şişlik, boğazda baskı ve takılma hissi, yutkunma güçlüğü, horlama, boğazda rahatsızlık hissi gibi problemlerden yakınırlar. Bazı nodüller aşırı hormon salınımına neden olarak çarpıntı, kilo kaybı, terleme ve saç dökülmesi gibi hipertiroidi bulguları verir.
Tiroid nodülleri yaklaşık yüzde 5 ile 10 oranında kötü huyludur. Bu tiroid nodüllerinin niçin önemli olduğunun cevabıdır. Ultrasonda değerlendirdiğimiz nodülde şüpheli bulgular varsa ultrasonografi kılavuzluğunda nodülün içine ince bir iğne ile girilerek örnek alınır ve patolojiye gönderilir. Bu işleme ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) adı verilir. İşlemi ultrasonografi eşliğinde gerçekleştirmek hem daha güvenlidir hem de yüksek kuşku taşıyan nodül bölgelerine erişim kolaylığı sağlar. İşlem yaklaşık 5 ile10 dakika sürer ve ciddi ağrıya neden olmaz.
Nodüller hem hastalarda sürekli takip edilme gerekliliği hem de kötü huylu nodüle evrilebilme ihtimali nedeniyle ciddi tedirginlik oluşturur. Ayrıca yutma güçlüğü, boğazda takılma hissi, ses kısıklığı, sesde çatallanma ve horlama gibi şikayetlere neden olabilir. Bir nodül bu tarz şikayetler yapıyor veya dışarıdan belli olacak şekildeyse tedavi edilmelidir. Ameliyatsız da tedavi edilebilir. Radyofrekans ablasyon tedavisi (RFA) dediğimiz yöntemle bu mümkün. İşlem lokal anestezi altında ultrason eşliğinde yapılır. Nodülün boyutuna göre işlem süresi ortalama 15 ile 30 dakikadır. Tedavi sonrası hasta aynı gün rutin işine dönebilir. İşlemden 1 ay sonra nodül küçülmeye başlar ve 1 yıl içinde yüzde 62 ile 88 oranında küçülür. Bu işlem sonrasında boyunda iz kalmaması, genel anestezi gerektirmemesi ve ağrısız olması önemli bir avantajdır.