Avrupa'dan Asya'ya dünyanın ilk ve tek Kıtalar arası bisiklet turu olarak kurgulanan Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nun, 24 Nisan Pazar günü Sultanahmet Meydanı'ndan başlayacağını, Boğaziçi Köprüsü geçilerek Bağdat Caddesi’ne geleceğini öğreniyoruz. Sayılı günler kala Cadde’de nefes kesen mücadeleye tanık olmayı dört gözle beklerken Proje ve Yarış Direktörü Abdurrahman Açıkalın'a organizasyona ilişkin detayları sorduk.
Tur hakkında kısa bir bilgi verir misiniz?
Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, 2008 yılından bu yana bisiklet dünyasının sayılı müsabakalarından birisi haline geldi ve organizasyon kalitesiyle kendisini ispatlayarak son iki yıldır 2.HC kategorisine, bir anlamda dünya bisikletinin şampiyonlar ligine yükseldi. Türkiye'nin de en gözde ve köklü geçmişe sahip spor organizasyonlarının başında geliyor ve Cumhurbaşkanlığı makamı himayesinde düzenleniyor olması Türkiye Bisiklet Federasyonu ve organizasyon komitesi olarak sorumluluğumuzu bir kat daha arttırıyor. Bu yıl 24 Nisan-1 Mayıs tarihleri arasında İstanbul'dan Alanya'ya kadar 8 etapta yaklaşık 1390 km boyunca 22 takımdan 176 profesyonel bisikletçi mücadele edecek. 4.yılında da her gün canlı ve banttan yayınlar ile ortalama 2 saat boyunca HD kalitesinde Eurosport ve TRT ekranlarından 123 ülkede ve 15 farklı dilde izleyicilere ulaşacak.
Diğer spor organizasyonlardan ayrılan yönleri, zorlukları neler?
Yol bisikletinin dış koşullardan etkilenen ve göçebe yapısı zorlukları da beraberinde getiriyor. Her gün bir etaptan diğerine dünyanın gözde sporcularının mücadelesine tanık olurken, kafilenin geçeceği yolları hazırlayan güvenlik güçleri, karayolları çalışanları, parkur ekipleri ve finish alanlarında yarışma alanlarını hazırlayarak onları karşılayan öncü ekipler herhangi bir aksaklık yaşanmaması için yoğun çaba harcıyor.
Sporcuların hemen ardından start alan yüzlerce çalışan, 120 araçlık konvoy, motorize güvenlik güçleri, karadan havadan TUR’u ekranlara taşıyan 100 kişilik TV ekibi, 120 kişilik yerli yabancı basın mensubu ile gün boyu bir ilçeden diğerine 1000 kişiye yaklaşan kafile ile adeta göç ediliyor. Bunca zorluğa rağmen, günün sonunda ekranlara yansıyan finish coşkusu, sporcular arasındaki rekabet, parkur boyunca sporculara eşlik eden Türkiye görüntüleri, halkın ilgisi, yorgunluk, uykusuzluk nedir bilmeden saatlerce yollarda, yarışma alanlarında tur ile hareket eden herkese moral ve bir sonraki etap için enerji veriyor.
İstanbul Etabı'nın geçtiğimiz yıllardan farkı ne? Neden Bağdat Caddesi ve Sahil Yolu seçildi?
2008 yılından bu yana tarihi yarımada ve Sultanahmet Meydanına odaklanan İstanbul etabı ile çok değerli övgüler aldık. Ancak İstanbul'un kıtaları birbirine bağlayan ve Dünya'da bir örneği olmayan eşsiz konumu bizi bir ilke daha imza atmaya ve kıtaları aşmaya yönlendirdi. Valilik makamı başta olmak üzere yerel yönetimler, spor otoriteleri ve güvenlik birimleri ile yapılan yoğun çalışmalar sonunda Avrupa'dan Asya'ya geçme rüyamız sağlam temeller kazandı ve büyük bir heyecan ile 24 Nisan Pazar gününe kilitlendik. Sultanahmet'te başlayacak İstanbul Etabı ile birlikte 176 bisikletçi Boğaz Köprüsü’nü geçerek Bağdat Caddesi ve Sahil Yolu güzergâhında tamamlanacak 8 tur sonunda Şaşkın Bakkal'da görkemli finish ile Tur 2011'in startını vermiş olacağız. Geçtiğimiz yıllarda sevinerek gördük ki Tur vesilesiyle yıldan yıla bisiklet sporuna daha da yakınlaşan seyircilerin heyecanı, ilgisi ve katılımı yalnızca ekran karşısında kalmayıp, yarışma ve yarışçıların geçtiği güzergâhtaki yol kenarlarına da taşmaya başladı. Bu yüzden yenilenen İstanbul etabı ile de tıpkı uluslararası örneklerde olduğu gibi şehir yaşamının kalbinin attığı bir noktaya, Bağdat Caddesi’nde İstanbullularla buluşmayı amaçladık. Bu sayede organizasyonun toplam bütçesinin de neredeyse %25'ine karşılık gelen İstanbul operasyonu ile daha fazla izleyici kitlesini ve yerli yabancı medyanın ilgisini çekmeyi hedefliyoruz.
MUSTAFA SÜRMELİ