Emekli SAT komandosundan “yelken” tavsiyesi

Emekli SAT komandosu Ali Türkşen’den Kadıköylülere mesaj: “Eğer denizin kıyısında yaşıyorsanız denizin tadını çıkarmanız lazım. Tüm Kadıköylülere yelken sporunu tavsiye ediyorum”

04 Aralık 2020 - 08:05

Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde bir süre SAT komandosu olarak görev yapan Ali Türkşen, SAT komando kariyeri kapsamında hem açık hem kapalı devre dalış cihazlarıyla dalış, serbest paraşüt, atış, hayatı idame, küçük birlik harekâtı, kapalı mahal harekâtı ve yakın dövüş gibi konularda uzmanlığa sahip. 2015 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinden Deniz Kurmay Albay unvanıyla emekli olan Ali Türkşen, denizle iç içe olma hayâlini Kadıköy’de gerçekleştiriyor. Türkşen, şimdilerde Kalamış’ta kurduğu ATAK Akademi’de yelken, kano, kürek gibi eğitimler veriyor.

Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen, kendisini kısaca şöyle anlatıyor: “1987 yılında Deniz Harp Okulu’ndan mezun oldum. 1990 tarihinde SAT (Sualtı Taarruz) komutanlığında göreve başladım. Ondan önce üç sene donanma gemilerinde görev almıştım. Meslek hayatımın büyük bir bölümü SAT komandosu olarak aktif görevlerde geçti. Daha sonra Genelkurmay Karargâhında çalıştım ve iki sene Almanya’da deniz ataşeliği yaptım. 2009 yılında başlayan Poyrazköy kumpaslarına dâhil edildim ve Balyoz Davası sebebiyle 3 buçuk sene cezaevinde kaldım. Daha sonra 2015 yılında kendi isteğimle emekli oldum.”

“BİR HAYÂL İLE BAŞLADI”

ATAK Akademi’yi ortağı Kemalettin Yakar ile birlikte kurduğunu söyleyen emekli SAT komandosu Ali Türkşen, “ATAK Akademi aslında bir hayâl ile başladı” diyor ve kuruluşlarını şöyle anlatıyor: “Cezaevinden çıktıktan sonra denize yakın, denizle iç içe olabileceğimiz bir yer istemiştik. Birçok tesadüfler zinciri bizi İstanbul Yelken Kulübü’ne sürükledi. İstanbul Yelken Kulübü de tam benim emekli olmama yakın, yetişkinler için yat eğitim merkezini devredecek birilerini arıyordu. Biz de kendilerine teklif sunduk ve kabul edildikten sonra maceramız başlamış oldu.”

Zaman ilerledikçe firmalara takım çalışması eğitimlerini ilave ettiklerini, bir yandan da dalış merkezine  dönüştüklerini söyleyen Türkşen, “İhtisasımıza giren konularda danışmanlık almak isteyenlere hizmetlerimiz mevcut. Fakat şu anda ana ihtisas konumuz yelkendir. Burada yetişkinler için yelkenli yat eğitimi veriyoruz” ifadelerini kullanıyor.

“DENİZDE OLMAK ÇOK İYİ GELİYOR”

Emekli olduktan sonra Kadıköy’e taşındığını ve burada yaşamaktan çok büyük mutluluk duyduğunu aktaran Ali Türkşen, “Eğer denizin kıyısında yaşıyorsanız denizin tadını çıkarmanız lazım. Bu sebeple okurlarımıza ve tüm Kadıköylülere yelken sporunu tavsiye ediyorum” diyor ve neden bu işi tercih ettiğini şöyle anlatıyor: “Mesleğimle alakalı bir bıkkınlık hiçbir zaman söz konusu olmadı. Örneğin sadece güvenlik sektörüne gireyim, silahlarla ilgili bir şeylerle uğraşayım hevesim olmadı. Onun yerine çocukluğumda yaptığım ve harp okulunda devam eden yelkenli yatçılık alanında devam etmek istedim. Burada kazandığımdan iki kat daha fazla kazanacağım bir işe girmek hiç zor değildi ama ben öyle bir şey aramadım. Çünkü denizde olmak bana çok iyi geliyor. Fiziksel olarak yoruluyor gibi gözükmekle beraber aslında ruhen çok dinlendiğim bir iş olduğu için bu işi seçtim.”

“İNSANLAR KENDİLERİNİ DENİZE ATTI”

Korona virüsü sonrası insanların yelken sporuna daha çok yöneldiğini belirten Türkşen, “Özellikle korona virüsü döneminde insanlar kendilerini denize attı diyebilirim. Öğrenci kapasitemiz şu anda gayet iyi hatta ben bütün yazı günde en az 6 saat, haftanın 6 gününü çalışarak geçirdim. Tempomuz gittikçe artıyor. Bununla ilgili hiçbir şikâyetim yok. Yoğunluğun korona sonrası olduğunu belirtmekte fayda var. Bunun ilk sebebi insanların kapalı kalmaktan çok sıkılmış olmasıdır. Diğeri ise hayattan zevk alma çabasıdır. Yelken yapmayı hep istiyordum diyen insanlar, pandemi sürecinde bir anda harekete geçme isteğine kapıldı” diyor ve insanların yelken sporuna yönelmesinin bir başka sebebinin de ofiste çalışma zorunluluğunun olmaması olduğunu söylüyor. Türkşen, “İnsanlar hep evden çalıştıkları için hafta içi biraz daha rahatlamış durumdalar. Bu nedenle hafta sonu olan yoğunluğumuz tüm haftaya yayılmış durumda.”

“KADIKÖYLÜ NİYE YAPMASIN?”

Verdikleri eğitimler ve çalışma modelleri hakkında bilgiler aktaran Ali Türkşen, yelkende eğitim alanı olarak Kalamış koyunun açıklarını, kardinal şamandıraya kadar Adalar bölgesini kullandıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Buralardan Adalara ve Bostancı tarafına çok sık vapur geçiyor. Biz de eğitimlerimiz sırasında çokça denk gelmişizdir. Vapurda birçok insan mevcut. Bunlardan bir tanesi, bunlar burada ne yapıyor acaba bir gün şunları ziyaret etmek lazım deseler bile bir insan kazanmış oluyoruz. Burada önemli olan yelken fikrinin insanlara bilinçli bir şekilde aşılanmasıdır. İstanbul Yelken Kulübü’nde bir sürü şahıs firması mevcut. Hiç tanımadığınız bir yere gittiğinizde bile denizin tadına varacağınızdan hiç şüphem yok” diyor ve şöyle devam ediyor: “Geçenlerde bir tane üyemiz kız arkadaşıyla Ankara’dan geldi. Burada otelde kalıp yelken eğitimini aldıktan sonra tekrar Ankara’ya döndüler. Zor olmuyor mu diye sorduğumda, çok keyifli hocam bunun için Ankara’dan gelinir demişlerdi. Eskişehir, Zonguldak gibi farklı yerlerden çok fazla sayıda katılımcımız oluyor. O kadar uzaktan gelip eğitim alınıyorsa biz Kadıköylüler bunu niye yapamayalım demek lazım. Bizim amacımız yelkenle alakası olmayan birini kendi teknesini alıp rahatlıkla kullanabilecek, ya da ailesiyle birlikte tek başına tekne kiralayıp denize açılabilecek seviyeye taşımaktır.”

“ İNSANA ÖZGÜVEN KAZANDIRIYOR”

Yelken eğitimleri dışında kürek ve kano eğitimleri de verdiklerinin altını çizen Ali Türkşen, bulundukları alandan fazla uzaklaşmadan emniyetli dalış sahası oluşturmak istediklerini de belirtiyor. Tükşen, “Atak Akademi’de dört seviye eğitim bulunuyor. Genelde ilk seviyeden sonra bırakanlar olurdu. Bir kısmı ikiye giderdi, çok azı son seviyeye ulaşırdı. Şimdi neredeyse katılımcıların yüzde doksanı hiç ara vermeden devam ediyor. İnsanlar ilk seviye bitmeye yakın direkt ikinci seviyeye yazılıyor diyebilirim. Eşim ve yardımcısının burada güler yüzlülüğü ve burayı aile ortamına çevirmeleri insanları tutuyor. Ön yargıyla gelip bayıla bayıla devam eden çok katılımcımız var. Yelkencilik insana çok büyük bir özgüven kazandırıyor. Denizle uğraşan bir insanın karada ayaklarının yere daha sert bastığını söyleyebilirim.”


ARŞİV