Bin yıla eşit gelen zaman dilimini nitelemek için kullanılan terimin tam anlamı ‘yeni bin yıl’ demek. 2000 yılına doğru milenyum tam anlamıyla dünyayı sarıp sarmalamıştı. İnsanlık yeni bin yıla dair güzel, umut ve barış dolu hayaller kuruyordu. Bu umut dolu ruh hali Avustralya’nın Sydney şehrinde düzenlenecek 2000 Olimpiyatları’nı da etkilemişti. Dünyanın düşman kardeşleri Kuzey ve Güney Kore açılış törenine tek bayrak ve Kore ismi altında katılmış, sporcular aynı üniformalarla geçit yapmışlardı. Ev sahibi Avustralya da bu ruh haline uygun bir yüzleşmenin startını olimpiyatlarla birlikte verdi. Avustralya, ülkenin ezilmiş, görmezden gelinmiş yerli halkı Aborjinlerle kucaklaşma ve yüzleşme politikasını başlattı. Açılış töreninde stadyumda önemli bir yer Aborjinlere ayrılmış, açılış törenlerinin en prestijli anı olan olimpiyat meşalesinin yakılması ise Aborjin yerlisi Avustralyalı atlet Cathy Freeman’a verilmişti.
ÇALINMIŞ KUŞAK
Avustralya’nın gerçek sahipleri Aborjinlerin yaşadığı acılar uzun yıllara yayılmış ve acımasız, vicdansız politikalara tabi tutulmuşlardı. Özellikle 1900’lü yılların başında uygulamaya konan ve 1970’li yılların sonuna kadar yürürlükte olan bir uygulama derin insani trajedilere sebep olmuştu. Buna göre, Avustralya devleti Aborjin çocukları ailelerinden kopartıyor veya devlet yurtlarında yetiştiriyor ya da Avustralyalı beyaz ailelere evlatlık olarak veriyordu. Devletin bu acımasız uygulamasındaki ‘gerekçesi’, çocukları yoksulluk ve hastalıklardan korumaktı. Uygulama parçalanarak kaybolmaya yüz tutmuş bir kültür ve binlerce parçalanmış aile ve kişisel trajedi bıraktı. Bu politikaya maruz kalan Aborjinlere ‘çalınmış kuşak’ adı verildi. Çalınmış kuşak gerçekliğini ve mirasını ailesiyle beraber yaşayan isimlerden biri de Cathy Freeman’dı.
ÖDÜLLERİ VERİLMEDİ
Çalınmış kuşak mensubu atalara ve ebeveynlere sahip Catherine Astrid Salome Freeman kısa adıyla Cathy, 1973 yılında dünyaya geldi. Daha 6 yaşında koşmaya başlayan Cathy’nin yeteneği ışıldıyordu. Girdiği her yarışta ipi en önde göğüslüyor kendin-den yaşça büyük rakiplerini geçiyordu. Ancak ırkçılık daha o yaşlarda Cathy’nin de karşısına çıktı. Yetenekli çocuğun aldığı madalyalar gerekçesiz bir şekilde verilmiyordu. Cathy o yaşlarda tam olarak yaşananları anlayamasa da ailesi duruma isyan ediyordu. Ancak yine de Cathy’yi motive ettiler ve yetenekli çocuk basamakları birer birer çıkmaya devam etti.
1995 Göteborg Dünya Atletizm Şampiyonası’nda bronz alarak kürsü yapan Cathy, 1996 Atlanta Olimpiyatları’nda 400 metrede gümüş alarak hem dünyanın hem de ülkesi Avustralya’nın dikkatini çekti. 1997 Atina ve 1999 Sevilla’daki dünya şampiyonalarında altına uzanan Cathy artık atletizmin zirvesindeydi. 2000 olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapacak Avustralya’nın milenyum ruhuyla birleştirerek Aborjinlerle barışma politikası için başrol Cathy’den başkası olamazdı. Devletin politikasının samimiyetine inanan Cathy, teklifi kabul etti. Açılışta olimpiyat ateşini yaktıktan sonra 400 metrede aldığı altından sonra boynunda Avustralya ve Aborjin bayraklarıyla tur atarak barış ve kardeşlik ateşini de yaktı. Cathy, sadece milenyumun ilk büyük spor organizasyonunun başrolü olmakla kalmadı, Avustralya’daki ayrımcılığın sonlandırılıp yeni bir kardeşlik ve barış sürecinin başlamasının da en önemli figürü oldu.