“Yediğimiz bize zehir değil, iyilik olsun”

Kanser Haftası nedeniyle düzenlenen seminerlerde meme kanseri, sağlıklı beslenme, kanserin nedenleri ve kanserden korunma yolları hakkında aydınlatıcı bilgiler paylaşıldı

04 Nisan 2019 - 12:14

Kadıköy Belediyesi, 1 ile 7 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen Kanser Haftası nedeniyle bir dizi seminer düzenledi. Prof. Dr. Korkmaz Altuğ ve Radyoloji Uzmanı Doktor Hikmet Karagüllü’nün konuşmacı olduğu ilk seminer, 1 Nisan Pazartesi günü Kadıköy Belediyesi Alzheimer Merkezi’nde gerçekleşti.

Kanserde teşhis ile tedavide büyük ilerleme kaydedildiğini dile getiren Prof. Dr. Korkmaz Altuğ, “Bir yanda ilerleme varken diğer tarafta ise yediğimiz içtiğimiz her şey birbirine karışmış durumda. Örneğin süt bize gelene kadar birçok işlemden geçiyor ve sütte katkı maddeleri var. Daha pek çok etken kanserin devam etmesine neden oluyor.” dedi.  Meme kanseri, riskleri ve nedenleri hakkında aydınlatıcı bilgiler veren Doktor Hikmet Karagüllü ise meme kanserinin teşhisinde mamografinin öneminin de altını çizdi.

MAMOGRAFİ YAKALIYOR

Meme kanserinin süt bezleri ve süt kanallarını döşeyen hücrelerin anormal çoğalması ile oluşan tümoral oluşum olduğunu söyleyen Radyoloji Uzmanı Doktor Hikmet Karagüllü, “Meme kanserini her yaşta görüyoruz. Ama en çok 50 yaşın üzerinde görüyoruz. Her gün yaptığım muayenelerde meme kanserini yakalıyorum. Yaş ne kadar ileri olursa yakalanma riski o kadar fazla. 60’lı ile 70’li yaşlardaki babaanne ve anneannelerde de meme kanseri görülüyor.  O yüzden hastalarımıza şunu söylüyorum: “Annenizin, babaannenizin ve anneannenizin memesini muayene edin” diyorum. Çünkü merkezimizde 15 gün önce üç tane vaka ile karşılaştık. Üçünün de koltuk altına yayılmıştı.” dedi.  “Dünyada kadınları en çok öldüren meme kanseridir.  Her yedi sekiz kadından biri meme kanserine yakalanıyor. Bu çok ciddi bir göstergedir.” diyen Doktor Hikmet Karagüllü, konuşmasına şöyle devam etti; “Meme kanseri nerdeyse grip ile yarışıyor. Dünya Sağlık Örgütü ‘Meme kanserini erken yakaladığımızda tedavisini yapabiliriz.’ diyor. Bu noktadan hareketle Dünya Sağlık Örgütü, Amerikan Radyololji Derneği ile Türk Radyololji Derneği 40 ile 70 yaş aralığında her yıl mamografi öneriyor. 70’den sonra da kişinin sağlığı yerindeyse yine de mamografi çektirmeye devam etmesi gerekiyor. Neden mamografi öneriliyor? Çünkü her üç meme kanserinin iki tanesi sadece mamografide yakalanıyor.”

GENETİK FAKTÖR ÖNEMLİ

Radyololji Uzmanı Karagüllü, ailede meme kanserinin olmasının kansere yakalanma riskini artırdığını ve kanserde birinci riskin kadın olmak olduğunu söyledi, diğer riskleri de şöyle sıraladı; “Yaşlandıkça meme kanserine bir adım daha yaklaşılıyor. Annede, teyzede, anneannede, teyze kızında, kız kardeşte varsa sizde olma riski artıyor. Anne 36 yaşında meme kanseri olduysa kızının 40 yaşına gelmesini beklemiyoruz. Kızına 26 yaşında mamografiye başlıyoruz.  Meme ultrasonu ile MR’ı da içine katıyoruz.” diyor

Meme kanserinin birçok belirtisi olduğuna dikkat çeken Doktor Hikmet Karagüllü, meme başında çekinti, düzleşme, kabuk bağlaması, şekil bozukluğu, meme başında akıntı (özellikle kahverengi –kanlı akıntı), memede asimetri ve büyüme gibi belirtilerin olduğuna vurgu yapıp, diğer belirtileri de şöyle sıraladı; “Ciltte yara, kızarıklık, morarma, kalınlaşma, çökme, portakal kabuğu görünümü, ödem, şişlik, koltuk altında ele gelen ağrılı ya da ağrısız kitle.”

EN İYİ MERKEZLERDEN BİRİ

Kadıköy Belediyesi Mamografi ve Kadın Sağlığı Merkezi’nin en iyi merkezlerden biri olduğunu belirten Doktor Karagüllü, konuşmasına şu bilgileri ekledi; “Her gün 50’ye yakın kişiye bakıyoruz. Çektiğimiz mamografiyi dijital ortamda saklıyoruz. Siz on yıl sonra da gelseniz bütün filmlerinizi görüyoruz. Raporlanırınız hem dosyada hem de bilgisayar ortamında arşivleniyor.  Bize gelen hastalar bu nedenle şanslılar.”

Doktor Hikmet Karagüllü’nün verdiği bilgilerin ardından Kadıköy Belediyesi Mamografi ve Kadın Sağlığı Merkezi’nde 2 yıl önce meme kanseri teşhisi konan Birsen Yalçın söz aldı. Yalçın, “Kadıköy Belediyesi Mamografi Merkezi’nde alanında deneyimli doktorlar tarafından iki yıl önce meme kanseri teşhisi kondu. Merkez ve doktorlar çok iyi. Onlara bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. Zor bir süreçti. Ailem bana çok destek oldu. Şu an 43 yaşındayım ve kanseri yendim. Ama kontrollerim devam ediyor. Mamografi ve ultrason çekimini Kadıköy Belediyesi’nin Mamografi Merkezi’nde çektirmeye devam ediyorum.” diye konuştu.

Düzenli ve dengeli beslenme önemli

Kanser Haftası nedeniyle düzenlenen seminerlerin ikincisi Kadıköy Belediyesi Rana Beşe Sağlık Polikliniği’nde Diyetisyen Figen Fişekçi Üvez ile Medicalpark Göztepe Hastanesi’nde Genel Cerrahi Uzmanı Doktor Şerafettin Özer’in katılımı ile 2 Nisan Salı günü Kadıköy Belediyesi Alzheimer Merkezi’nde yapıldı.

Sağlığın tanımını “kişinin bedenen, ruhen ve zihnen tam bir iyilik hali içinde olması” olarak yapan Diyetisyen Figen Fişek Üvez, sağlıklı yaşam ve iyi bir bağışıklık sistemi ve kanserden korunmak için neler yapılması gerektiği hakkında katılımcılara yol gösterici bilgiler verdi.

Bağışıklık sisteminin bir canlıyı hastalıklara karşı koruyan, zararlı maddeleri ayırt ederek bu maddeleri ortadan kaldıran süreçlerin bütünü olduğunu söyleyen Diyetisyen Figen Fişekçi Üvez, “Bu sistem vücutta belli aralıklarla ortaya çıkan anormal hücre ve molekülleri saptayarak kansere karşı da korur. Özellikle bağışıklık sisteminin temelleri bebeklik döneminde anne sütü kullanımı ile başlar. Anne sütünün içinde bağışıklık sistemini destekleyen birçok madde bulunur. Daha sonraki yıllarda sağlıklı beslenme kuralları ve egzersiz ile bağışıklık sisteminin güçlenmesi sağlanmalıdır. Sağlıklı beslenme,  süt ve süt ürünleri, sebze ve meyveler, tahıllar, et, tavuk, balık, yumurta ve kuru baklagiller olarak sıralanabilecek,  tüm besin gruplarını barındıran düzenli ve dengeli bir programla olur.  Bunun yanı sıra vücudumuzun olmazsa olmazı su tüketimi, uyku ve egzersiz düzenli bir şekilde olmalıdır. Ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar ve tam tahıllar da beslenmede bulunmalıdır.”  diye konuştu.

KANSERDEN KORUNMAK İÇİN…

Portakal, mandalina ve limonun meme tümörlerine karşı koruyucu olduğuna dikkat çeken Diyetisyen Üvez, kanserin nedenleri arasında ailesel yatkınlığın, sigaranın, alkolün, obezitenin de yer aldığını söyledi, “Balık ve eti yüksek ısıda pişirmemeliyiz. İşlenmiş gıdalardan uzak durmalıyız. Sosis ve salam gibi ürünlerin (kolon) bağırsak kanserine neden olduğunu gösteren kanıtlar var.” dedi. Üvez, kanserden korunmak için yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı: “Kilonuzu kontrol edin, sebze ve meyvenin de içinde olduğu dengeli beslenin, hareket edin, haftada iki defa balık tüketin, tuz tüketimini sınırlayın, faydalı baharatları yeterli miktarda tüketin, yeterli uyku düzenine dikkat edin, bol su için, işlenmiş paketli ürünlerden uzak durun, probiyotiklere ve prebiyotiklere beslenmede yer verin, stresle başa çıkmanın yollarını keşfedin, rutin kontrollerinizi yaptırın.”

“İLACIN FAZLASI ZEHİRDİR”

Genel Cerrahi Uzmanı Doktor Şerafettin Özer ise her şeyin azının yarar, çoğunun ise zarar olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasına şöyle devam etti; “İnsan vücudu mükemmel bir yapıdır. Yeter ki biz zarar vermeyelim. Ama zaman içinde bu yapıyı bozuyoruz. Yanlış beslenme kanserlerin nedenleri arasındadır. Her şeyi kararında alalım ve yiyelim. Örneğin ilaçlar yeteri miktarda alındığında şifadır ama çok fazla alınırsa zehir olur. Ağzımızdan giren zehir olmasın, bize iyilik olsun. Vücudun yağa da proteine de ihtiyacı var. Fakat bunlarda da denge olmalıdır. Çoğu gıdada vücudun ihtiyacı olan tuz var. Ama biz ne yapıyoruz daha fazla tuz ekliyoruz ve içerdeki dengeyi bozuyoruz.”

BAĞIRSAKLARIMIZI KORUYALIM

“Bağırsaklardaki faydalı bakteriler yüz trilyondan fazla. Bizi canlı yapan kısım bunlar. En fazla hormon salımı yapan organ bağırsaklardır.” diyen Doktor Şerafettin Özer, “Beynin çalışması da bağırsağa bağlı. Depresyonla bağırsağın bağlantılı olduğuna dair çok çalışma var. O yüzden bağırsaklarımızdaki yararlı bakteriler çok önemli. Onları korumalıyız. Bilinçsiz ilaç özellikle antibiyotik kullanarak onlara zarar vermeyelim. Yediğimize ve içtiğimize dikkat edelim. Bol su içelim, hareket edelim ve uyku düzenimiz olsun. Kanserde ailesel yatkınlık çok önemli. Bu nedenle ailesinde kanser öyküsü olanların kontrollerini yaptırmaları çok önemlidir. Çünkü erken teşhis hayat kurtarır.” diye konuştu.


ARŞİV