“Yerli aşının verileri açıklanmalı” 

Covid-19’un Omicron varyantı Türkiye’de de hızla yayılıyor. TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ile hem yeni varyantı, yapılması gerekenleri hem de uygulanmaya başlanan yerli aşıyı konuştuk

30 Aralık 2021 - 14:17

Omicron varyantı tüm dünyada hakim Covid-19 varyantı olmak üzere. İlk bulgular ise bu varyantın daha hızlı yayıldığı ancak hastalığın ağır geçmediği üzerine. Omicron ile ilgili birçok tartışma hala devam ederken kökeni hakkında kesin olan şey, varyantın Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) ilk olarak Güney Afrika tarafından 24 Kasım tarihinde bildirilmiş olduğu.

Omicron varyantında yüksek ateş ve öksürük daha az oranda seyrederken en belirgin semptomlar şunlar: Burun akıntısı, baş ağrısı, yorgunluk, hapşırma, boğaz ağrısı, eklem ağrıları ve terleme. Leicester Üniversitesi’nden Dr. Julian Tang başta olmak üzere bazı bilim insanları bu varyantla birlikte Covid-19’un grip gibi hareket etmeye başlayabileceği görüşünde. 

Türkiye’de ise Sağlık Bakanı Fahrettin Koca şu açıklamayı yapmıştı: “Ülkemizde vaka sayılarında artış öngörülmektedir. Hastaneye yatışlarda ise etkisi yayılma hızı kadar yüksek olmadığı görülmektedir. Dikkatli olmalı, hatırlatma dozu aşınızı yaptırmalısınız.” 

Bakan Koca, yaptığı başka bir açıklamada Omicron varyantının ülkemizdeki tüm Covid-19 teşhislerine oranının yüzde 10’u geçtiğini duyurmuştu. 

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Omicron varyantına ait ortaya çıkan bilgilere dair şunları söylüyor: “Sınırlı veri olsa da hastaneye yatış ve ölüm sayılarında diğer varyantlara, özellikle Delta’ya göre oranın daha düşük olduğu belirtiliyor. Ancak aşılama eksik olduğunda bu rakamların da arttığı ve yeni varyantların ortaya çıkmasına olanak sağlayacağı unutulmamalı. Aşılamada dünyada gözlenen eşitsizliğin bu süreçte etkisi büyük.”

ÖNCE TESPİT, SONRA ÖNLEM 

“Öncelikle dizin analizlerinin artırılmasına gereksinim var” diyen Fincancı, önce durum tespiti yapılıp daha sonra önlemlerin kararlaştırılabileceğini söylüyor: “Dizin analizi çalışmasını yapacak laboratuvar sayısının artırılması, yaygınlaştırılması ile elde edilecek veriler, alınması gereken önlemler konusunda da yol gösterici olacaktır. Omicron’un daha hızlı yayıldığını dünya örneklerinden biliyoruz. Bulaşmayı önleyecek adımlar özellikle başından beri tanımlanan maske ve mesafenin önemine işaret ediyor. Hava yoluyla bulaşmanın ortaya çıkması ile birlikte havalandırma da koruyucu önlemler arasında önem kazandı. Kapalı ortamların havalandırması, bu ortamlarda bulunan insan sayısının mesafeyi koruyacak biçimde azaltılması, dönüşümlü çalışma ve toplu taşıma sıklığı artırılarak yolcu sayısının azaltılması yanı sıra kapalı ortamlarda koruyuculuğu daha yüksek N95, FFP2 veya FFP3 maskelerin kullanılması önemli ancak unutulmamalı ki elimizde önemli bir araç olarak aşılarımız var. Aşılama hızının artırılması gerekiyor.”

Hızlı aşılamanın yanı sıra hatırlatıcı dozların uygulanması yeni varyantları engellemese de hastane yatış ve ölümlerini dramatik biçimde azaltıyor. 

YERLİ AŞI MUAMMASI

Ülkemizdeki bir diğer tartışma ise yerli aşıyla ilgili. Geçen hafta yerli aşı Turkovac’ın acil kullanım onayını aldığını ve sevkiyatların başladığını Sağlık Bakanı Fahrettin Koca duyurmuştu. 30 Aralık’tan itibaren de yerli aşı Turkovac, şehir hastanelerine dağıtıldı ve hatırlatma dozu olarak uygulanmaya başlandı. İlk aşıyı da bakan Fahrettin Koca oldu.

Sağlık Bakanı Koca da Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısının ardından Ankara Şehir Hastanesi'nde hatırlatma dozu olarak Turkovac aşısı yaptırdı. Koca, aşıyı olduktan sonra yaptığı açıklamada, “Özellikle bugün önemli bir gün. Yerli üretimle ilgili acil kullanım onayının sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte müjdesi verilmişti. Yerli aşımız Turkovac'ı salgın sebebiyle hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza adıyoruz.” dedi. Fakat bilim insanları, Faz-3 sonuçlarına ve aşının etkinliğine dair hiçbir bilimsel çalışmanın paylaşılmaması konusunda eleştirilerini sunuyor. 

Fincancı da aynı fikirde: “Turkovac aşısının geliştirilme sürecinde görev alan bilim insanlarına ve yerli aşı üretme iradesine teşekkür ediyoruz ancak Turkovac aşısının bilimsel bilgi ve verileri yeterli düzeyde paylaşılmadığını, Faz-3 çalışmalarına dair herhangi bir makalenin  bilimsel dergilerde yayımlanmadığını belirtmek isterim. Sağlık Bakanlığı’nın yönetiminde olduğu TÜSEB tarafından desteklenen Turkovac araştırmasının acil kullanım onayını da kendisine bağlı, bilimsel özgürlüğü ve yönetsel özerkliği olmayan Türkiye Tıbbi Cihaz ve İlaç Kurumu tarafından verildiğini açıklaması, bilimsel çekincelere yol açacak nitelikte. Bilimsel çalışma sonuçları yayımlanmayan ve bilimsel ortamlarda tartışılmamış bir aşının güvenli ve etkili sayıldığına dair bakanlık açıklamaları, ne yazık ki var olan aşı tereddüdünü daha da artıracaktır.”

“VERİLER AÇIKLANMALI”

“Türkiye’de aşı geliştirilmesi, üretilmesi, etkinliklerinin evrensel standartlarda olmasının kaçınılmaz zorunluluğu açık” diyen Fincancı, şöyle devam etti: “Türk Toraks Derneği, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği ile Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nin ‘Henüz Faz-3 aşaması sürmekte olan bir aşının hatırlatma dozu çalışması verilerine veya Faz-3 çalışmasının küçük ölçekli bir erken aşama verisine dayalı olarak acil kullanım onayı alması durumunda bu onay bilimsel olarak tartışmalı olacaktır’ görüşü de dikkate alınarak Sağlık Bakanlığı’ndan aşıya dair veri ve bilgileri meslek örgütümüz, ilgili uzmanlık dernekleri ve kamuoyu ile paylaşılmasını istedik.”

TTB’nin talep ettiği bilgiler şunlar: 

  • Turkovac aşısının Faz-1, Faz-2 ve Faz-3 çalışma sonuçları,

  • Bu aşının üretim tesislerinde İyi İmalat Uygulamaları (İİU-GMP) ve biyogüvenlik seviyesi (BSL 3) koşullarına dair veriler,

  • Üretim kapasitesine ait veriler,

  • Üretici ve tedarikçi firmalara ait bilgiler,

  • Doz başı olası maliyet

Bir diğer eleştiri de aşıyı üreten firma, Dollvet Biyoteknoloji şirketinin sahibinin AKP milletvekili aday adayı olması, kurucuları arasında FETÖ’den hapis yatmış isimlerin olmasıydı. CHP Millletvekili Murat Emir, bu konuda soru önergesi vererek, yerli aşı üretiminde AKP’li isimlerin, şirketin kollandığını söylemişti. 

“BİZİ İZLEDİKLERİNİ ANLIYORUZ”

TTB’nin pandemiye yönelik talep ve çağrılarının bakanlık tarafından görmezden gelindiğine ilişkin eleştirilere değinen Fincancı, “Görmezden geliyormuş gibi yapılıyor, ancak atılan pek çok adıma baktığımızda, izlediklerini anlıyoruz. Biraz geriden de gelse Hidroksiklorokin ve Favipiravir ilaçlarının kullanımının durdurulması TTB’nin bu konuda yaptığı uyarıların ardından oldu. Geçen yıl vaka sayılarının açıklanmasına dair taleplerin ardından bir gecede 1 milyonu aşkın vakanın tabloda yer alması, fazladan ölümler ile ilgili raporlarımız sonrası ölümlerin bildirilenin üç katı olduğu itirafı, aşıların gebeler için güvenli ve mutlaka gerekli olduğuna dair açıklamanın ardından benzer bir açıklamanın yapılması izlediklerinin göstergesi olarak değerlendirilebilir” diyor.

“HATIRLATMA DOZLARIYLA YAŞAMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Son olarak Fincancı’ya herkesin çok merak ettiği, “Salgın ne zaman bitecek, ne yapmalıyız?” sorusunu soruyoruz. Fincancı’nın yanıtı şöyle: “Aşılama hızlanmaz, dünyada gözlenen aşı eşitsizliğine son verilmezse biz aşıya erişebilenler, hatırlatma dozlarıyla yaşamaya devam edeceğiz. O nedenle aşılar üzerinde mülkiyet iddiasından vazgeçilmelidir. Unutulmamalı ki tüm aşı araştırmalarında ayrılan kaynaklar kamusal kaynaklardır ve dolayısıyla aşılar insanlığa aittir.”


ARŞİV