“Kendimi çok yorgun hissediyorum”, “Sürekli hapşırmayı başladım” gibi cümleleri sıkça duyarız. Kurulan bu cümlelerin devamında “Şu vitamini almalıyım” cümlesi gelir. Peki vitaminler ve mineraller ne zaman alınmalı? Neden kullanılmalı? gibi kafamızda çok sayıda soru oluşur. Bu soruların cevabını Tıbbi Farmakoloji Uzmanı Doç. Dr. Zeynep Güneş Özünal’dan aldık.
Latince yaşam anlamına gelen “vita” dan kelime kökenini alan vitaminlerin sağlıklı bir yaşam için oldukça önemli olduğunu söyleyen Özünal, “A, B, C, D, E, K vitaminleri var. Bir de çinko, kalsiyum, magnezyum, demir gibi mineraller. Bu vitaminler ve mineraller çocukluk, erişkinlik, ileri yaş gibi dönemlerinde sağlıklı beslenmenin önemli bir parçasıdır.” dedi.
“BEBEKLİK VE GEBELİK DE ÖNEMLİ”
“Vitaminler ile mineraller, kimi zaman eksik kaldığında kimi zamanda vücudun ihtiyacının arttığı durumlarda kullanılması gerekir.” diyen Doç. Dr. Zeynep Güneş Özünal, şöyle devam etti: “Bu vitaminler ve mineraller kan düzeyine bakılarak verilir. Ama kana bakılmadan kullanılması gereken durumlar da oluyor. Örneğin erken çocukluk dönemi ile bebeklik döneminde yaşamın ilk gününden itibaren D vitaminin verilmesi gibi. Gebelik döneminde bebeğin bazı gelişim anomalilerini engellemek için kullanılan folik asit gibi. Klinik olarak kanıtlanmış Sağlık Bakanlığı tarafından önerilen, geri ödeme kurumu tarafından desteklenen vitamin kullanımlarına örnektir. Demir de bebeklik ve gebelik döneminde önemlidir, eksikliğini engellemek için kullanılmalıdır. Bazı kronik hastalıklar ve bağırsak ameliyatları vitamin ve minerallerin besinlerden emilimini etkiler. Bu tür durumlarda da doktor kontrolünde eksikliğin önlenmesi için vitamin kullanımı önerilmektedir.”
“GEREKSİZ YÜK OLUŞUR”
Yağda çözünen vitaminlerin (A, D, E, K) vücutta birikerek zehirlenmeye neden olabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Özünal, bilgilendirmeyi şöyle sürdürdü: “Günlük önerilen alım miktarının üzerine geçilmemesi gerekir. Vitaminler bulantı, kusma, döküntü hatta karaciğer fonksiyon bozukluğu bile yapabilir. İlaçlar gibi vitaminlerde vücuda alınmak ve atılmak için aynı yolları kullanır. Vitamin eksikliği ile ilgili bir bulgumuz yoksa gereksiz yük oluşturmakta. Doktor kontrolünde alınması gerekir. Tam bir muayene ile başka hastalıklar açısından değerlendirilmesi hastalıkların tanı ve tedavisinin gecikmemesini sağlar.”
Bir vitamin veya mineral kullanımına karar verirken etkili olduğuna dair kanıtlara ve güvenli olduğuna dair verilere dayanarak karar verildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Zeynep Güneş Özünal, etkisi belirsiz, uzun dönemde zararlı olma olasılığı olan besin destekleri kullanmanın sağlık açısından da riskli olduğunun altını çizdi.
C vitamininin yaygın olarak soğuk algınlığını önlemede kullanıldığını belirten Doç. Dr. Zeynep Güneş Özünal, “C vitaminin ilk klinik araştırmadan itibaren yan etkileri rapor edilmemiştir. Semptomların başlangıcından sonra başlayarak tedavi edici olarak uygulanan yüksek doz C vitamini denemeleri, soğuk algınlığı semptomlarının süresi veya şiddeti üzerinde tutarlı bir etki göstermemiştir. Bununla birlikte, hastalığı önleyici C vitamini halk arasında kullanılmasına rağmen, ne kadar etkili ve güvenli olduğuna dair yeterince çalışma da yok.
“DİNLENMEK VE SIVI ALIMI ÖNEMLİ”
Yetişkinlerle yapılan büyük bir çalışmada, semptomların başlangıcında 8 g dozdan fayda sağlandığı ve beş günlük takviyenin kullanıldığı iki tedavi edici çalışmada fayda sağlandığı bildirilmiştir. Tedavi edici C vitamininin, yani semptomların başlangıcından hemen sonra uygulanmasının olası rolünü belirlemek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. 8 gr birçok C vitamini formu için oldukça yüksek bir dozdur. Önemli miktarda C vitamini böbrek taşı riskini artırabilir, ürik asit ve oksalatı artırabilir. C vitamininden zengin beslenmek ile dinlenmek daha etkili ve güvenli. Yeterince sıvı alımı da oldukça önemli.” ifadelerini kullandı.